12. Bölüm (Malum soru.)

27.2K 846 110
                                    

Keyifli okumalar...

●●●

Gözlerimi açıp bedenimi esnettiğimde yataktan kalkmıştım. Dün Emir'i zorla başka odaya göndermiş, gece gelmemesi için sıkıca tembihlemiştim.

Yataktan kalkıp valizlerin arasından zorluklarla geçtikten sonra banyoya girmeyi başarmıştım. Aynaya baktığımda gece geç yattığım için kızarmış ve şişmiş gözlerimle karşılaştım.

Kendimi hemen küvete atıp kafamı biraz dinledim. İstanbula geldiğimden beri her şey o kadar hızlı ilerliyordu ki. Gerçekten doğru söylüyorlardı. Hızına yetişilmiyor, İstanbul.

Banyodan çıkıp valizimden kıyafet çıkardım. Elime gelen ilk şeyi üstüme geçirdim.

Valizlerin arasından çıkıp aşağı inmek için kapıya doğru yürüdüm. Salona geldiğimde masada oturup tabletiyle uğraşan Emirle karşılaştım. Yanına gidip "Günaydın." diyerek sandalyeyi çekip oturdum. Tabletinden başını kaldırıp ilk önce bedenimi süzdü. Sonra yüzüme bakıp "Günaydın." diyerek elindekini masanın üstüne bıraktı. Eliyle tabağımı gösterip kahvaltı etmeye başladı.

Emir'in telefonu çalınca aramayı cevaplamıştı. Kim ne söylüyorsa, sinirlenmişti. Bakışlarım sıkıca yumruk yaptığı eline kaydığında aramayı sonlandırmıştı. 

Alnındaki damarlar belirgenliştiğinde ağzına bir tane salatalık attı. Böyle bakınca çok korkutucu görünüyordu. Korkumu aşıp nişanlısı olarak onu endişelendiren soruyu sordum.

"Kimdi o? İyi misin?" dediğimde kafasını tabağından kaldırmayıp "Önemli birisi değil. Sen kahvaltına devam et." deyip masadan kalktı. Önemli değilmiş... O yüzden sinirden kuduruyordun.

Merakımdan masadan kalkıp adımlarımı merdivenlere çevirdim. Merdivenler bitince hangi odada diye düşündüm. Büyük ihtimal çalışma odasındaydı. Odanın önüne gelip kapıyı çaldım. Ses gelmeyince bir daha çaldım. Yine ses gelmeyince kapıyı yavaşça açıp odaya girdim. Emir'i yerde oturmuş kan ter içinde görünce hemen yanına koştum. Elbisemi boş verip yanına oturdum.

"Emir iyi misin? Neden böylesin?" dedim endişeli sesimle. Emir ise bana cevap vermiyor kalbini tutuyordu. Sorunun yine kalbinde olduğunu anlayınca "Ne yapmam gerekiyor? İlacın nerede?"diye panikle sorduğumda kollarını havaya kaldırdı. Ellerimi kollarının üstünden geçirip sıkıca sarıldım.

Uzun bir süre birbirimize sarılı kalırken "İyiyim... Merak etme." dediğinde kapattığım gözlerimi açtım. Yavaş-yavaş kollarımı da ondan çektim. Yüzüne bakınca dağılmış saçlarını gördüm. Elini kalbinden indirmiş dizime koymuştu. Bakışlarımı tekrar yüzüne çevirip saçlarını düzelterek "İyi olduğuna emin misin?"diye sordum.

Başını salladığında gözlerimi devirip "Bendeki de soru, iyi değilsin. Kalk hastaneye gidelim." dedim. Ayağa kalkmaya çalıştığımda kolumdan tutup yeniden yere oturmamı sağladı. Kaşlarımı çatıp ona baktığımda "Hastaneye gerek yok. Biraz dinlensem daha iyi olacağım." dedi.

Kafamı tamam anlamında salladığımda kollarından tutarak ayağa kalkması için yardım ettim. Bana tutunarak odadan çıkıp yürümeye başladık. Emir odasına doğru yürüyünce onu durdurup "O oda çok dağınık." diyerek sağdaki odanın kapısını açıp içeri girdik.

Emir yatağa uzanınca elimden tutup "Yanıma uzanır mısın?"diye sorduğunda kötü göründüğü için dediğini yapmıştım. Kolunu başımın altından geçirdiğinde kafamı göğsüne koydum. Gözlerimi kapatıp kalbinin sesini dinlemeye başladım. Kalbi çok hızlı atıyordu.

Sessiz itirafWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu