BÖLÜM 20 ⍣ KİMLİK

1.7K 115 108
                                    


Gecede kaybolmuş ay ışığından, tüm yıldızlara...
Keyifli okumalar.



Leo, saatlerdir karşısında suskunluğunu koruyan kadını bir an olsun sorgulamadan onun gibi susarak destek olmuştu. Arkadaşını bu denli yıkan, yaralayan şeyin ne olduğuna dair içi içini yese de bu donukluğa boyun eğmişti. Dört yıl önce yolları kesiştiklerinde ruh gibi olmasına anlam veremediği haline bakar gibi bakıyordu Seher'e, yeniden. Çünkü onun yeşil gözlerinin mihengini taşıyan biri; menevişlerine örtü çekemezdi. Fark edilirdi hemen, dört yılını süsleyen dostane yeşilleri artık tanıyordu...

Oturduğu koltukta geriye doğru yaslandı Leo, ellerini iki yanına yerleştirirken bu koltukları alırken Seher'le ne kadar dalga geçtiğini anımsadı, o gerçekten bambaşka bir karaktere sahipti. Karşısında oturan kadının ruh hali çelişiyordu, dostuyla. Konuşmamak için renkli koltukların kumaşına elini bastırdı, zamanla savaşıyordu adeta...

(Seher'in evi, benim gibi kararsız birine seçimler aşırı ters çünkü hepsini koymak istiyorumm :/) )

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Seher'in evi, benim gibi kararsız birine seçimler aşırı ters çünkü hepsini koymak istiyorumm :/) )

İlk konuşan olup arkadaşını sık boğaz etmek istemiyordu ama, onu böyle gördükçe duramıyordu. Soluğunu kesik kesik verip bu gergin ortamda kendisini meşgul edebilecek şeylere odaklanmak istedi. Seher'e bakarken gerisindeki merdivene takılmış merceklerini daraltıp, başını sola doğru çevirdi Leo. Arkadaşının aşık olduğu cam duvarlı mutfağının birlikte boyadıkları dolaplarını incelerken yarım ağız gülümsedi.

Meşgul olmak isterken bu eve geldiği ilk günü hatırladı. Bu küçük keşfedilmemiş dünyayı görene kadar cansız bir nesnenin de sahibi gibi karalar bağlayıp yas tutabileceğine ihtimal vermiyordu. Bu ev tıpkı Seher gibiydi; onu ilk gördüğü aylarda ki gibi. Soyutlanmıştı, tüm renklerden...

Bir ev nasıl olurda bu kadar buhrana bulanırdı anlam verememişti, başlarda. Ama Seher'i tanıdıkça eşyaların ona ait olmadığını çok geçmeden anlamıştı, onu yansıtan renkler siyahla karıştırılmış ve karartılmıştı aslında. Fakat saklamak istese de olmuyordu; renkleri soldurunca o karanlığa gömülmemiş, aksine parlamıştı. Çünkü gözlerinin ıslak parıltısı cıvıl cıvıldı, tıpkı kardeşi gibi... Ve o an bir karar vermişti. Kararından kısa bir süre sonra da hislerine güvenip bir adım attığı için minnet duymuştu.

Ve şimdi etrafını incelerken anlıyordu ki Seher şuan bu evde olan her renge denkti, kimi zaman yeşil kimi zaman mavi kimi zaman mor ama çokça her rengi bir sarmalın içine çekip beliren beyazdı. Bu beyazlık için birlikte çabalamışlarken bir kez daha lekelenmemesi için elinden geleni yapacaktı.

İtalya'nın günbatımına konuk olan evin camlarına kısa bir bakış attı son defa Leo. Daha sonra boğazını temizleyip arkadaşına çevirdi yüzüne vuran güneşle birkaç ton açılmış kahverengi gözlerini, '' Continuerai a tacere? (Susmaya devam mı edeceksin?) '' .

LAHZA | sehyamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin