~
Korkunç geçen yemeğin ardından eve döndüklerinde Haechan kendini direkt olarak odasına kapatmıştı. Zaten evde olduğunda başka hiçbir yerde vakit geçirmediği için bunu tahmin etmek zor değildi. O akşam yaşadıkları yüzünden hiçbir şey yiyememiş ve tüm gerginliği yüzünden yol boyunca midesi bulanmıştı.
Babası ise eve gelene kadar tek kelime etmemiş ve Haechan a tehdit dolu bakışlarını yollamıştı. Haechan her şeyin farkındaydı, tüm bunları anlamak ya da çözmek için aşırı zeki olmaya da gerek yoktu. Ama neyse ki Haechan fazla zekiydi.
Babası yine para avcısı bir kadına para yedirecek ve bir süre düzenleri alt üst olacaktı. Haechan ise tüm bu aptal düzene ayak uydurmak zorunda bırakılacak, tek bir düşüncesi bile önemli olmayan vasıfsız bir kukla olmaya devam edecekti. Ne mükemmel bir hayat ama...
Haechan odaya girip rahatlamak istediğinde, duşa girmeyi planlarken hiçbir şey düşündüğü gibi gelişmemişti. Bağırarak kapısına dayanan babası onu yine rahat bırakmayacaktı ve Haechan olacakları biliyordu. O kapı açılacak, iğrenç ve kalp kırıcı onlarca cümleyi işitecek ve dövülecekti ve de asla karşılık vermeyecekti. Bu hep böyle olurdu.
Ama babası da kendini akıllı sananlardandı, onu şiddete her maruz bıraktığında, asla Haechan ın yüzüne vurmazdı. Hiçbir şey ortaya çıksın istemezdi. Ama Haechan vücudu paramparçaydı, koyu teninin üzerindeki kızarık ve morluklar hiçbir izi gizleyemezdi. Ama en çok böyle bir babası olduğu için canı yanardı. Başka hiçbir şeyden bu kadar nefret etmemişti, bundan emindi.
-"Kapıyı aç seni geri zekâlı!
-Akıllı bir şekilde oturmanı söylemiştim ama o lânet çeneni tutamadın!
-Bu kapıyı açacaksın eğer ben açarsam çok daha kötü olur!
-Buraya gel ve şu kapıyı aç ezik herif! O lafları sana yedireceğim!"
Haechan hızla kapıyı açtığında hiçbir şey söylememeye devam ederek babasının sinirden kızarmış suratına bakıyordu. Aynı anda yüzüne aldığı tokatla gerilerken babası odaya girmiş ve kapıyı ardından kapatmıştı.
-"Senin gibi bir oğlum olduğu için gerçekten utanıyorum. Tekrar bir yemek ayarlayacağım ve yaptığın bu pisliği düzelteceksin, duyuyor musun?!
-Bayan jung'tan özür dileyeceksin! Kızına da iyi davranacaksın anlıyor musun?!
-İğrenç bir zavallısın! Seninle uğraşmaktan bıktım Tanrım- Keşke o aptal annenle sende geberseydin!"
Haechan bir süre sonra vücuduna aldığı darbeleri hissetmeyi bırakmıştı, sadece kulaklarını kapatarak bu cümleleri duymayı engellemek istiyordu. Ya da keşke kafası ayık olmasaydı da hiçbir şeyi hatırlamasaydı. Gerçekten şu an tek istediği yok olmaktı.
Neden bunları yaşıyordu ki... Bunlara katlanmak zorunda mıydı? Bu kadar iğrenç bir adam nasıl Haechan ın babası olabilirdi? Tek bir ortak noktaları bile yoktu ve sadece Haechan ın canını yakıyordu. Sadece annesine sarılmayı ve kokusuyla uyumayı o kadar çok istiyordu ki... Başka hiçbir şey Haechan a iyi gelmezdi, biliyordu.
Odada yalnız kaldığında, üzerinde bulunduğu yatağı ve birkaç eşya da dağılmıştı. Ama hiçbir şey Haechan kadar dağılmamıştı. Babası bir kez olsun oğluna 'Nasılsın?' diye bile sormamıştı. Ne kadar berbat bir ailesi olduğunu anlatmaya gerek yoktu. Hepsini, Haechan ın vücudunda ki yara izleri elbette açıklıyordu.
Duşa girip rahatladığında zihnini meşgul edecek şeyler düşünmek istemişti. Ama kafasını dolduran düşünceler Mark tan başkasına ait değildi. Akşam yemekte karşılaşmaları, olanları anlayıp yanına gelişi ve konuşmaya çalışması, hiçbiri Haechan ın dikkatinden kaçmamıştı. İlk kez... İlk kez beraber olduğu herhangi biri ona vücudu dışında bir ilgi gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Academy of lovers | For Markhyuck
FanfictionHaechan soyunma odasına adımladığında su sesine doğru yönelmişti. Suyun altında ıslanan bedeni gördüğünde yutkunmuş ve son ana kadar gizlice onu izlemişti. Henüz duştan çıkmış bedeni üzerinde, saçlarından damlayan sular parıldarken Mark'a doğru adı...