Tüm bu olanlardan sonra Azra ile çok yakın arkadaş olmuştuk
Artık kendimi Pelin konusunda yalnız hissetmiyorum. Azra ile Pelin in gerçek yüzünü ortaya çıkarmakta kararlıyız. Yanlış anlaşılmalar yüzünden ikimizde çok zor bir durumdayız. Ama daha önemlisi, ben bu yanlış anlaşılmanın nedenini bile bilmiyorum. Tam olarak ne olduğunu, Barış'ın bana ne söyleyeceğini çok merak ediyorum ama içimden bir ses bu olay yakında tekrar karşıma çıkacak diyor.
Azra'nın anlattıklarından sonra Pelin'e karşı hissettiğim nefret daha da büyümüştü. Nasıl bir kız bu ya? Ben artık tanımlamakta zorlanıyorum.
Okulda da Azra, İpek ve ben birlikte vakit geçiriyoruz. İpeğin şimdiye kadar Pelin le bir sorunu olmadı ama bizim arkadaşımız olduğu için Pelin in İpeği pek haz etmediği belli. İpek ise arayı çok fazla açmamaya çalışıyor çünkü hem saklamaya devam etmek istediği bir ilişkisi var, hem de yapı olarak insanlarla kavga etmeye yatkın biri değil.
İlişkisini saklamasına ise anlam veremiyoruz ama anlattığına göre bu ortaokulda yaşadığı bir olay yüzündenmiş. İnsanların diline düşüp olay olmayı ya da ondan sürekli süper giden bir ilişki beklenmesinden hoşlanmadığını söylüyor. Eğer bunu insanlara şimdiden söylerlerse, ayrıldıklarında daha fazla acı çekermiş. Ayrılmak kelimesini ağzına almadı fakat biz onun lafı gevelemesinden anladık. Gerçekten, İpek bunu düşündüğü zaman bile yüz ifadesi değişiyor.
Öğle molasında Barış ile konuşabilmek için bir plan yaptım. O kadar iyi hazırlanmama rağmen beyefendi arkadaşlarıyla kantine gitti ve dönmek bilmedi. Ara sıra hala orada mı diye bakmak için gizlice kantin camından kafamı uzattıysam da, bir türlü bakışlarımızı denk getiremedim. Bilerek yapıyor gibi geliyor. Aynı konudan bahsetmediğimizin farkında değilse, yani, uzak durmamız gerektiğini bilmiyorsa bana neden bu kadar soğuk davrandığını anlamıyorum. Onun gözünde neyin teklifini kabul ettiysem artık...
Akşam yemekten sonra etüt odasının boş olduğu bir zamanda Azra ile konuşurken birden kapıdan gelen tıkırtıları fark edip sessizce ayağa kalktık. Bir yandan da anlaşılmaması için önemsiz şeylerden konuşmaya devam ettik. Kapıyı aniden açmamızla karşımızdaki iki kişi kafalarını dayadıkları kapıdan hızlıca uzaklaşıp birbirleriyle konuşuyormuş gibi yapmaya başladılar. Bizi dinlediklerinin farkındaydık. Biri Ece, diğeri ise adını tam bilmediğim fakat arkadaşlarının hep "sincap" dediği kız vardı. Ona sincap demelerinin nedeni ön dişleri olsa gerek diye düşündüm. Arkasından defalarca "sincap" diye seslenip kıkırdayan kızları görmüştüm. Ona bu lakabı takanın da Pelin olduğu konusunda hiçbir şüphem yoktu. İnsanlara lakap takılmasına sinir olurum. Azra'nın yönlendirmesiyle kızlara sert bir bakış atıp gidecekken durdum. "sincap" lakaplı kıza dönerek " senin adın ne?" diye sordum.
Anlamamış gibi yüzüme baktı ve sonra " arkadaşlarım Sincap der ama.." dedi.
" Gerçek adını soruyorum ama." dedim gülümseyerek. Bu tutumum karşısında şaşırdı ve gülümseyerek " Ceylin " dedi. Gülümsedim." İsmin çok güzelmiş."Şaşkın bir bakışın ardından kekeleyerek teşekkür etti ve Ece denen kız ile birbirlerine bakıp uzaklaştılar. Bu kızların nasıl olur da kendilerini aşşağılayan bir kızla arkadaşlık ettiklerini anlayamıyorum.
Ertesi gün Barışla konuşmak için bir şeyler ayarlamaya çalıştım. Birkaç defa risk alıp sınıfına bile gittim ama sınıfta oturan birkaç kişi dışında kimseyi göremedim.
Barış'ı gördüğümde son derse giren teneffüsteydik. Ama konuşmamıza ya da bunu ima etmeye dahi fırsatım olmamıştı. Sınıfa girdi, bana anlamsız bir ifadeyle baktı ve arkasından gelenler arasından bir çocuk tam karşımda dikildi. Bu çocuğu tanıyordum, adı Alp'ti, Barışın sürekli beraber takıldığı arkadaşlarından biriydi. Söze başlayış şeklini beğenmemiştim.
" Selam, Özge... şey... ben sana bir şey söylemek istiyordum ama sen bunu zaten biliyorsun."
"Ne? Hayır, ben bir şey bilmiyorum..." diye kekelemeye başladığımda içimden tahmin ettiğim teklifin gelmemesi için dua ediyordum.
Gülümsemeyle karışık derin bir nefes verip sözüne devam etti.
" Tamam o halde, demek her şey olması gerektiği gibi olsun istiyorsun. O zaman... şey.. .Benimle çıkmayı kabul ettiğini bilmeme rağmen tekrar... Yüzüne bakarak soruyorum. Benimle çıkar mısın?"
Pekala, aklımdan geçen en kötü tahmin olduğunu söyleyemem tabi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY SENİ TERKETMEZ
Teen FictionAnnesi ve babası tarafından sembolik olarak terk edilen bir kız ve farklı yerlerden gelen yolların aynı şehirde kesişmesinin hikayesi… Kötü bir çocuk, masum bir kız, ya da tam tersi değil… Francisco’nun yan rollerden olduğu, başrolün fazla dikkat ç...