Bölüm: 2

72 6 21
                                    

İyi okumalar.

Daha önce hiç gerçekten gökyüzünü izledin mi? Gerçekten taktir etmek için zaman harcadın mı? Telefonundaki bir fotoğrafa veya kamera ekranından ya da pencereden bakmak değil. Sadece sen ve gökyüzü.

Peki ya bir köprünün kenarında durmak? Etrafta kimse yok. Güneş ufukta gözüküyor. Gökyüzü yumuşak bir mavi. Sakin. Rahatlatıcı. Işınlar yayılmaya başlıyor ve sarılar, pembeler, turuncular ve morlar dağılıyor, iç içe geçiyor, hiçbir sanatın taklit edemeyeceği kadar güzel. Bir an göreceğin son şeyin bu olacağını düşünmek sana neşe veriyor.

----------------------------------------------------------------

Akaashi bilgisayar ekranına baktı. Uzun süre bakmaktan gözleri ağrıyordu. Okuma gözlükleri de bilgisayarın tarafını tuttu ve iki yandan Akaashi'nin kafasını sıktı, beyninin acıyla sızlamasına sebep oldu. Boş sayfadaki fareye gözlerini kırpıştırarak baktı. Acımaya başlayınca Akaashi gözlüğünü kafasının tepesine itti ve burun kemerini ovuşturdu.

Saatlerdir çalışıyordu. Ders kitaplarını okuyor, notlar alıyor, ödevlerini yapıyordu. Akaashi tükenmiş hissediyordu. Bildiğimiz yorgunluklardan değildi ama ona mutluluk ve neşe veren her şey tükenmiş gibiydi. Saate baktı.

3:25 AM

Akaashi yavaşça gözlerini kırpıştırdı ve gözlüklerini masaya koydu. En son ne zaman uyuduğunu hatırlamıyordu. İki, belki üç gün önce? Saat çok geç olduğu için şimdi uyumak saçmaydı.

Yeni dönem başlayalı iki hafta oluyordu. Hiçbir planı olmadan günlük hayatına nasıl devam edeceğine dair en ufak fikri yoktu. Bu notlarının mükemmel olması gerektiği anlamına geliyordu. İyi değil, mükemmel.

Kaza gibi gözükmesi ve herkesin hayatına kaldığı yerden devam etmesi en iyisi olur.

Planı buydu. Onunla ilişiği olan herkes için en iyisi buydu. Buna rağmen Akaashi planını gerçekleştirmekte zorlanıyordu.

Notlarım neden önemli ki? Yakında ölmüş olacağım. Küllerden ve uzakta kalmış anılardan başka şey olmayacaksam sınıf birincisi olmamın ne anlamı var?

Hayır. Notlar onu kurtarmayacak. Notlar ona yaşamaya deşer bir şey vermeyecek. Ona geçici bir memnuniyet ya da rahatlama bile sağlamayacak. Ona sadece suçluluk duyacağı başka bir şey veriyordu. Sadece beceriksizliğinin kanıtıydı.

Akaashi geri ekrana baktı. Saatlerdir bir muhasebe kağıdı üstünde çalışıyordu. Bu kadar saate rağmen hâlâ bitirememişti. Akaashi'nin beyninin iki sekme arasında gidip geliyor olması da yardımcı olmuyordu. Her şey griydi, pusluydu. Sanki aynı anda yedi farklı şarkı çalıyordu.

Bunun son günü ne zamandı?

Merak ettiğini fark etti.

Bu gün günlerden ne?

Bilgisayarının alt köşesindeki butona tıkladı.

3 Mayıs 2017, Çarşamba

Pekâlâ, çarşamba. Bunun son günü cuma. Bekleyebilir. Akaashi bilgisayarını kapattı ve halsizce sandalyesinden kalktı. Vücudu acıyordu. Kalkmadan veya esnemeden saatlerce oturmuştu. Saatlerdir gergindi. Ayağa birden kalktığı için başı hızla döndü. Akaashi dağınık yatağına baktı. Uyuklamak. İhtiyacı olan şey birazcık uyuklamaktı. Kıpırdandı ve kendisini yüz üstü yatağa bıraktı. Vücudu yatağın üstünde, bacakları aşağı sarkıyordu ve yüzünü bastırdı, örtülere nefes verdi. Bir an üstünü değiştirmeyi ve daha rahat bir şeyler giymeyi düşündü. Dakikalar içinde uykuya dalarken ise vaz geçti.

The Sky and Guilt are the Only Feelings I Have LeftWhere stories live. Discover now