08

433 29 23
                                    

Taehyung, odaya onu çağırmaya gelen hizmetli ile aşağıya inmeye başladı. Hizmetli ondan önce inmişti. Yavaş yavaş merdivenler'den inerken topuklu ayakkabılar'ından çıkan sesten dolayı bir anda herkes ona bakmaya başlamıştı. Gözleri ilk önce ona büyülenmiş gibi bakan Jeon'u bulmuştu. Ağzını bir karış açmıştı. Neredeyse ağzının suyu akacaktı. Bunu gören Taehyung, gülme'den edememiş, kalp şeklindeki gülüşü ile tüm salonu kaplamıştı. Daha sonra gözleri anne ve babası'nı bulmuştu. ' İşte bizim oğlumuz.' der gibi bakıyorlardı ona. Taehyung 32 dişini göstererek annesine baktı. Merdivenler'den inmeyi bitirince Jeon'a göz kırmış ve anne ve babası'nın yanına giderek misafir'leri karşılamaya başlamıştı.

Jeon anlatıyor,

  Bir kere daha emin olmuştum. Taehyung tamamen bir afetti. Bana göz kırpmıştı. Bana. Ah kalbim, ben hiç iyi değilim. Bu geceyi zor bitireceğim. Hemen ona döndüm. Benim olana. Park Bogum ile el sıkışıyorlardı. Ama Bokum, ay pardon Bogum biraz ileri gidiyordu. El sıkışmak'tan çok kolunu seviyordu. Utanmasa elini öpecekti.

Ve öptü....!

Elini öptüğünü gördüğüm an Taehyung'un yanına ışınlandım ve kolumu beline sardım.
Bogum beni fark ettiğinde ilk önce afalladı ve bir adım geriledi. O bir alfa idi. Ben ise delta. Bana karşı gelemezdi. Bu kurallarımıza aykırı idi. Ciddi yüz haltlarımı bir kenara bıraktım ve gerçek olmayan bir gülümseme ile, "Hoş geldiniz Park ailesi." dedim. Oda benim gibi güldü ve "Hoş bulduk Kim ailesi ve Jeon."

İsmimi bastırarak söyledi. Komikti ve tabiki dişlerimi göstererek güldüm ve geçtim. Taehyung, yavaşca bana döndü ve güldü. "Nasıl olmuşum?" dedi nazikce. Bunu sorması tam bir hata idi. "Sen gerçek olamayacak kadar güzelsin Taehyung. Sen bir melek kadar güzel, tanrı kadar eşsizsin. Bu esmer ten, bir insana bu kadar mı yakışa bilir? Emin ol bu ten başka kimsede sende durduğu kadar güzel durmuyor." gittikce pembeleşen yanaklarına uzattım ellerimi. " Bu saç rengi bir insana bu kadar yakışabilir Taehyung. İnsan diyorum ama sen bir insanlar aynı kefeye koyulamayacak kadar güzelsin. "dedim ve yanağını okşadım. Gözlerine galaksiyi sığdıran yarim, o galaksi gözleri ile bana bakıyordu.

Bir süre sadece bakıştık. Ne kadar süre öyle birbirimize baktık bilmiyorum. Sanki etrafımızda bizi hayranlıkla izleyen onlarca insan yokmuş gibi baktık birbirimize. Ağzımızı açıp bir kelime bile konuşmadık. Onun yerine onun galaksi gözleri ve benim kömür karası gözlerim konuştu dakikalarca. O sessizliği bozan kişi ise benim meleğim olmuştu. "Jeon, sana senin söylediğin gibi süslü cümleler kuramam çünkü nasıl yapacağımı bilmiyorum. Ama sana şunu söyleyebilirim. Ben hayatında gördüğün en şanslı insanım. Senin gibi bir insana sahibim. Sana sahibim Jeon." dedi ve ayağında topuklu olmasına rağmen parmak uçlarına çıktı. " Jeon, sana deliler gibi aşığım. Seni tahmin edemeyeceğin kadar çok seviyorum." dedi ve kravat'ımdan çekip dudaklarıma yapıştı.

Beni bu kadar çabuk kabul edeceğini bilmiyorumdum. Alışması gerektiğini ve düşünmesi için süre isteyeceğini düşünmüştüm. Ama o tam tersi süreyi bırak ilk görüşte aşık olmuştu. Biz ilk görüşte aşık olmuştuk. 2 3 saniye dudaklarımız birbirine değdi ve geri çekildik. Çünkü biliyorduk ki bizi izleyen insanlar vardı. Bakışmayı bıraktığımızda, Bay ve Bayan Kim'e döndük. Onlara döndüğümüzde iki çift dolu göz ve hayranlıkla bize bakan 3 kişi ile karşılaştık. Bay ve Bayan Kim tam konuşacak iken, Bayan Park konuştu. "Siz çok güzelsiniz. ♥" dedi. Utanarak kafamızı yere eğdik. Bayan Kim burnunu çekti ve konuşmaya başladı. "Sizi iki romantik adam. Bir günde ağlatmayın ya. Kocacığım, bak örnek al. Karına nasıl davranacağını öğren. Jeon, arada ders ver buna." dedi ve gülerek göz kırptı.

