KAÇIŞ 🗝️1.BÖLÜM

86 34 17
                                    

     Sarayın  muhafızları  peşime düşmüştü. So'nun öldüğünü zannediyorum. Çünkü  Bakan Byeong_ho  evinde  Karmaşa vardı. Annemi  almaya giderken,   Bakan Byeong_ho   Annemi  Saray'a göndermek yerine, benim yerime, Annemi suçlamış ve suçlu sandalyesinde   oturmuştu. En ağır işkenceleri  Anneme  yapıyordu.  Annemi acı çekmesi, canımı yakıyordu. Benim yerimde Annem bir suçlu gibi yargılanıyordu. Annemin çığlıkları  beni  korkutuyor ve  canımı acıtıyordu.  O  işkence bana yapılıyor gibi canım  yanıyordu. Bir kork  gibi gizleniyordum. Bakan Byeong_ho
Annemi, iskence ederek  benim nerde olduğumu  soruyordu.
_ Yuva nerede?
_ O benim oğlumu  öldürdü.  Ve cezasını çekicek.
_ Lütfen! Efendim kızımı bağışlayın...
_  Bağışlamak  mı? diye  o kalın sesiyle  fil gibi haykırdı. Öfkesinden  deliren Byeong_ho
_ Çabuk  kızgın  şişi getirin,  bir gözünü
kör edicem. Ve diğer gözüyle  kızının ölümünü gördükten sonra, onuda, kör edicem. Daha nediruyorsunuz, kızgın ateşi halayın ve şiş çok gızgınlaşsın  gözüne bastırınca  sesini  oğlum So 'nun ruhu  duysun...

Ben  korkak gibi izliyordum. Bir erkek olmadığım için kendimden nefret ediyordum.    Çünkü   oraya  saldırıp ve son gücüme kadar savaşıp   belkide Annemi kurtarırdım. Sesizce elimi  dişlerimin arasına  koyarak  ağlıyordum.
Ayrıca  Byeong_ho'nun  karşısına çıkmam, ilk Annemi öldüreceğini  biliyordum. İntikamını böyle alıcaktı. çaresizlik içinde kalmış halimle  Annemin  işkence çekişini izlemek acı veriyordu.   Bay Byeong_ho kızarmış şişi ateşten  çıkartıp,   Annemin  gözlerine  doğru getiren, kızarmış şişi götürünce  bir anda,  yerimden  fırlayıp, sürün arkasından  atladım.
Byeong_ho   tam karşısınday'dım.  Kılınçlar etrafımı  sararken, Annemin gözlerindeki korkuyu  görebiliyorum.  Byeong_ho karşısına diz çöküp
_ Durun  lütfen !  Annemi rahat bırakın ,  Annemin hiç bir  suçu yok lütfen bırakın, beni alın.
_Seni aptal  kız! Senin orda gizlendiğini biliyordum. Ve senin orda acı çekmen için, seni  bıraktım  orada, gür   sesiyle  Ha haha ha diye gülmeye başladı. Elindeki kızarmış şişi göğsüme  yapıştırdı.  Biran , ben bağırarak  yere  yığıldım. 
Gözlerimi açarken, Annemin ya anında  sandelyeye bağlanmış halde, kendimi.  gördüm, yüzüme soğuk su atmalarıyla ayılmıştım.  Göğsümde omzuma kadar yanık  yaradan kan akmıştı. Annem;
_  Yuva!  Neden  geldin. Diye hesap soruyordu.  Sakin sesiyle,
Bakan Byeong_ho orda değildi.  Sadece  adamları  vardı.   Anneme döndüm.  O yanık  yara canımı çok acıtıyordu.  İnilti sesimi  daha kısakık ses tonuyla;
_ Anne neden gerçek kimliğini söylemiyorsun.  Neden kim olduğunu bilmiyorlar. Neden hala gerçek kim olduğunu gizliyorsun.
_ Yuva! Dedi. Ağlayarak  devam etti. Kızım, Bakan Byeong_ho  yada başka bir saray mensubu  beni tanımıyor. Çünkü babanla saray dışında evlenmiştik. Baban o zamanlarda  saraydışında  yaşıyordu.  Kral olmamıştı. Onun  abisi, Kral Seong_gi bir varisi olmadığı için ondan sonra gelen  ülkenin Kralı, prens Dong_hyeonu seçti. Yani babanı, O hiç bir şeyden habersizdi. Baban saray dışında yaşamayı ve Kraliyetle ilgisini kesmek istiyordu. Fakat istenmediği gibi olmadı.  Baban yani Kral Ji_hun, eski Kralın ölümünden sonra  saraya  götürüldü.  Bizi alacağını  söylemişti. Seninle  sekiz aylık hamileydim. Babanın  saraya gittikten sonra Tahta geçme merasimiyle Kral olmuştu.  Ama  bizi almaya  gelmedi.  Seni doğurdum. Baban  gizliden  mektup göndermişti. Ve o arada
Bakan Byeong_ho  tekrar  geldi.  Saraydan geldiği belliydi  çünkü üzerinde saray kıyafeti vardı. Ve  kafasında kaskı vardı. Soluk almadan   muhafızlardan   kılınçcını alıp;

