Mahalle dediğin nasıl mı olmaz! İşte tam da böyle katibem! Bizim Mahalle gibisini her yerde bulamazsınız, siz en iyisi mi baştan başlayın okumaya!
Yaptıklarımdan pişman mıyım diye sorarsanız: Pişman değilim, aklım hâlâ yapamadıklarım da!
***
"Mini...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Olaylı gece bayılmamın ardından hastahanede açmıştım gözlerimi. Tabii ki artık bu duruma alışmaya başladığımdan sorgulamadan kalkıp eve gelmiştim. Zaten tansiyonumun düşmüş olduğunu doktor bey demeden de biliyordum. Tansiyonum bir ara yükselip bir ara düşüyordu. Galiba ekstrem sporlara merak salmıştı....
Neyse ki gece olaylı bitmek yerine Başkomiser bize uyarıda bulunup iki tarafın da suçlu olduğunu örendikten sonra karakola gitmeden hakledebilmiştik kendi aramızda.
Demir beyse hâlâ aynı fikirde olduğunu söyleyince kızları da tutup kaldırmış ve damat halayı oynatmıştım bir süre.
Karaca ve Beyazıt bizimle hastaneye gelmemişlerdi. Onun yerine işleri olduğunu söyleyip bugün uğramışlardı yanıma geçmiş olsuna.
"Oflayıp durma kız cadoloz! Kalk iki iş yap bak sıkıntın kalıyor mu! Daha doğrusu halin kalıyor mu!" diyerek beni çimdikledi anam karısı. Sebebi de durup durup oflayıp püflememdi. "Yoook ben almim hiç!"
Ellerimi sallayarak anneme karşı çıkmamın ardından annem çitlediği çekirdeğin kabuğunu kuçagında ki kabın içine attı bana sinirli bakışlar atarak. "Sus kız! Hürremi duyamıyom senin yüzünden! Bak bak bak, yelloza bak! Sen kim köpeksin de kos koça Hürrem Sultana dikleniyon! Hee?" diyerek televizyonda 182727 kez izlediğimiz Muhteşem Yüzyıldaki Cansu Dereye saydırıyordu.
Yanlız Cansu Derenin 40 yaşında olup benden genç durmasına ne demeli??
"Anne bu karı da cidden güzel ama ha, Süleyman olsam bende bakardım! Voaay voaay MaşAllah, tü tü tü!" diyerek televizyona doğru tükürdüm. Annemse ağzında ki çikirdeği dişlerinin arasında tutarken boğuk sesiyle "Sen terlik istiyor Hanzade? Ben sana atmak?" dedi bir eliyle terliği çıkartıp havada bana doğru sallarken.
Göz devirdim. "Yooo ne haddime Valide Sultanım! Sustum." diyerek kıkırdadım. Bende bir yandan kendi önümde ki çekirdeği çitliyordum. Hürremin Cansu Dereyi boğdurduğu sahneyi izlerken aniden kapı çalınca annem elinde ki çekirdek kabuğu dolu kabı kapıya fırlatarak küfür etti.
"Ya tam sırasını buldunuz! Kim lan bu kapıyı çalan densiz! Anne tez zamanda kellesini vurduralım bu hayinin!!" diye bağırarak üzgün gözlerle televizyona bakarak ayağa kalktım. Çünkü annem transa girmiş gibi diziye kitlenmişti ve kapıyı açmakta doğal olarak bana kalıyordu.
Ne olacağını bilsem de yine de diziyi izlemek daha cezbedici geliyordu bana şu an kapıyı açmaktansa. "Paşaya derim aldırır Hanzade!" dedi annem benim sözlerimin üstüne.
Ayaklarımı sürüye sürüye ve birkaç kez koşarak geri gelip sahneye bakmaya çalışmam sonucu annem "Git bak artık şu lanet kapıya!" diyerek gözlerinden ışık çıkartmaya çalışınca korkarak gidip açtım hâlâ çalmakta olan kapıyı. Açtığım gibi geri kapattım.
"Önemli biri değilmiş!" diyerek geri yerime oturmam hangi seviye rahatlıktır yarabbim?!
"Bu kapı niye çalıyor o zaman hâlâ Hanzade?! Sinirlendirme beni dizim kaçıyor! Git bak şu kapıya!" diyerek beni gönderdi yine düşmana kapı açmaya.