Sonra Bay ve Bayan Park'a döndü ve "Kusura bakmayın. Sizide ayakta tuttuk. Şöyle geçelim yemeğe başlayalım." dedi ve önden gitmeye başladı. Bizde arkalarında giderek sandalyelerimize oturduk. Taehyung, mutsuz bir şekilde tabağına bakıyordu. Ona yaklaştım ve "Ne oldu canım? Neden yemiyorsun?" dedim. Kafasını çevirdi ve "Jungkook, ben acı ve baharatlı yiyecek yiyemiyorum. Sonra karnım ağrıyor. Ama burdaki tüm yiyecekler acı ve baharatlı. Baharat olmayanlarda kore salçası var. Yiyemem ki." dedi gözleri dolu bir şekilde. Hemen elimdeki çatal ve bıçağı bıraktım ve yüzünü ellerimin arasına aldım. " Tamam meleğim. Üzülme. Ben şimdi bayan Kim'e söyleyeceğim, sana güzel yemekler yaptıracak. Tamam mı? "dedim. Oda kafasını salladı.

Bayan Kim'e doğru eğildim ve durumu izah ettim. Oda özür dileyerek hizmetlilere yeni yemekler pişirmesini söyledi. Taehyung, gözlerini tabağına dikmişti. Saçlarından gözlerini gözemiyordum ama beyaz bir ışık gördüğümden, galaksi gözledi olduğunu düşündüm. Yemekleri geldiğinde, Bay ve Bayan Park'ın, Taehyung'u beklediğini fark ettim. Çok nazik insanlara benziyorlardı. Bogum'un babası'nın nasıl bir bok olduğunu biliyordum ama bayan Park'ı tam olarak tanımıyordum. Duyduğum fısıltı ile adımı seslenen sese döndüm. Bir hizmetli eli ile bir şey gösteriyordu. Aynı zamanda bir şey söylüyordu. "Bak, bak, gözlerii!" Kimi işaret ettiğini anladığımda hemen Taehyung'a döndüm. Kafasını kaldırmış karşısında ki duvara bakıyordu. Ama GÖZLERİ! Yine beyaz olmuştu. Hemen kalktım ve elim ile gözlerini kapattım. Tepki vermiyordu. Teni buz gibiydi. Bayan Kim, beni gördüğünde, hemen kurdu ile iletişim'e geçtim. "Taehyung'la yine iletişime geçmeye çalışıyorlar. Gözleri, beyaz. Odasına götürmem lazım." dedim.

Anladığını belirtir bir şekilde kafasını salladı ve "Taehyung, bu gün çok yoruldu. Yarın taç takımı olacağı için bu gün düzenlemeler yaptı. Uyuya kalmış. Onu yatırıp geliyorum Bayan Park." dedi ve bana döndü. Ben hemen Taehyung'u kucağıma aldım. Bir elim ile gözlerini kapatıyordum. Diğer elimlede kucağıma almıştım. Çok zayıftı. Bırak bir elimle kucağıma almayı, tek parmağım ile onu taşıyabilirdim. Merdivenlerden çıktıktan sonra koşmaya başladık. Benim koşmanın nedeni, Taehyung'un gittikce buz kesilmesi idi. Morarıyordu. Odasının kapısını tekmeleyerek açtım ve onu hemen yatağına yatırdım. Ayakkabılarını bir hışımla ayağından çıkardım ve yorganını üzerine örttüm. Dolapdan 2 yorgan daha çıkardım ve onuda üzerine örttüm. Gözleri açıktı ama kimseye bakmıyordu. Beyaz gözleri ile sanki tavana bakıyordu. Bayan Kim, bana döndü ve "Benim aşağı inmem lazım. Birşey olursa hemen benimle iletişime geç. Onlar gidince hemen geleceğim." dedi. "Tamam efendim." dedim ve önünde eğildim. Oda omzumj pat patlayıp odadan bir hışımla çıktı.

Taehyung'un yanına oturdum ve yüzünü okşamaya başladım. Meleğim, yine yemeğini yiyememişti. Yanağını okşarken gözünden bir yaş aktı. Gözlerim gözleri ile buluştuğunda, Taehyung bir kelime söyledi.

"Dede?"

Biliyorum biliyorum.
Geç geldi.
Kusura bakmayın çok meşkulüm gerçekten.
Ama bence bölüm çok güzel.

Sizde düşüncelerinizi benimle paylaşın. 💜

Sizi seviyorum öpüldünüz. 😘

My Omega | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin