➳ yirmi beş

1.4K 80 102
                                    

Merhabalar.

Yirmi dört özetini şöyle bırakayım, bölüm sonundaki açıklamayı okursanız da çok çok sevinirim.

Efenim önceki bölümde Godric ve Salazar yüzleşmesi okuduk. Rowena'dan fazlasıyla şüphelenen ve huzursuz olan Godric'in bütün şüpheleri gerçek çıktı: Salazar onlarla birlikte.

Günümüzde, Hermione ve Draco bir rüya cehenneminin içine sıkışmışlardı. Salazar, Hermione her şeyi Harry'ye anlattığı için ceza olarak böyle bir yöntem seçmişti. Draco da Hermione'yi buradan çıkarabilmek, uyandırabilmek adına bu rüyaların içine girmişti. En sonunda birlikte uyandılar, Draco Hermione'den onu yaralı bir şekilde bıraktığı için özür diledi.

Sanırım hatırlanması gereken en kilit noktalar bunlar.

Şimdi yeni bölümümüze geçelim.

İyi okumalar dilerim.

Hogwarts'ın üç kurucusu, kendi binalarının yatakhanesinde başka kimliklere bürünmüşlerken tamamen farklı ruh hâlindelerdi. Rowena, yaşanılan her şey yüzünden büyük bir kafa karışıklığı içerisindeydi. İçinde savaşan iki taraf vardı ve hangisinin kazanacağını bilmiyor olmak kendisi için çok büyük bir değişiklikti. Bundan korkuyordu. Her zaman bütün kararlarından, yapacaklarından, geleceğin getireceklerinden emin olurdu. Her hareketi en ince ayrıntısına kadar hesaplar, mantığını kullanarak her türlü sorunun içinden çıkmasını başarırdı. Ama bu noktada mantığının sesini bile duyamıyordu. Daha doğrusu, duyuyor olmasına rağmen ona uygun davranmak istemiyordu. İşte her şeyin karıştığı nokta da tam olarak buydu. Binasını bile bu temel üzerine yerleştirmiş olan Rowena, kendisinde en temel özellik olarak gördüğü mantıksallığında yalpalıyordu. Geçmişte içine gömmüş olduğu duyguları artık gömemeyecek kadar güçsüz olduğunu oldukça yıkıcı bir şekilde fark etmişti. Yıkılan da sadece kendisi değildi; işin sonunda fazlasıyla zarar olacağının farkındaydı fakat ilk kez kendisini durduramıyordu. Durdurmak istemiyordu. Geçmişte de başkaları için yaşamıştı. Başkaları için ölümü bile reddetmişti, huzurla geçirebileceği yıllara arkasını dönerek ruhunu bir nesnenin içine saklayarak yüzlerce yıl uyku hâlinde tekrar uyanacağı o günü beklemişti. Başkaları için huzurlu bir ölümden bile feragât etmişti. Geçmişte de bütün sınırlarını her yönden zorlayan Salazar'ın sürpriz bir konuk gibi çıkagelmesi hiçbir şeyi kolaylaştırmamıştı. Aksine geçen yılların buzlaşmış kalbini erittiğini, kararlılığını yıktığını, ördüğü duvarları çatlattığını fark etmişti. Soğuk mizacını kaybettiğini, 'görev adamı' kimliğinden sıyrıldığını görmüştü. Olay sadece Salazar'ı reddetmekle ya da onu cezalandırmakla bitmiyordu. Tom vardı. Her şeyin başlangıcı ve belki de her şeyin sonu. Rowena'nın kafasının bu denli karışık olmasının bir diğer nedeni de Tom'du. Çocukla aralarındaki ilişiyi her zaman görev olarak görmüştü, hiçbir zaman aralarında gerçek bir duygusal yakınlaşmanın olabileceğine ihtimal vermemişti. Rowena'nın hissettiği şeyler birbirini gerçekten seven iki arkadaşın duygularından öteye gidemezdi fakat yine de Tom'a gerçek bir duygu besliyordu ve bu büyük bir sorundu. Çocuğu sadece görev olarak görmesi, bu şekilde yaklaşması, duygusal kararlar almasını sağlayacak her türlü durumdan uzak durması gerekiyordu. Ama öyle bir noktadalardı ki, kendisini 'aşk' üçgeninin tam ortasında bulmuştu. Yatağında uyuyamadan saatlerce tavanı izlemesinin bir diğer nedeni de Godric'ti. Birlikte geldiği arkadaşına Salazar'ın burada olduğunu bile söylememişti. Bu da bir diğer sorunu beraberinde getiriyordu. Israrla görev olarak bakmaya çalıştığı şeyin görevlikle uzaktan yakından hiçbir alakasının kalmadığının en büyük kanıtlarından biriydi. Birlikte planlarla ilerleyip her şeyi paylaşarak hareket edeceklerdi. Şimdiyse... Rowena düşünmek bile istemiyordu. Gözlerini diğer gün için zorlukla kapatıp yastığına kafasını sertçe bastırırken hayatında ilk kez kendisine küfretti. Ve son derece de içtendi.

salazar // dramioneDonde viven las historias. Descúbrelo ahora