Hayal kırıklığı...
Bu duyguyu anlatamazdım. Çok farklıydı. Güven duygusunu yitiriyordun mesela, ya da çaresizliği hissediyordun.
Veya ruhunun yandığını.
Yeşil gözlerinde hayal kırıklığı vardı şimdi. Bir an pişman olduğum gösterdiğime.
Bilinmeyen numara benden, Alaz'dan uzak durmamı istemişti. Bu yüzden Alaz'a anlatmıştım belki de.
Fark ettiğim bu gerçek, beni dehşete düşüyordu.Ben, ondan uzak durmak istemiyordum...
"Ne bu şimdi?!" Diye sordu öfke saçan sesiyle. Bakışlarımı yere indirdim. "B-ben bilmiyorum."
- Bu haliniz ne Duru?
Hemen savunmaya geçtim. "Birşey değil. Tamamen yanlış anlaşılma. Caner, sadece kulağıma birşey söylüyordu" Dişlerini çenesi kırılacak şekilde sıkıyordu. Kalbimin ritimleri düzensizleşiyor, korkuyla tepkisini bekliyordum:
- Anlaşmamızı unuttun galiba? O heriften uzak duracaktın.
"Anlaşmamıza uyuyorum Alaz. Sadece merdivenlerde karşılaştık." "Ne fısıldadı kulağına?" Diye sordu aniden. Kaskatı kesildim. Bunu söyleyemezdim. Gözlerini yumup, birkaç saniye sakinleşmeyi bekledi. "Kulağına ne fısıldadı Duru," diye diretti. "Birşey değil." Sinirle ayağa kalkarak telefonu koltuğa fırlattı. Büyüttüğüm gözlerimle ona bakıyordum:
- 'Ne fısıldadı?' Diye soruyorum sana! Cevap ver!
Bakışlarımı kucağımda ki ellerime indirdim ve titrek bir nefes aldım. " 'Çok güzel görünüyorsun,' dedi sadece." Burnundan sert bir nefes verdi. Birşeyleri hazmedemiyor gibiydi.
- Onun ne haddine sana böyle birşey söylemek? Ölmek mi istiyor bu adam?
"İnsanlar birbirlerine 'güzel olmuşsun,' diyebilir. Bunda ne var?" Öfkeli gözlerini üzerime dikti. Caner'in bir suçu yoktu. Yani öyle istiyordum.
Hayatta ki en kötü şey, insanın kalbine söz geçirememesiydi...
"Sen aptal mısın? Kim eski sevgilisinin kocasının olduğu bir ortamda, eski sevgilisine öyle birşey der?" Kaşlarımı çattım. Bana 'aptal,' demesi sinirimi bozmuştu. Baş ve işaret parmağı ile burun kemerini sıktığında sordum. "Kim bu fotoğrafı gönderen?" Ellerini beline yerleştirerek kafasını iki yana salladı. "Bilmiyorum, ama bulacağım."
- Alara olabilir mi?
Kaşları havalandı. "O ne alaka?" Omuz silktim. "Sonuçta sende gözü vardı." Kelimeler dudaklarımdan bilinçsizce çıkıyordu. "Ama şu an evli ve Caner'i çok seviyor." Nedense Alara'nın sevgisine bir türlü inanamıyordum.
Sonuçta bana 'Alaz'ı elde etmek istiyorum,' demişti. Seven insan böyle birşey yapar mıydı?"Yatsak artık? Benim çok uykum geldi." Birşey demeden merdivenlere yöneldiğinde bende onu takip ettim. Odaya girdiğimde üzerimizi değiştirip yatağa girdik. Başımı göğsüne yasladığımda kollarıyla belimi sımsıkı sardı.
Onunla uyumaya alışmıştım.
Ve bu beni huzurlu hissettiriyordu."Caner'e birşey yapmayacaksın değil mi?" Vereceği cevaptan deli gibi korkuyordum.
Ama o cevap vermedi.
"Lütfen yapma," diye fısıldadım. "Ona neden birşey yapmama mı istiyorsun?" Yutkundum.
Bu sefer ben cevap vermedim.
'Çünkü o benim sevdiğim adam,' diyemedim.
Caner'in sevgisini içimde öldürüyordum.
Bu iyi mi, kötü mü, işte orası tam bir meçhuldu...
YOU ARE READING
BUZ VE ATEŞ (ALEV SERİSİ - 1)
Teen FictionBir adam ve bir kadın. Geçmişin kirli pençeleri... İntikam almak isteyen bir adam. Tek hayali, sevdiği adamla sonsuz olmak isteyen bir kadın. Kadının bu hayalini elinden alıp tutsak eden adam: ALAZ AKSOY Hayatı çaresizlikten ibaret olan, sürekli yar...