Merhaba 🤗Hoşgeldiniz ❤️
🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂
DORİ OĞLANLARI UYANDIRMAYA GİDERKEN BİRAZ TEREDDÜTLÜYDÜ
ama korktuğu başına gelmedi. Johnny dün gece onları yatırırken, işbirliği içinde olmalarıyla ilgili bir nutuk çekmiş olmalıydı ki ikisi de son derece uslu bir halde dediklerini yaptılar. Hiç tantana etmeden kıyafetlerini giydiler, masaya oturmadan önce saçlarını taradılar ve Dori onlardan bilgi almadan yulaflarını istedikleri gibi hazırladığında -Marshall için kuru üzümlü, Beep için üzümsüz- çok mutlu oldular. Yulaf ezmelerini kaşıklarlarken bir yandan Dori'nin Luther'i doyurmasını ilgiyle izliyorlardı.
"Hey Dori, Joe arkadaşa yutmayı sen mi öğrettin yoksa bunu kendiliğinden bilerek mi dünyaya geldi?" diye sordu Beep.
Dori gülümsemesini zorlukla bastırdı. Joe arkadaş demek... Bu çocuklar çok matraktı.
"Şey, sütü nasıl yutacağını biliyor çünkü kollarımda yatarken biberonla besleniyor ama diğer şeyler için durum farklı çünkü görüyorsunuz ki şimdi oturarak yemek yemeyi ve yutmayı öğreniyor."
Beep kaşlarını kaldırarak,
"Ah tabii! Sanırım annem de bize aynı şeyi öğretmek zorunda kalmıştı," dedi.
Dori, onun artık hayatında olmayan bu kadınla, bulduğu her fırsatta bir bağ kurma ihtiyacı içinde olduğunu hissediyordu.
"Evet, tabii ki. Johnny'ye, Marshall'a ve sana bunu öğretmesi gerekti."
Beep ve Marshall birbirlerine bakıp bir kahkaha patlattılar. Onları gören Luther Joe da ağzındaki yulaf ezmesini her yere saçarak gülmeye başladı ve bu çocukların daha da gülmesine neden oldu.
"Bu kadar komik olan nedir?" diye sordu Dori, Luther'in etrafa saçtığı yulafları temizlediği sırada.
"Johnny'nin de yemek yemeyi bilmiyor olması,"
cevabını alınca da yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. Oğlanlar için büyük, güçlü, sorumluluk sahibi ağabeylerinin çiğneme ya da yutmayı beceremez haliyle gözlerinin önünde canlanan görüntüsü gerçekten komik olmalıydı.
"Kimse doğuştan yemek yemeyi bilerek doğmaz. Bu herkesin sonradan öğrenmesi gereken bir şeydir. Şimdi kâsenizdekileri bitirin ve gidip dişlerinizi fırçalayın. Okula geç kalmanızı istemem."
Oğlanlar hızla kendilerine söyleneni yaptılar ve banyoya gitmeden önce kâselerini durulayıp lavabonun içine bıraktılar.Dori dudak bükerek Luther'e son kaşığını vermeye çalıştı.
"Şimdi sen de bu ikisi gibi kibar olabilirsen, işe koyulabilirim."
Luther suratını ekşiterek son lokmayı çabucak yuttu ve Dori, üzerine dökülenleri temizledi.
"Küçük bir gezintiye çıkıyoruz ufaklık. Ve senden uslu bir çocuk olup söz dinlemeni istiyorum."
Luther'in itiraz eder gibi bir hali yoktu ve Dori onu masa sandalyesinden kaldırıp kucağına aldığında atkuyruğundan yakaladı.
"Ve annenin saçını ağzına almak da yok," diye söylendi Dori ve saçlarını, minik parmaklardan kurtararak diğer yana attı.Oğlanlar koşarak oturma odasına geldiler.
"Biz hazırız!"
"Beslenme çantalarınızı unutmayın," diye uyardı Dori, Luther'in battaniyesi ve bebek çantasını yanına alırken.Oğlanlar beslenmelerini alıp, ön kapıdan çıkan Dori'yi takip ettiler. Dori Luther'i koltuğuna oturtup kemerini bağladı ve oğlanların da kemerlerini bağladığından emin olduktan sonra motoru çalıştırıp yola koyuldu. Saat tam 07.45'ti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEP SENİNLE OLACAĞIM ( Aşk serisi 2#) (TAMAMLANDI)
Teen FictionDori Grant yaşamın karşısına her gün başka bir zorluk karmaşasına artık alışmıştır. Can damarı dedikodu olan bir kasabada yaşamaktadır. Üstelik bekar ve gencecik bir annedir. Hiç kimsenin onu onaylamadığı bir yerde büyükbabasının yardımıyla küçük o...