Oturduğu koltuktan rahatsızca kıpırdandı. Burası bir insanın yaşayamayacağı kadar pisti. Baygın gözlerle bakan adama döndüğünde, ifadesiz suratıyla ona bakmaya başladı.
"Kemal Nesin. Bu kişiyi tanıyor musunuz?" Sorduğu soruyla baygın gözler parladı. "Çok yakından." Yuvarladığı kelimeleri duyduğunda Yaşar sinirlenmeye başlamıştı. "Pekâla, kapıda söylediğim gibi avukatım. Beni anlıyor musunuz?" Yaşar gördüğü boş gözlerle onu dinlemediğini anlamıştı.
"Dinliyorum avukat beyciğim. Aman anlıyorum."
"Bir suçlamada buılunmuşsunuz, Kemal bey hakkında. Cinayet ve tecavüz. Hatırlıyor musunuz?"
"Off, hı hı." Yaşar ifadesiz tutmaya çalıştığı sesiyle, "Kemal bey bunların asılsız olduğunu söylüyor. O gece ne oldu Serdar bey?" dedi. Adam gözlerini kıstı elini Yaşar'a doğruttuğu anda eli boşa düştü, sarsıldı.
"Ne olmuş?"
"Siz daha iyi bilirsiniz."
"Haa hatırladım hatırladım." Yaşar aldığı tepkiyle gözlerini sıkıca yumdu. Kendisinin söylemesini istesede zamanı yoktu.
"Kemal bey eşcinsel olduğu için suçu ona atıp ihbar ettiğiniz doğru mu? " Elini cebine attı ve bunu söyledikten sonra ses kayıt cihazını çalıştırdı. Adam birden oturduğu sandalyeden kalktı.
"Hassiktir o ibne, ibne mi?" Dedi ve yalpalayarak kahkaha attığında Yaşar kaşlarını çattı. Tam o anda çalan kapıyla adam sendeledi, kapıya ilerledi. Yaşar az önce olan şeyin şokundayken içeriye bir adam daha girdi.
Yaşar ayağa kalktı ve Serdar sandığı kişiye söve söve bir odaya götüren adamı izledi. Biraz sonra adam yanlız yanına geldi ve etrafa bakıp yüzünü buruşturdu. Yaşar'ı gördüğünde gülümsedi.
"Siz kimsiniz acaba?"
"Ben avukat Yaşar Korkut. Bir kaç soru için buradaydım fakat... Neyse isminizi öğrenebilir miyim?"
"Ben Serdar Cengiz. Neden burdasınız, ve oturun lütfen." Yaşar kalktığı yere oturduğunda sinirlerinin bozulmaması için kendini sıkıyordu. Piç herif resmen onunla oynamıştı!
Serdar da oturduğunda derin bir nefes aldı. "Evinize haberiniz olmadan geldiğim için beni affedin lütfen. Sadece size bazı sorular soracağım. Kemal Nesin'i tanıyor musunuz?" Serdar önce biraz duraksadı ve yutkundu.
"Önemli değil, evet tanıyorum. Yani tanıyordum."
"-dum? Açar mısınız?" Serdar derin bir nefes aldı.
"Eminim ki biliyorsunuzdur, kendisi bir sapık. Öyle biriyle daha önceden arkadaş olduğumdan dolayı bile kendimden iğrenmem için bir sebep." Öyle gerçekçi konuşuyordu ki Yaşar'ı inanmaya sürüklüyordu. Sonra... Sonra aklına yüzü ve söz verdiği geldiğinde kendinden utandı.
"Pekâla. Biraz size anlattığı geceden konuşalım." Yaşar beklenti dolu gözlerle Serdar'a baktı. "Neden bu konuyu, bu kadar sorguluyorsunuz?"
"Bir şeyler eksik Serdar bey."
"Bana iftira attığımı mı söylemeye çalışıyorsunuz?"
"Hayır, bir şeyler eksik diyorum."
"Bu yaptığınız yasal değil! Ben sadece vatandaşlık görevimi yaptım. Bir sapıktan kurtardım, teşekkür edeceğinize beni sorguluyor musunuz?"
Yaşar hızla ayağa kalktı. "Neden farklı yönlere çekiyorsunuz? Sadece bir soru sordum."
"Beni ilgilendirmez. Ben arkadaşım olduğu halde ihbar edeyim, siz bana değişik ithamlarda bulunuyorsunuz! Evimi derhal terk edin!" Yaşar çantasını aldı ve kısık gözlerle Serdar'a bir bakış attı. Olay çıkartmadan buradan gitmeliydi.
Yavaş adımlarla evden ve binadan çıktı. Bu işte bir şey olduğunu daha net anlamıştı. Serdar'ın ilk sakin tavırları ve sorduğu soruyla cellallenmesi onu ele vermişti. Büyük ihtimalle ondan şüphelenildiğini sanmıştı.
O adamda da bir şeyler vardı. Derin bir nefes aldı. Bu olay çabuk çözüleceğe benzemiyordu. Geceler iyi değildi.