Yazım yanlışları olabilir kusura bakmayın.
***
"Efendim Min Lee geldi."
Siyah deri koltukta elindeki viskiyle oturan adam gülümsedi. Bu gülümseme mutluluktan uzak şeytancaydı.
İçeri giren adam tekli koltuğa oturdu.
"Neden çağırdın?"
Sorulan soruyla elindeki viskiyi masaya bıraktı.
"İntikam almak ister misin?"
******
Jimin
Rose ve diğerlerine döndüm.
"Ben tuvalete gidip gelirim. Siz bahçede bekleyin."
Hepsi dediğimi onaylayarak giderken yavaş adımlarla tuvalete ilerledim. O sırada çalan telefonumu açıp kulağıma götürdüm. Arayan Jungkook'tu.
"Alo güzelim çıktın mı?"
"Evet şuan tuvaletteyim. Birazdan çıkacağım."
"Tamam 5 dakikaya oradayız."
"Ta-"
Lafımı bölen yangın alarmıyla kaşlarımı çattım. Kapıya ilerlediğimde Min Lee'nin kapıyı kapattığını görmemle endişeyle yerimde öylece kalakalmıştım.
"AÇ ŞU KAPIYI!"
Kapıyı açmaya çalıştığımda ne kadar zorlasam da açılmamıştı. Vücudum korkuyla titrerken defalarca yutkundum.
"Jimin?"
"Jungkook bir şeyler oluyor. Min Lee kilitledi beni buraya."
"Sakin ol güzelim gelmek üzereyiz."
"Jimin, bebeğim?"
Taehyung'un sesini duyduğumda telefonu hoparlöre aldıklarını anlamıştım.
"Yanlış bir alarm olabilir korkma."
Rahatlamak istesem de kapının altından gelen dumanlarla ağzımdan bir hıçkırık kaçmıştı.
"D-duman var."
İkisinin de aynı anda küfür etmesiyle vücudum daha çok titremeye başlamıştı.
"Jungkook dumanlar 2. katta!"
Taehyung endişeli sesiyle konuştuğunda derin bir nefes aldım. Tabi bu tıkanmama neden olmuştu. Öksürüklerim arasında üzerimdeki hırkayı çıkartıp kapının altındaki boşluğu kapattım. Hiç değilse bir süre idare ederdi.
"JİMİN?"
"İyiyim ama acele edin."
"Tamam güzelim."
En kuytuya geçip yere çöktüm. Yanaklarımdaki ıslaklığı hissederken ne ara bu kadar çok ağladığımı merak etmiştim. İçeriye giren dumanlarla dudaklarımı ısırdım sertçe. Telefondan gelen bağrışmaları duyabiliyordum.
Yaklaşık 10 dakika sonra duman etrafı kaplamışken öksürmekten boğazım acımaya başlamıştı. Biraz sonra kapının önünde duyduğum seslerle gözlerimi kapattım. Tanımadığım birinin sesi geldi.
"Jimin!"
"Buradayım!"
Sesimi çıkartabildiğim kadarıyla seslenmiştim. Kapıya atılan tekmeyle kapı açılırken içeri giren itfaiyecilerden biri yanıma gelip başıma bir şey geçirmişti. Tökezleyen adımlarla ilerlerken kararan gözlerime lanet ettim. Şuan kendimi bırakamazdım. Bir an önce dışarı çıkmak istiyordum.
Bana upuzun gibi gelen süreden sonra sonunda çıkabilmiştik. Sedyeye koyulduğumda hala daha derin nefesler almaya çalışıyordum. Elimi tutan ellerle gözlerimi açmaya çalışsam da başaramamıştım. Hissettiğim güvenle kendimi karanlığa bıraktım.
**********
Boğazımdaki acıyla gözlerimi açtım. Yanımda duran Jungkook elimi tutmuş öylece ellerimizi izliyordu. Gözleri kıpkırmızıydı. Odada gözlerimi gezdirdiğimde Taehyung'u bulamamıştım. Tekrar Jungkook'a döndüm.
"Kook."
Boğazımdaki acı sayesinde fısıltı gibi çıkan sesimle kafasını hızla kaldırmıştı. Gözünden bir amla yaş düşerken kafasını boynuma gömmüştü.
"B-bebeğim."
İsyan eder gibi çıkan sesiyle benimde gözlerim dolmuştu. Derin nefesler alıp bedenimden ayrıldı. Su istemek için ağzımı açtığımda ben konuşmadan bardağa suyu doldurup belimden tek eliyle destekleyip içmeme yardım etmişti. Tekrar geri yattığımda içeri giren babalarım ve Taehyung ile gülümsedim. Onlar da beni gördükleri gibi hızla yanıma gelmişlerdi.
Seokjin babam bedenimi sarıp sarmaladığımda serum takılmayan kolumla ben de sarılmıştım. Babam benden ayrıldığında Taehyung diğer tarafıma geçmiş Namjoon babam da sıkıca sarmalamıştı beni. Hepsinin gözleri kıpkırmızıydı.
Jin "Daha iyi misin bebeğim?"
"Hı hı."
Namjoon "Güzelim evden kıyafet getirelim sana. Tae ve Jungkook yanında kalsın."
Kafamla sallayarak onayladığımda ikisi de beni öpüp odadan çıkmışlardı. Gözlerim iki yanımdaki adamları bulduğunda tebessüm ettim.
"Yatsanıza yanıma."
Birbirlerine kararsızca bakarken ikisinin de kollarından tutup yanıma çektim. Yatak zaten yeterince büyüktü. Yüzümü Jungkook'a dönüp, sırtımı Tae'nin gövdesine yasladım. İkisinin de kolları belimi sarmıştı. Yüzümü Jungkook'un boynuna gömüp derin bir nefes çektim içime. Sonrasında bulunduğum yeri öpüp geri çekildim. Anında belimdeki kolları sıkılaşırken gülümsemiştim.
Jungkook hızlıca elini çeneme atıp kafamı kaldırdığında şaşırmama zaman bile vermeden dudaklarıma kapandığında ani hareketiyle inlemiştim. Tae ise kafasını boynuma gömmüştü. Jungkook alt dudağımı dudaklarına hapsetmiş emerken ben de aynısını üst dudağına uyguluyordum.
Nefes nefese ayrıldığımızda kafamı göğsüne gömmüştüm. Odada sadece nefes seslerimiz duyulurken gülümsedim. Hiç hayal edemediğim şeyleri yaşıyordum ve bu durumdan oldukça mutluydum.
*************
Eeee nasılsınız dondurma kutusundaki sarmalarım?
Bölüm geç geldiği için üzgünüm ama boş zamanım olmadı hiç. Bir de staja başladım eve geldiğimde halim bile kalmıyor. Bana kızanlar olabilir ama gerçekten kusura bakmayın hemen atmaya çalışıyorum ama uzun bölümler yazmak zaman alıyor.
Bundan sonraki bölümlerde yakınlaşmalar görebiliriz :)
Çok uzattım galiba jnrhbsbhgkg
Bana sövmeyin pavyondan çıkmayan pezewnk ilham perilerime sövün lütfen...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAUDADE [vminkook]
FanfictionOnlardan uzak duramazken birde farklı bir duygu beslemek ihanet ediyormuşum gibi hissettirdi bir anda. Onlar beni çocukluk arkadaşı olarak görürken ben daha önce hiç tatmadığım duygular besliyordum onlara karşı. Ve lanet olsun bundan vazgeçemiyorum...