Düşman dediğim de güzel vatanımı koruyan saygıdeğer Polis kardeşlerimizden Başkomiser Cihangir. EVET NE VAR? Benim için düşman katagorisine giriyor olabilir.
"Kapıyı tekrar suratıma kapatmayacaksan içeri gireceğim Hanzade?" diyerek eliyle içeriyi işaret etti. Omuz silkip "Belli olmaz. Ne var, ne istiyon?" dedim ona düz bir ifadeyle. "İçeri al beni, ananla konuşmam gereken bir mevzu var." demesiyle "Anan demek ben demek, herkes anasının a- yani kuzusu nihayetinde." diyerek küfürü son anda engelleyerek devam ettim "Ben anam yani, sen anam senin anan anam benim anam!" Saçmaladığımı anlayan Cihangirse sağolsun bana göz devirmekle yetinip "Seni alakadar etmeyen bir durum. Çekil." diyerek bodoslama girdi içeri.
Hürrem gibi 'Ne demek beni ilgilendirmez! Hah!!" diye bağırmak gelse de içimden sustum.
Sustuğuma inandıysanız cidden safsınız demektir, geçmiş olsun saf kardeşim!
"Anaaa! Evimize hırkız girdii yetişinnn komşularr! Ayyyy adam poçahlıyorlaaar!" diyerek feryad figan bağırmamla annem içerden "KES KIZ SESINI DİZİYİ DUYAMIYOM!" diye bana bağırdı. "Anne ciddi misin eve hırsız girdi diyorum be kadın??" dememle
"Evde değerli bir şey yok her şey bu yellozun üstüne onu kaçırın, ama sessiz kaçırın hadi yallah!" diyerek bizim tarafa hiç bakmadan eliyle bizi savuşturdu. "YOK ARTIK!?"
Annem resmen hırsıza beni almasını söylemişti! Hem de her şeyi benim üzerime yaptıklarını söyleyerek!! "Hırsız bey annem altınlarını yastığının altında saklıyor! Siz oraya bir gidin bakın!" dedim sinirle.
Annem karısı tabi benim böyle dediğimi duyunca yerinden fırlayıp "Yok yok! Bakmayın! Ben hepsini bankaya yatırdım Hanzadenin adına-" diyerek yalan makinesi gibi dizerken yalanları, Cihangiri görüp durakladı.
Cihangir gülümseyerek gidip annemin elini öpünce annem de oyunculuğunu konuşturarak yalandan tebessüm ederek "Ayy sen nerden çıktın deli oğlan!" dedi. Tabi bana da bir bakış atmayı unutmamıştı.
Ulan burada sinirli olması gereken kişi sen misin be kadın?
Resmen haklıyken haksızmışım gibi manipülasyon uyguluyordu üzerimde deli karı. Neyse ki bu durumlara alışkındım artık da etki etmiyordu çok fazla. O sırada bizim eve elinde ki bastonuyla dalan Kazım amca "Nerede o aklını öptüğümün hırsızı! Al! Hanzadeyi al git!" diyerek beni itekledi içeri doğru. Koçaman gözlerle ona bakarken "Cidden sizin hepinizin benimle ne alıp vermediği var be!" diye çemkirdim.
"Güzel, akıllı-uslu, seveçen, tatlış, herkesin iyiliğini düşünen, kötü alışkanlığı olmayan bir kızceyim bir kere ben!!" diye de ekledim.
Evin içinde ki Cihangir dahil olmak üzere herkes bana yav he he bakışı atınca geri vitese takıp "Tamam yahu biraz mütevazi olmam gerekirse o kadar da tatlış sayılmam. Hayır yani ne var tatlı şeytanımsı bir şeysem? Sonuçta o da tatlı olmayı kapsıyor!" dememle Kazım amca "Herkesin iyiliğini düşünen?" diyerek götüyle güldü.
Göz devirerek "Ayy evet! Çok iyi biriyim bir kere ben! Sütlü Nuriye yenge Sütçüyle buluşabilsin diye gece gizliden onların arasını yaptım bir kere ben!" dememle annem "Hee doğru yaptı, yaptı da sonracıma bütün mahalleye de bunları yakalattı safoluz kızım! Kaş yapayım derken göz çıkarttı!" diyerek kahkaha attı. Kazım amca kırışık olan yüzünü buruşturup "Gecenin bir vakti siren sesleriyle dikti hepimizi ayağa! Mahalleye itfaiye araçları geldi. Tabi biz sandık yangın var! Koşa koşa gittik baktık-" derken lafını böldüm.