_ Neden  oğlumu öldürdün.  Seni hain, neden. Canına kıydın diye bağırıp  kılıcını çekip boynuma dayadı. 
_ Sizin oğlunuz. Ölmeyi hak etmişti. Dedim. Bunun için üzgünüm. Annem
_Nediyorsun sen! 
_ Evet!  O hakkettiğini  buldu. Bunun için üzgünüm.  Sesim fazlasıyla korkusuz çıkmıştı. Kulaklarım öyle duymuştu çünkü,  ama  ruhum ölüme hazırlansa da    hala korkuyordum. 
Bakan Byeong_ho , sinirden gözleri  kan çanağına   dönmüştü.
_ Seni hain! Diyerek kılıncını havaya kaldırmasıyla
_Durun! Dedim.
_ Sen  benim kim olduğumu  biliyormusun.
_ Ne! Şimdi saygısızlık mı? ediyorsun. Seni hain kız ;
_ Hayır. Sana kim olduğumu söyleyeyim Bakan Byeong_ho dedim. Sinirli bir halde ve konuşmamı devam ettim.
_ Umarım. Yanlış bir karar vermesin çünkü, vereceğin karar senin ve  ailen için  hiç iyi olmuyacak.  Sen beni ve Annemi  öldüremesin,  çünkü 
_  Yuva  sus! Dedi Annem.
_ Neden  susacakmışım. Yılardır  çekmediğim  eziyet kalmadı. Senin şuanda Sa_
_ Yeter saçmalıyorsun. Diyerek Annem bağırdı.
_ Sen beni tehdit mi! Ediyorsun? Dedi. Byeong_ho,  Kustah ! elindeki kılıncını bırakarak  tekrar kızarmış  şişi alıp ,  Koluma  yapıştırdı. Benim bağırmamla
_ Durun!  Diye  sert sesin Annemden mi geldi diye dönüp bakmamla,
Bakan Byeong_ho ,  durmuş. oda en az benim kadar, Annemin ne söyleyeceğini  merakla, annemin gözlerinin içine baktı.   Çünkü  Annemin  sesi  bir köle gibi değil. Bir Kraliçenin emir verir   gibi çıkmıştı.
_ Lütfen kızımı bırakın. Çünkü o_,,, demesiyle  Saray mahafuzları gelmişti. 
_ Efendim!  Suçluları almaya geldik.  Dediler.
Annem ve ben şaşkınla  birbirimizin gözlerine baktık, 
Bakan Byeong_ho
_Tamam! Suçluları size teslim edicem. Fakat  bana biraz zaman  verin. Dedi.  Elindeki şişi  suya atarken  zıltılı sesi  kulağımda  çınlıyordu.  Harlamış ateşe  dönerek, başka bir şiş aldı. Bu sefer bu şiş  köle damgası üzerine olan bir şişti.  Damgalı olan kızgın şişi  bileğime yapıştırdı. O acıdan
_Aaaaağ, aaaaaaaaaa!  Diye Bağırışımın arasında bunu size ödeticem diye tehtit ettimem pek  Byeong_ho korkutmamıştı.
_ Şimdi! Suçluları götürün dedi. Nefretli  gözle Byeong_ho'nun  yüzüne  bakarak  bizi  Byeong_ho'nun evinden çıkartıp, saraya götürüyorlardı. Halkın toplanıp  bize bakıp ve suçumuz un ne olduğunu, cezamız ne olacağını  kendi aralarında fısıldamaları,  görmezden gelmiş. Çektiğimiz acıları hissetmiyordum. Çünkü  içime hecan ve öfke basmıştı. Saraya gidiyorduk.  Asil  insanlar gibi değil, Annem  hak ettiği, konumda  Kraliçe olarak değil! ve ben ise bir prenses olarak değil! bir suçlu olarak saraya gidiyorduk.

SESSİZ KRALLIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin