Yavaş adımlarla toplantı salonunun kapısını tıklattı. Birkaç saniye bekleyip içeriye girdi. Gördüğü manzara korkudan yutkunmasına sebep olmuştu.Nick Fury ve Maria Hill masanın başında oldukça ciddi otururken diğerleri ellerindeki dosyayı okuyorlardı. Emma yutkunarak ona ayrılan sandalyeye oturdu. Anlayamadığı bir sessizlik odayı kaplamıştı. Emma ise gittikçe geriliyordu. Ancak bunu belli etmemek için yüzünü sabit tutmuş etrafı inceliyordu.
"Kimsin sen?"
Emma şaşkınca Fury'ye baktı.
"Ya da kim bu Anastasia Lilian Roberts?"
Emma işte şimdi büyük sıçmıştı. Bu yoldan dönemeyeceğini biliyordu fakat gerçekleri inkar etmekten de vazgeçmeyecekti.
İnanamaz bakışlarını yüzünde gezdirdi siyahi adamın.
"Anlamadım?"
Kalbi delicesine çarpıyordu. Belki onu burada öldürürlerdi.
"Gayet iyi anladığını biliyorum."
Emma dolan gözlerini masanın etrafında herkesin üzerinde gezdirdi. Hepsi sert bakışlarını Emma'ya çevirmişti.
"Gerçekten de anlamıyorum."
Nick Fury sinirli bir nefes verdi.
"Anastasia Lilian Roberts, 2001 doğumlu, anne Rus,baba bilinmiyor. California'da doğmuş. Sadece on iki yıl yaşamış, ağır radyasyona maruz kalıp ölmüş. İşin ilginç tarafı bu küçük kız sana çok benziyor. Aynı kişi olduğunuzu kanıtlayacak büyük deliller elimizde mevcut. Ee sen hala inkar etmek mi istiyorsun?"
Emma şaşkınlıkla kahkaha attı. Bu dedikleri, hayatında duyduğu en saçma şeydi. Fakat gerçekti. Anlatamayacağı şeyler vardı ve bu hikayenin devamını asla anlatamazdı.
Önüne sürülen dosyaya baktı. Üstünde bir sürü fotoğraf vardı. Bu fotoğraflar çocukken çekilmiş fotoğraflardı. Gerçek çocukken...
" Burada yazdığı gibi Anastasia ölmüş ama ben kanlı canlı karşınızdayım. Karıştırmışsınızdır."Durdu, nefeslendi.
"Hem Anastasia ölmeseymiş 16 yaşında olacakmış. Ben 19 yaşındayım."
Pes peşe yalanları sıralarken yanakları bir kere dahi kızarmamıştı. Bu konuda uzman sayılırdı.
"Onların adamı mısın?"
Emma ne derse desin onları kandıramayacağını anlamıştı. Kafasını öne eğdi. Her şeyi berbat etmenin o iğrenç hissiyle kafasını geri kaldırdı. Ancak gözleri...
Gözleri beyaz ışıkla parlıyordu. Sadece gözünün beyazı vardı ve parlıyordu.
Aniden ayağa kalktı. Hızlıca yere düşen sandalye büyük ses çıkarırken masadakiler ayağa kalkmış, saldırı pozisyonuna geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Apple Pie | Pietro Maximoff
FanfictionÇünkü kim olursan ol, ne yaparsan yap, bütün yüreğinle gerçekten bir şey istediğin zaman, Evrenin Ruhu'nda bu istek oluşur. Bu senin yeryüzündeki özel görevindir. Her şey bir ve tek şeydir. Ve bir şey istediğin zaman, bütün Evren arzunun gerçekleşme...