Rüzgar genç kadına yaklaştı, aralarında bir kaç adımlık mesafe bırakınca durdu.
"Neredeyse sana inanıyordum, gerçekten sözünü tuttuğunu düşünmeye başlamıştım. Oysa sen yeni oyunun için vakit kazanmaya çalışmış olmalısın."
Zeynep bu sefer içine düştüğü durumun daha beter olduğunu biliyordu. Ne söylese genç adamı asla sakinleştirmeyecekti.
"Şimdi de Serkan'a yakınlaşıp beni kıskandırmaya mı çalışacaksın?"
Zeynep adamın açtığı mesafeyi kapatmak için bir adım attı, Rüzgar'ın gözleri koyu kahverengi olmuştSİnirliydi. Gerçekleri anlatsa onu anlar mıydı? Yoksa öfkesi yüzünden ona inanmamayı mı seçerdi? Zeynep bu sefer bir şeyleri göze alacaktı, her şeyi olduğu gibi anlatacaktı, bir şeyleri gizlemek ona hiçbir zaman fayda vermemişti.
"Şimdi sana hepsi Serkan'ın bir oyunuydu desem bana inanacak mısın?"
Genç kadın artık bazı yaşanmışlıkları içinde tutmakta çok yorulmuştu, bu zamana kadar hayatı hep tek kişilik yaşamıştı ve ona her darda kaldığında yardım edecek bir babası olmamıştı. Zeynep hiç sırtını bir ağaca yaslayıp rahatlamanın nasıl bir his olduğunu bilmiyordu. Sorunlarını ailesinden gizlemek onlara bunu anlatmaktan daha kolydı. Bu huy Zeynep'in alışkanlığı haline gelmişti, şuan Rüzgar'a olanları anlatırken zorlanıyordu ama iyi hissettireceğini umurak bir bir anlatmaya başladı.
"Evlendiğimizi öğrenmiş gelip beni bunu babama söylemekle tehdit etti, karşılığında onunla buraya gelmemi istedi. Yemin ederim Rüzgar böyle bir şey yapacağından hiç haberim yoktu."
Zeynep adama bir adım daha yaklaşmak istedi ama Rüzgar geri gidip eliyle onu durdurdu. Genç kadın adama her şeyi olduğu gibi anlatırsa ona bu kadar öfkeli bakmayacağını düşünüyordu, genç adamın bakışlarında hiçbir değişiklik olmadı. Hatta yüzündeki gergin ifade kendini iyice belli etmişti.
"Benden en çok nefret eden adam bu evliliği öğrendi ve sen bunu bana şimdi mi söylüyorsun?"
Rüzgar'ın ağzı hafif aralandı ve dudağı yana kıvrıldı, yüzündeki ifadeyi çok değiştirmeden alayla gülümsedi.
"Niya şaşırıyorsam, sen her zaman yaptığını yapıp saklamayı tercih ettin. Biliyorsun dimi Zeynep gerçeklerin elbet ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. Sen hep bir şeylerin ortaya çıkmasını bekliyorsun. Her şey birbirine girince karşıma geçip aslında benim hiçbir suçum yok demek daha kolay geliyor değil mi?"
Zeynep yaptığı şeyin doğru olmadığını biliyordu, Rüzgar söylediği her şey de haklıydı ama onu da anlamasını istiyordu. Küçükken her kavgasında haksız çıkan o oluyordu, artık yaptığı şeyleri saklamaya başlamıştı. Çünkü küçük Zeynep sürekli azarlanmaktan yorulmuştu ve büyük Zeynep yine aynı şeyi yaşamaktan korkuyordu.
"Ben yaptığım şeyi savunmuyorum ama o gün sana gelip söyleseydim beni suçlarsın diye korktum. Eğer ben şirkete gelmeseydim o adam hiçbir şey öğrenemeyecekti. Kendimi suçladım anlıyor musun? Sen de beni suçlama istedim, sana söylemeden bu konuyu bir şekilde kapatabileceğimi düşündüm. Evet ben aptalın tekiyim ama pişmanım, zamanında sana gelip söylemediğim senden sakladığım her şey için köpek gibi pişmanım."
Genç kadının sözleri Rüzgar'ın içini soğutmaya yetmemişti, Serkan'ı tanıyordu. Eline geçen bu kozu çok iyi kullanacaktı, ilk önce saldıracağı şeyin de itibarı olacağını biliyordu. Adamın itibarını yerle bir edince şirkette bundan etkilenecekti.
"Pişman olman neyi değiştirir? O adamla kol kola buraya geldin herkesin içinde sana ilanı aşk etti ve şuan salondakiler sizin dedikodunuzu yapmakla meşgul. Bunun bir oyun olduğunu onlara da anlatmaya çalışsana kimse inanmaz sana. Herkes ona yüz verdiğini belki de seninde ona karşı bir şeyler hissettiğini düşünür."
Rüzgar susup bir kaç saniye genç kadının yaş birikmiş gözlerine baktı, Zeynep ona yüz vermiş olamazdı. O karşısındaki kadını salondakilerden daha iyi tanıyordu ve onlar gibi Serkan'ın oyununa gelmeyecekti.
"Tüm olanlardan sonra evli olduğumuzu herkese söylese ne olur düşünebiliyor musun? Boşanmak üzere olmamız bile hiçbir fayda vermez, karımla kuzenimin adı çıkmışken kimse aile ilişkileri mahvolmuş bir şirketle anlaşma yapmak istemez."
" Ailemin bin bir emekle kurduğu şirketi o adamdan kurtarmaya çalışıyorum ama senin yüzünden belki de her şeyi kaybedebilirim."
Zeynep işin bu raddeye geleceğini bilemezdi, gerçekten Serkan Rüzgar'ın düşündüğü gibi evli olduklarını herkese duyurur muydu? Yapardı tabi, onun tek derdi şirketteki gücünü yeniden ele geçirmekti. Bu kötü niyetli adama nasıl güvenip de onunla anlaşma yapmıştı? Akılsız kafasına içinde bir delik açılana kadar vurmak geçti içinden.
"Ben bunları hiç düşünemedim ki, bilerek sana zarar vermek ister miyim?"
Rüzgar başını sağa sola salladı, genç kadın yaptıklarıyla güvenini daha çok kırıyordu. Sevdiği kadına güvenememek çok zordu, hayatında güvendiği tek insan karşısında dokunsan ağlayacak olan bu zayıf kadındı. Bu kadının çelimsiz bedenine değil güçlü kalbine aşık olmuştu ama yanılmış mıydı?
"O konuda emin değilim."
Zeynep'in dudakları titremeye başladı, gözünden bir kaç yaş damladı, ne zaman artık ağlamayacağım derse ağlamadan duramıyordu. Genç adamın adı yalvarırcasına dudaklarından firar etti. Aralarındaki bağ her geçen gün daha da inceliyordu, Zeynep ise sadece izliyordu ve arada yaptığı hatalarla bağın kopacak seviyeye gelmesini sağlıyordu.
"Beni her seferinde hayal kırıklığına uğratmayı çok iyi başarıyorsun, içimde bir yerlerde sana haksızlık ettiğimi fısıldayan Rüzgar'ı hep haksız çıkarıyorsun"
Genç adam gitmek için hamle yaptığında Zeynep bu sefer susmamayı tercih etti, artık güçsüzlüğüne o da tahammül etmekte zorlanıyordu. Kendine isyan ediyordu ama Rüzgar'a doğru bağırarak konuştu.
"Yine öylece arkanı dönüp gideceksin değil mi? Çünkü hep sen haklı olursun. Ben kimim ki benim ne hissettiğim senin hiç umrunda oldu mu? Ama sen sormadan ben sana söyleyeyim ben bunların hiçbirinin yaşanmasını istemedim."
Rüzgar arkasını dönüp hızla kadına doğru yürümeye başladı, Zeynep ise bir kaç adım geriledi. Genç adam geldikçe o geri gidiyordu, Rüzgar o kadar hoyratça yürüyordu ki genç kadın istem dışı kendini geri atıyordu. En sonunda parmakları terasın korkuluklarını kavradı, adam ise burnunun dibindeydi.
"Bunların hepsi senin yüzünden yaşanıyor Zeynep, istediğin kadar kabullenmemekte diren ama tek suçlu sensin. Gelip bana Serkan'ın seni tehdit ettiğini anlatsaydın şuan başına bunlar gelmezdi."
Zeynep kaşlarını düşürdü, yüzündeki çaresiz bakışları Rüzgar hiç sevmemişti.
"Bana yardım edecek miydin?"
Evet, birbirlerini çok tanımaya vakitleri olmamıştı, bunu ikisi de kabul ediyordu ama Rüzgar kadının ona hiç güvenmediğini o an anlamıştı. Kadının ağzından çıkan bu kelimeleri duymasaydı hâlâ sorunu başka yerlerde aramaya devam edecekti.
"Senin sorunun ne biliyor musun? Sen bana güvenemiyorsun, eğer bana güvenseydin benden hiçbir şey saklamazdın. Bana güvenmemene rağmen aşık olduğunu söylüyorsun, senin hissettiğin aşk olamaz Zeynep."
Rüzgar sevgi ve güvenin kardeş duygular olduğunu düşünüyordu, aynı yerden çıkan ve bir arada olması gereken duygular.
"İnsan güvenmediği birine koşulsuz sevgi veremez. Sen bana güvenmeyip benden sakladıkların için ben ise sana güvenmekte artık zorlandığım için bitti bu ilişki. Seni hiçbir şey yapmamışsın gibi terk ettiğimi düşünmekten vazgeç artık.