k ı r k b i r

489 52 20
                                    

Sabahın sekizinde hem telefonum hem kapım çalınınca kim bu diye kızarak kapıya gittim. Kapının dürbününden bakınca bu saate rağmen aşırı enerjik bir gülüşle elindeki poşeti gösteren Chanyeol'ü görünce hızlıca saçımı toparlamaya çalışıp kapıyı açtım.

"Canım?" diye sorduğumda, "Günaydın aşkım." dedi ve alnımdan öptü.

"Günaydın da... bu saatte... ne-"

"Fırına uğrayıp çörek aldım bugün misafirlerimiz geliyor hadi kahvaltı yapıp yemekleri hazırlamaya başlayalım." derken öylesine tatlı ve heyecanlıydı ki uykusuzluktan gözlerimi ovalasam da onu içeri aldım.

Kahvaltıdan sonra uykum tamamen açılmıştı. Dün geceden hazırladığım dolaptaki tatlıyı ona hevesle gösterdim ve gözleri parladı. Sonra da benden bir önlük istedi ve şimdiden soğuk yenebilecek bir şeyler hazırlamak üzere yanında getirdiği başka malzemeleri de çıkardı.

"Ben ne yapayım?" diye sordum.

"Sen sadece beni izle sevgilim." dedi.

Chanyeol mutfağımda boynuna taktığı önlükle harika görünüyordu. Sanki uzun yıllardır mutfaktaymış gibi profesyonel görünmesi haksızlıktı ben yıllardır yemek yaptığım halde böylesine ustalıkla sebze yıkayamıyordum.

"Neden gülüyorsun?" diye sorduğunda dalıp gittiğimi fark ettim.

"Ben mi? Ya şey... böyle... çok tatlı görünüyorsun o yüzden." diye itiraf ettiğimde o da gülümsedi.

**

Aradan bir saat geçtiğinde kendimizi yemek yapmaya çokça kaptırdığımız için mola vermemiz gerektiğini söyledim.

Chanyeol de bunun üzerine, "Yoruldun mu?" diye sordu.

Mutfak masasına oturduğumda karşımdaki boş sandalyeyi gösterip oturmasını işaret ettiğimde, "Sen yorulmadın mı?" diye sordum.

Oturduktan sonra dirseklerini masanının üzerine koyup elini çenesine yasladı. "Hayır, seninle bir şeyler yaptığım için çok eğleniyorum. Yorulmak aklıma bile gelmiyor."

Samimiyetini hissettiğim için gülümsedim. "Ben de eğleniyorum, iyi ki geldin. Sözde misafir olacaktın ama seni mutfağa koyup çalıştırdım resmen."

"Sözde ben yemek ısmarlayacaktım ama eve davet edip kendini yordun resmen."

"Olsun güzel olmadı mı?"

"Oldu sanırım." dedikten sonra elini elimin üzerine koydu.

Birbirimizin gözlerinin içine bakarken ortamı bozmak gibi bir niyetim olmasa da aklıma gelen şeyi daha fazla geri gönderemeden söyleyiverdim.

"Chanyeol her şey yolunda mı?"

"Hım? Yolunda, neden sordun?"

İkna olmadığımı belli edebilmek için sakin ses tonumla yeniden, "İyi misin?" diye sordum.

"İyiyim, bu duygusal sorgulamalar da nereden çıktı birdenbire?"

"Ya sanki canını sıkan bir şey varmış gibi hissediyorum. Prag'a gelememen çok garipti mesela. Sonra beni arayıp kim ne derse desin senden ayrılmayacağım gibi bir laf ettin. Aklıma takılıp kaldı, unutamıyorum."

"Sen niye tatlı canını sıkıyorsun ki? Önemli bir şey değildi."

"Ne olduğunu söyle de önemli olup olmadığına birlikte karar verelim, kendimi yemeyeyim."

"Ya..."

"Evet?"

"Aslında... nasıl desem."

"Dilediğin gibi diyebilirsin."

          

"Ailem..."

"Söyle canım, rahat ol."

"Detayları geçersek genel hatlarıyla şöyle ki... ailem seninle tanışmak istiyor."

"Hı? Na-nasıl yani?"

"Tanışmak istiyorlar işte, yüz yüze."

"Bu muydu konu gerçekten? Ailen bunu istemekte haklı ama cidden-"

"Ya böyle evlenmeden önce partnerinin ailesiyle tanışırsın ya-"

Yanaklarım ısınırken utangaç olmamaya özen gösterirken yanıtladım. "Ay ne dedin? Evlenmeden önce derken? Chanyeol sence de o konuya daha çok yok mu?"

"Öyle bir tanışma değil diyecektim."

Evlilik olmadığını anlayınca yakalanmış gibi kızdım. "Cümleye öyle mi girilir?"

"Ben de nasıl anlatacağımı bilemedim ki kusura bakma."

"E peki nasıl bir tanışma o zaman? Yani ailenle tanışmak demek her şeyi bir adım öteye taşımak demek... en azından ben öyle anlıyorum. Ailen de o sebeple mi istiyor yoksa?"

"Aslına bakarsan tam tersi."

"Nasıl? O da ne demek?"

Cümlelerini toparlamakta zorlanırcasına gözlerini kaçırdı. Ailesi bir şeyleri ciddi bir yola koymak istiyor diye anlamıştım, tam tersi dedi. Yani... bu durumda ailesi gerçekten de beni istemiyor mu?

Sonunda kem küm etmeyi bırakıp konuştu. "Boş ver. Olayın özeti şu ki seninle tanışmak istiyorlar ama olayı büyütemesinler diye ben bir şeyler düşünüyorum."

"Ne gibi?"

"Sizi ayak üstü tanıştırmak gibi. Bu durumda seni köşeye sıkıştırıp tanışamayacaklar."

"Normalde kız arkadaşlarına öyle mi yapıyorlar?" diyerek kaşlarımı kaldırdım.

"Hayır o da nereden çıktı?"

"Ailen kaç kızla tanıştı doğru söyle." diyerek ona laf soktum.

Gülerken yanıtladı. "Beni kıskandığını anlıyorum ve keyfim yerine geliyor."

"Lafı çevirme." deyip göz devirdim.

"Tamam tamam. Tamamen dürüst oluyorum. Onları şimdiye kadar sadece iki kız arkadaşımla tanıştırdım ikisi de lisedeyken oldu ve bizim eve ders çalışmaya geldiklerinde tanıştırmıştım."

"Vay... ders çalışırız diyerek eve kız mı atıyordun?"

"Yani öyle denemez çünkü ailem varken çağırıyordum, kız rahatsız olmasın diye."

"Düşünceli minnoş."

"Minnoş mu? O da ne demek? Şu cüsseye bakar mısın? Bak bakalım bir! Minnoşa benzer bir halim var mı?"

"Olsun benim için öylesin."

"O zaman bir öpmemde sakınca görmezsin bence?"

"Görmem de- yanağımı koparacaksın yavaş. E peki bu tanıştırma için ne düşündün? Yani... ben-"

"Eğer hazır hissetmiyorsan hiç önemli değil, onları uzun zamandır oyalıyorum zaten biraz daha idare edebilirim."

"Uzun zamandır mı? Sana bunu ne zaman dediler ki?"

"Oldu biraz ya..."

"Hım.. aslında sen bizimkilerle tanışmıştın. Yani bunda garip bir durum yok, ailenin beni tanımak istemesinde de haklılık payı var o yüzden... geciktirmeye gerek yok."

"O zaman şöyle yapalım, ben arkadaşlarımızın hepsini bize davet edeyim, herkes bize gelsin. Seni de iki arada bir derede tanıştırırım, hem tanışmış olurlar hem de özellikle can sıkıcı bir şey diyemezler."

"Niye can sıkıcı olsun ya?"

"Ne bileyim ya söyledim öylesine."

**

Cumartesi günlerini benim evimde geçirdikleri halde kimsenin bir şikayeti yoktu, arkadaşlarım hazırladığımız yemeklerden yerken gürültülü ve neşeli bir şekilde muhabbet ediyordu. Herkesin böylesine rahat ve mutlu olması beni de çok mutlu etti.

Chen'in kız arkadaşı gibi görünüp henüz sadece flört ettiği ama gün sonuna kadar kesinlikle aralarında bir şey olacağına emin olduğumuz Yevin tabağındakileri bitirdiğinde gülümseyerek, "Uzun zamandır böyle güzel bir yemek yememiştim çok teşekkür ederim davet ettiğiniz için." dedi.

Chen'in gururlu gülümsemesi üzerine biz de güldük. "Afiyet olsun, iyi ki geldin. Evin yolunu öğrendin artık arada gel mutlaka." dediğimde mutlu oldu.

Baekhyun da söylediğimde ciddi olduğumu belirtmek için, "Nore sohbeti muhabbeti sever, misafiri de sever. Yurtta kalmak bunaltıcı olduğunda mutlaka buraya uğra Yevin." dedi.

Yanımda oturan Chanyeol elini omzuma atıp beni kendine çekerken, "Ben de misafiri severim o zaman bir sonraki buluşmayı bizim evde yapalım mı?" diye sordu.

Ortam çok güzel olduğu için ve bu kalabalık ekip çok iyi anlaştığı için Chanyeol'ün bu teklifini elbette kabul ettik. Haftaya ailesinin evinde düzenleyeceği küçük partiye gitme fikrini konuşurken çok eğlendik.

~~

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 20, 2024 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Devamı ne zaman geleceekkk

3y ago

Tek kelimeyle mükemmeel. Çoook güzeldi. Ellerine sağlık ablacığım💜💜

3y ago

Bunlar Hep Müzik / ChanyeolWhere stories live. Discover now