Tamamlandı.
Bu kitapta kaos, mafya, üzüntü yok. Bol bol mizah var.
Tamamlandı.
Yetişkin içerik vardır, rahatsız olacaksanız okumayın.
Kurgusu tamamen bana aittir.
Siz: Nasıl arkadaşsın ulan sen?
Siz: bir ceketini çaldım diye numaranı da değişme...
Kitabımda reklam yapmanızı istemiyorum. Başka kitaplardan vibe aldım gibi saçma sapan yorumlarda yapmayın. Dalgasına 1 haftada yazdığım bir kitap.
Başlıyoruz iyi okunmalar:)
Başlıyoruz ABİ ALLAH İÇİN MEDYAYA BAKIN
---
Ağlayan çocuğun yanına oturup, göz yaşlarını sildim.
''Öğretmenin Ege kafama lego attı!'' Dudaklarımı büzüp egeye baktım;
''Ege arkadaşına bir şey söylemeyecek misin?'' Ege kollarıyla çiçek yapıp;
''Neden dileyeyim öğretmenim bana cemcel mi cercel mi dedi!'' Dudaklarımı büzüp, kafasını okşadım Egenin.
''Tamam ama kafasına vurma.'' Çocukları orada bırakıp; masama oturdum. En azından mutlulardı.
Telefonumu elime alıp, mesajlara girdim. Bugün Fatihle hiç konuşmamıştım. O gün beni yatırdıktan sonra başımda saçımı okşayarak, uyumamı beklemişti. Sonrasında da askerini bulmaya gitmişti galiba.
O askeri benimde bulup, teşekkür etmem gerekiyordu.
Elimde ki telefon titrerken bakışlarımı telefonuma çevirdim. Fatih mesaj atmıştı. Çocuklarda bir sorun var mı diye baktım. Hepsi eğleniyordu. O yüzden rahatlıkla mesajı açtım.
Komutanım: Nasılmış benim güzelim?
Siz: İyiyim.. Neredesin sen?
Komutanım: Bende çok iyiyim sağ olun Kiraz hanım sorduğunuz için.
Siz: Sormadım
Siz: Neyse sorayım
Siz:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Komutanım: Evet daha iyi oldum.
Komutanım: Bu gün kapına bıraktığım paketi al, giyin ve Volkanın seni getireceği yere gel.
Siz: Maalesef mir hastasıyım gelemem.
Komutanım: Mir hastası ne kızım?
Komutanım: İyi misin? Doktora beraber gidelim dur.
Siz:Dur öyle büyük bir şey değil mir hastalığı yani
Siz: Emir hastalığı.. Emir alamıyorum ben.
Komutanım: Tövbe estağfurullah.
Komutanım: Kiraz hanım müsaitseniz akşam gelebilir misiniz?
''Daha ne istiyorsun işte mizah desen var.'' Volkan somurtkan bir ifadeyle;
''Çoluk çocukla uğraşamam.'' dedi. Ay götüm! Kasım kasım gez tamam mı! Gülümsersen ölürsün çünkü!
Yüzümü buruşturarak;
''Sen bilirsin.'' dedim. O da cevap vermemişti. Araba on beş dakika sonra Bir nehrin önünde durdu. Volkan arabadan inerek;
''Yenge bak şimdi dümdüz git tamam mı hiçbir yere sapmadan, ondan sonra karşına ağaç çıkacak böyle üstünde yıldız asılı ışıklı mışıklı bir şey. Heh! Ona sırtını ver ilerle ev çıkacak karşında oraya git.'' Ağzım açık bir şekilde Volkana bakıyordum.
''Volkan.'' Volkanda aynı şekilde;
''Yenge?'' dedi. Sinirle nefes alarak;
''Senin Allah cezanı versin Volkan! Ben bulurum. Adama bak nasıl tarif ya bu?'' Volkan umursamaz bir şekilde omuz silkti.
Onu arkamda bırakarak yürürken aklıma gelen şeyle duraksadım;
''Seni Fatihe söyleyeceğim!'' Volkan arkamdan itiraz etmeye başlıyordu ki dinlemeden yoluma devam ettim. Birkaç dakika yürüdükten sonra karşıma çıkan yıldızın asılı olduğu ağacı görünce sırıttım.
Koskoca komutanı ne hale getirdim!
Ağacın yanına geldiğimde ışığın olduğu kısma sırtımı vererek; ilerledim. Gerizekalı Volkan. Bu nasıl tarif? Dediği gibi biraz ileride karşıma bir kulübe çıktı. Ev demişti acaba burası mı?
Nereden bileyim Kiraz salak mısın?
Tamam da neden kendine salak dedin?
Hah komik devam edelim bakalım.
Kulübenin önüne geldiğimde kapısının açık olduğunu fark ettim. Kapıyı iterek içeri girdim. Yerde ki gül yapraklarına sırıtarak baktım. Mum ışıklarının yönlendirilmesiyle bir odaya girdim. İçerisi harika derece güzel kokarken gözlerim Fatihi aradı.
Arkamdan bir kol karnımdan kavrayarak kendine çekti. Kulağımı öpüp;
''Ne güzel yakıştın bu karanlık ortama meleğim!'' Sırtımı iyice Fatihe yaslayıp, mırıldandım;
''Benim sevgilim neden çağırdı beni buraya?'' Fatih belimden tutarak kendine çevirdi.
''Kirazım..'' Ellerini belimden çekip ellerimi tuttu.
''Allah'ın bana emaneti.'' Dudaklarımı dişledim ne güzel konuşuyordun sen öyle?
''Nasıl diyeceğimi bilmiyorum güzel yüzlüm. Allah'ın bana emanetini daha iyi korumam için hep yanımda olman lazım.'' Anlamaz gözlerle Fatihe bakarken, diz çöktü. Cebinden bir kutu çıkartıp;
''Seni her zaman koruyabilmem için bir nefes kadar yakınımda olman lazım. Bu yüzden her zaman yanı başımda olabilmen için benimle evlenir misin?''
Gözlerim dolarken;
''Fatih bana beş taş mı aldın!''
BÖLÜM SONU
BU KİTABIMIN YAVAŞ YAVAŞ SONUNA GELMİŞ BULUNMAKTAYIZ.
DİĞER KİTABIMDA BULUŞALIM MI :)
TARİF DEFTERİ ŞUAN YAYINDA!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.