1

3.2K 271 468
                                    

Garip bir ortamdı.

Felix sınıfın en uç köşesinde tütsü yakmış dumanını soluyan gence baktı. Hemen yanında hippi kılıklı başka biri meditasyon yapıyor gibiydi. Yine birkaç sıra yanlarında başka birisi özür mektubu yazmaları için ortamdaki gençlere bırakılmış olan kağıt ve kalemlerden kule yapmaya çalışıyordu. Ve başka bir köşede ise biri sigarasını sarıyordu. Evet, okulda. Muhtemelen kendi getirmiş olduğu tütün ve ince bir kağıt parçasıyla...

Felix çantasının sapını kavramış bir şekilde sınıfın girişinde kalmıştı. Arkasından öğretmeni iteklemese hareket etmek o an aklına gelmezdi büyük ihtimalle. 

"Hadi oğlum, geç otur bir yere." 

Öğretmen onu sırtından yönlendirirken söyledi. Felix şaşırarak kısa bir an öğretmenine dönmüştü, ancak öğretmeni ona bakmadı. Genci yolundan çektiği gibi masasına yönelmişti. İşini yapıp hızlıca oradan toz olmak istediği her tavrından belliydi. 

Felix de yavaşça önüne döndü tekrar. Dediği gibi kendine bir yer bulup oturmak ve aynı şekilde kendisi de oradan bir an önce kurtulmak istiyordu. Sıralara tekrar göz gezdirdi. Cam kenarından kapıya doğru yavaşça kayarken bakışları, son sıradayken bir kez daha sigarasını saran çocukta durdu. Bu defa çocuk da duraksamış ona bakıyordu. 

Felix'in aksine daha umursamazdı bakışları. Ayakta dikilmiş çocuğu tanımak ister gibi süzüyordu ağır bir şekilde. İlgili olduğundan değil, daha çok bunun burada ne işi var der gibiydi. Gömleğinin üzerine giydiği süveter ve ütülü pantolonu ile Felix fazla düzgün duruyordu. Üstelik çekingen bir şekilde çantasının sapını kavraması daha da masum göstermişti onu. Tüm ben buraya ait değilim tavırları bunlarla çok güzel tamamlanıyordu.

Çocuk bunları düşündüğü sırada Felix, onun uzunca üstünde kalmış bakışlarından mı cesaret aldığını bilemez bir şekilde aniden ona doğru adımlamıştı. Bir şey söylemeden, hatta çocuğu asıl şaşırtan bir şekilde izin almadan yanına oturdu. Oturduktan sonra da çocuğa bakmıştı. 

Çocuk sırıttı.

"Buyur, genç? Canına mı susamıştın?"

Felix bir şey demedi. Bakışları fazla ifadesizdi. Yanına oturduğu çocuğu kısaca süzdükten sonra sorusuyla ilgilenmeden konuştu.

"Hâlâ okulda olduğumuzun farkındasın değil mi?"

Çocuk gülmüştü buna. Rahat bir şekilde arkasına yayıldı ve bir bacağını diğerinin üzerine kırdı. 

"Önemli olan mekan değil, mekanda kimler olduğudur."

"Evet, ve burada öğretmen olduğuna göre..." 

Felix hafiften gözlerini kısarak söyledi. Yavaşça da başını iki yana sallamıştı, devamını tamamlayabileceğini umuyorum der gibi. Çocuk yarım ağız sırıttı bir kez daha. Gözlerini Felix'ten çekmeden sigarasını dudakları arasına yerleştirdi ve çakmağını çıkardı. Ateşlerken gözlerini Felix'ten çekmemişti. Felix ise şaşkınca bir süre onu izledikten sonra öğretmenine döndü telaşla. Adam sandalyesini camdan dışarı çevirmiş, telefonda biriyle konuşuyordu. 

Geri çocuğa döndüğünde hâlâ sırıtıyordu çocuk. Öğretmenin fark etmeyeceğini mi sanıyordu yani? O an görmese bile biraz sonra kokusunu alacağı barizdi. 

O anı kollayarak öğretmenlerini izledi Felix. Ancak adam yalnızca cilveli bir şekilde telefonda konuşmaya devam ediyordu. Fark etmemiş olamazdı, değil mi? Önünde tütsü yakmış çocuktan dolayı mı koku alamıyordu?

Tütsülü çocuğu o an hatırlamış gibi çocuktan yana döndü Felix. Ceza sınıfından çok ucubeler sınıfı gibiydi ve kimse bir şey yapmıyordu.

Detention | banglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin