Arata kolumdan çekip tuhaf tuhaf gülümsüyordu. Ne olduğunu bilmiyorum ama bu işin sonunun hiç güzel olmayacağını biliyorum.
''Ooi! Arataaa! Matteeee!(bekle)'' topuklularla sekmek, topallamak, koşmak ve yürümek arasında gidip geliyordum.
''Bekleyemem.'' çok heyecanlıydı. suratından sırıtışı eksik olmuyordu. bu gün fazla mutlu ve fazla heyecanlıydı.
''O zaman nereye gittiğimizi söyle?'' bayır aşağı inerken topuklular canımı okumuştu. Bu lanet şeyler sadece fazlalıktı. sahi bunu neden giyerler ki?
''Daishou!(sır)'' dedi ve güldü. bir anda elini çektim ve onu durdurdum.
''Lanet olsun! bu topuklular ayağamı yerinden söküyor ve sen hala sır! sır! diyip duruyorsun. nereye gidiyoruz? söyle yoksa gelmem.'' dedim. bunu demeliydim yoksa sakat kalabilirdim. kafasının arkasını kurcaladı ve biraz düşündünü. sonradan bana gülümseyip
''Şöyle diyeyim. çok hoşuna gidecek bir yere gidiyoruz.'' der demez aklıma ilk gelen şey 'Doraemon' oldu.
''Yoksa... beni Doraemon'la mı tanıştıracaksın?'' dediğimde kocaman gülümsedi ve
''Kim bilir? belki o da vardır?'' dedi. Doraemon'dan başka güzel şeyler de mi vardı. bunu duyduğumda kocaman gülümsedim.
''Yappy!'' dedim ve güldüm. elini suratıma koyup suratıma yaklaştı. ben ne olduğunun farkına bile varmadan gözlerini kapattı ve beni öptü. ardından suratını geri çekti. bana bakıp beni tekrar öptü. sonra elimden tekrar tutup beni götürecekken kolunu çekerek onu durdurdum.
''Be-beni çok fazla öpüyorsun.'' dediğimde suratını bozdu ve
''Çünkü biz sevgiliyiz.'' dedi.
''Diğerleri böyle değil.'' dedim mızmız bebek suratı yaparak.
''Biz diğerleri gibi değiliz. zaten ilişkimiz zar zor başladı. üstelik ilişkimizin başlamaması senin aptallığının suçu.'' dedi. sonradan bana bakıp pis pis sırıttı ve
''Yoksa hoşuna gitmiyor mu? seni öpmem?'' dediğinde kıpkırmızı oldum. ne dediğinin farkına varınca o da kıpkırmızı oldu ve gözlerini benden kaçırmaya çalıştı. biraz sonra
''Ö-özür dilerim. bazenleri kendimi... kontrol edemiyorum. seni... gerçekten çok seviyorum. seni kaybetmek istemiyorum.'' dedi ve bana yaklaşıp yanağımı öptü. beni sevdiği gerçekten çok belliydi. yüzüğü taktığım elimi aldı ve elimi öptü.
''Bu yüzüğü takman bana anlatılmaz derecede mutluluk veriyor.'' dedi ve gülümsedi. mor taşları olan gümüş bir yüzüktü. çok şirindi.
''Bu benim için çok değerli. bunu takmak istiyorum. beni mutlu ediyor ve sevgini hissettiriyor.'' dedim ve yüzük olan elimi yüzüğü sergilemesi için suratımın önüne bir duvar gibi getirdim. ardından elimi yana kaydırıp güldüm. bana şaşkınlıkla baktı ve hemen bana sarıldı.
''Seni seviyorum.'' dedi. kafasını okşadım ve dudağından öpüp
''Biliyorum.'' dedim. o da elimden tuttu.
''Hadi gidelim.'' dedi. yürümeye başladık. ben de Doraemon'un şarkısını söylemeye başladım
''Kokkoro no naka, itsumo itsumo, EGAİTERUUUUUUU!!'' sesim güzeldi. bu şarkıyı söylemeyi de çok severim.
''Yume wo noseta, jibun dake no SEKAİCHİZUUUUUU! sore wo tonde toki wo koe to tooi kuni deeemooo! doa wo akete iki tai-yo ima suguu!''
''Doko demo DOA!'' diye bağırdı bir anda Arata. birbirimize baktık ve güldük. yol boyu ounla şarkı söyledik. biraz sonra bir garajın önüne geldik. arata kapısını açtı ve içinden beyaz, bir kızın tarzında olan ama aynı zamanda Arata'nın buz mavisi gözleriyle ve gece gibi parlayan simsiyah saçlarıyla ve mükemmel görünümyle uyan bir araba çıktı. gerçekten arabanın yanında Arata parlıyordu.
''Gidelim.'' dediğnde kendime geldim ve ona tuhaf tuhaf baktım.
''Senin araban mı var!? ve üstelik sen 17 yaşındasın!'' dediğimde sırıttı ve arabanın torpidosundan bir şeyler kucalayıp ehliyetini gösterdi.
''Buraya geldikten 1 ay sonra 18 yaşımı doldurdum ve ehliyet aldım.'' dedi. ben de şaşırmış bir ifade yaptım. o da güldü
''Hadi bin! geç kalmayalım!'' dedi. ben de topuklularla kokoş insanlar gibi koştum ve arabaya bindim. Konu topuklularsa... bu işte hiç iyi değilim. arabaya bindiğimde gerçekten rahatlamıştım. yol boyu sohbet ettik. onun yanında gülmek beni gerçekten mutlu ediyordu. onunla eğleniyordum. onunla mutluydum. ama... hala içim rahat değildi. Ne olursa olsun Kai hala benim kalbimde en büyük kısma sahipti. duygularım böyleyken Arata'nın yanında durmam haksızlıktı. en sonunda arabayı bir yere çekti ve gözlerimi bir bezle kapattı.
''Neden yaptın ki şimdi bunu?'' dedim ve kahkaha attım. sırıtıp kıkırdadığını hissedebiliyordum. ama... şu an gördüğüm tek şey karanlıktı. boşluk... simsiyah. bir anda gözlerim doldu ve ağlamaya başladım. ne olduğunu bilmiyorum. karanlıktı. bunu hiç sevmemiştim.
''Hey! ne oldu?'' dedi ve bana sımsıkı sarıldı.
''Sakin ol. ben burdayım. sani asla bırakmıyacağım. Yalnız değilsin.'' dedi ve saçlarımı öptü. ardından beni kucağına aldı.
''N-n-ne yapıyorsun?! Göz bağımı da açabilridin!'' dediğimde normal bir şeymiş gibi
''Hayır. o zaman süpriz bozulur. bu nedenle seni yalnız da bırakmayacağım için... ben de seni bırakmadan seni arabadan indireceğim.'' dedi. yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. beni kurtaran yine o olmuştu. Kai değil, o.
Arabadan indiğimiğzde elimden tuttu ve yürümeye başladık. hay aksi! yine bu ayakkabılarla yürüyorum. Her bir adımım acıtırken Arata yarı yolda durdurdu ve bir şeyler yaptı. Bir şeyler karışırıyormuş gibi sesler çıkıyordu. ardından beni bir banka otutturdu. hala gözlerim kapalıydı. bir anda topukluların ayağımdan çıktığını hissettim. Bu duygu gerçekten mükemmel. o Topuklu yamyamdan kurtulmak gerçekten rahattı. ardından Arata ayağıma babet giydirdi ve beni kaldırdı.
''Şimdi iyi misin? özür dilerim. topuklular konusunda ısrar ettim. sadece güzel olmanı istedim. kendine çirkin demeni istemiyorum. ama şimdi seni böyle güzel yaptığıma pişmanım. çünkü etrafta bir sürü erkek var ve kimsenin senin güzelliğini görmesini istemiyorum.'' dedi ve elimi öptü. ardından birlikte tekrar yürümeye başladık. utançtan konuşmıyordum. dilim tutulmuştu. bir anda Arata göz bağımı açınca Karşımda Doraemon'u gördüm.(Y.N.: Burda Gerçek olanını görmüyor tabii ki. kostüm lü bir insancağız. Arata bu insancağızcığı Doraemon olması için kiraladı.) çığlık attım ve var gücümle sarılıp
''DORAEMOOOOOOOOOON!!! DAİSUKİİİİİİİİİİİİİİ!!!!(seni çok seviyorum)'' diye bağırdım. sonradan zıplamaya başladım. bu bir rüya mıydı? yoldan geçen birine Arata ben ve Doraemon'un fotoğrafını çektirdik. bu gerçekten harikaydı. Arkamı döndüğümde ise kocaman bir lunapark kapısı gördüm.
''Uwaaaaaaaaaa! suggooooooi!(muhteşem)'' dedim. kocaman ve rengarenkti. o boşluğun ardından rengarenk bir dünya. Arata'nın bana getirdiği rengarenk dünya. ama... bana o karanlık dünyayı getiren de oydu. Misa rüyama girdiğinden beri aklım karışık. neler oluyor bana? Gerçekleri mi görmeye başlıyorum? Doğru yol hangisi? şu an gittiğim yol yalnış yol bile olsa... diğer yol kapalı.
''Hadi! ilk durağımız Gondoooool!'' dedi ve güldü. beni yeniden kötü düşüncelerden kurtardı. sanırım Arata'ya inanacağım. ama...
Pamuk şeker, Doraemon, roller coaster derken hava karardı. saatler su gibi geçti. gerçekten çok eğlendim ve gerçekten çok mutluyum. her şey çok güzeldi. ama son kes olsun Kai'yi görmek... bu imkansız. neler düşünüyorum. Dönme dolabın içinde Arata yanımdayken gözlerim dolmuştu. Ona sarıldığım için fark etmemiş olmalıydı. ama ben... ona haksızlık ediyorum. Misa çok haklı. ben sadece Arata'yı Kai'nin yerine koyarak mutlu olmaya çalışıyorum. her şeyden daha önemlisi... Arata'nın duygularıyla oynamış oluyorum. Arata'ya karşı o tür hisler besliyor muyum ondan bile emin değilim. Sadece... Eğer bu sonsa... Son kez Kai'yi görmek isterdim.