"Yalan atma be! Nereye koştun sen ihtiyar bunak! Salla kazan." dedim. Göz devirmekle yetindi. Gülmekten artık karnını tutarak koltukta oturan Başkomiser bozuntusuysa "Eeee ne olmuş? İtfaiye niye gelmiş?" diyerek sorunca, Kazım amca anlatacakken annem gülerek araya girerek anlatmaya başladı.
"Ne olsun! Bu deli bozuk, Nuriye çatlağıyla Sütçü Bedrinin seslerini dinlemiş gizlice. Nuriye de yangın var anam yanıyorum demesin mi! Azgın karı! Bizim ki de gerçekten yangın var sanıp itfaiyeyi aramış hemen! Sonra da Nuriyenin adı Sütlü Nuriyeye çıktı mahallede." diyerek kahkaha attı. "Siz ciddi misiniz!?" derken yarılırcasına gülen adama bakıp omuz silktim.
"Tamam o olay öyle olmuş olabilir ama şeye ne diceksiniz peki!? Selman hoca amca yorulmasın diye ezanı okudum bir kere ben Ramazan boyunca!" diyerek yaaa gördünuz mü dercesine hareket yaptım. Gülmesi durmuş olan Cihangirse annemin söyleceklerini bekliyordu merakla.
"Tabi kızım okudun okumasına da, keşke okumayaydın benim iyi yürekli kızım! Herkesin oruçunu 1 saat önceden açtırmıştın o senesi!" diyerek kahkaha atınca sinirli bir şekilde Kazım amca devraldı konuşmayı. "Senin yüzünden bir Ramazan borçum var hâlâ Haylaz oğlu Haylaz!" diyerek homurdamarak bastonunu yere vurdu. "Ayy deme ya! Hâlâ ödemedin mi ayol sen o borçları Huysuz amca? Valla senin bir ayağın da çukurda kız, valla ben demiş gibi olmayayım ama-" diyerek duraksamış elimle ağzıma hayali bir fermuğar çekmiştim.
"NE?!" diye bana bağıran Kazım amcayla kıkırdayarak "Cehennem iz loding! Her an gidicisin sen zaten! Ama merak etme Huysuzcuğum, yasin okurum mezarının başında. En azından cehennemin ortalarına falan inersin yani!" diyerek anırdım suratına doğru.
Annemse terliğini çıkartıp atmaya hazırlanırken ayağında terliği olmadığını fark etmişti o an. Çünkü az önce Cihangire çaktırmadan ikisini de bana atmıştı. Gülerek "Ne oldu Valide Sultanım? Pargalı Ibrahim sattımı seni?!" diyerek güldüm.
Annemin ayaklanıp mutfağa doğru koşturmasıyla "Allah-u EKBER!" diyerek kendimi dışarı atmaya kalkmıştım ki Kazım amcanın önümde dikilerek bana hayin bir gülüş attığını görmemle "Çekil ihtiyar! Eğer, beni ölümü çiğnemeden geçemezsin gibi bir şey diyceksen, deme! Çünkü çiğnemeyi geç tükürür balgam gibi atarım bile!!" diyerek mutfaktan çıkan annemi görmemle Huysuz amcayı elimle kenara iterek kapıdan dışarı attım kendimi.
"Allah, Allah, Allah!!" diyerek peşimden savaşa koşan Türk askeri gibi bağırarak gelen annem'le yine mahallede tur atacağımızı hemen sezmiştim.
"Amaaa ben yoook! Ama ben hayırrr! Ben ığ ıığ!" diyerek viral olmuş akımı taklit ederek olduğum yerde durup Anneme baktım koşmak istemediğimi belirterek. Annem de durup bana baktı. "Tamam gel buraya az vuracam!" demesiyle "Yaaa pışık! Senin anan güzel mi?" dedim ama annemin oklavayla üzerime doğru koşmaya başlamasıyla iyi bir şey yapmadığımı o dakika algıladım. "Gel kız buraya! Gel etlerini morartacağım senin!" demesiyle Allah ne verdiyse koşmaya devam ettim.
Devam edecek...
Bölüm geldi!
Nasıl buldunuz bu bölümü?
Huysuz amcayı özlediniz mi?
Herkesin Hırsız olayında Hanzadeyi alıp götürmesini söylemelerine ne diyorsunuz peki?
Peki ya Hanzadenin işlediği iyilik olması gereken suçlara ne demeli?