Eve geçtikten sonra Melis'le beraber piyano başına geçtik. Yanımda heyecanla duran arkadaşıma sırıttım.
"Eeee bebeğim hangi şarkıyı söylemek istiyorsun?" Sorumla beraber Melis'in üzerime atlayıp "Mini mini bir kuş konmuşt-" gözlerimi devirip Melis'in şarkı söylemesini böldüm.
"Ya kızım düzgün seçsenee dalga mı geçiyorsun?"
"Aman be sana da iyilik yaramıyor benim gibi sürekli seni güldüren birini zor bulursun bir de gelmiş burda-"
"Tamam özür dilerim hadi çalıyorum sende söyle tamam mı Allah aşkına yeter ki küsme benle" dedikten sonra parmaklarımı tuşların üzerine yerleştirdim.
Bu kızın diline düşmektense istediği yapmak daha iyiydi..
Zaten ne olursa olsun hep istediğini yapardım orası ayrı bir konu amacım başta kızdırmaktı.
Melodi çalmaya başlarken Melis şarkıyı söylemeye başlamıştı.
"Mini mini bir kuş donmuştu
Pencereme konmuştu
Mini mini bir kuş donmuştu
Pencereme konmuştuAldım onu içeriye
Cik cik cik cik ötsün diye
Pır pır ederken canlandı
Ellerim bak boş kaldı
Pır pır ederken canlandı
Ellerim bak boş kaldı"Kahkahalarımız birbirine karışırken bir kez daha anladım ki bu kız hayatıma gelmiş en iyi şeydi..
.................
.............
..........
.......
....
..
."Offff hadi be kızım bir hazırlanamadın"diye bağırdıktan sonra ayakkabımı ayağıma geçirdim. Melis'i beklediğim kadar kimseyi beklememiştim ben hayatımda.
Parfüm sıktığını duyduğumda sabır diledim.
Okula geç kaldığımıza adım gibi emindim. "Ay geldim be geldim ne abarttın be kızım."
Gözlerimi devirip "Abarttım öyle mi? Ya iki saattir bekliyorum seni okula gidiyoruz podyuma değil ne bu süs kime süsleniyorsun sen hem?"
Kıkırtı sesinin gelmesiyle birlikte seslice ofladım bu kız benimle kafa buluyordu resmen.
"Ya ne kızıyorsun anne alt tarafı bir saat bekledin hem bebeğim tabi ki sana hazırlandım" he he dedikten sonra kapıyı açıp dışarı çıktım.
Arkamdan konuşmaya devam eden Melis'e karşı gözlerimi devirdim. Hanımefendi hem suçluydu hemde güçlü.
Burnuma gelen vanilya kokusuyla irkildim. Aşırı iyi kokuyordu.
Melis koluma girince girdiğim moddan çıktım. Kafamı çevirip "Kokuyu alıyor musun vanilya aromalı"
"Benden geliyordur dometes yüz" karşımda birden duran Uzayla birlikte bir iki adım geriledim.
Bu ne ara gelmişti Melis niye geldiğini söylemiyordu ki salak kız.
"Ne alaka senin kokunu ben ne yapayım hem sen vanilya değil anca odun kokarsın" ağzımdan çıkan cümleyle birlikte gülmeyen başlayan Melis'e kızgınca baktım.
Beni de kendine benzetmişti sonunda. "Diyosun" kafamı tekrardan Uzay'a çevirip sırıtarak "Diyorum" dedikten sonra kolumdan çekilip Uzay'a yapışmam bir oldu. Tekrardan burnuma dolan vanilya kokusuyla irkildim.
Cidden Uzayın parfümü kokuyormuş böyle kapak olursun Anka diyen iç sesime sinir olduktan sonra belimdeki elleri hissettim.
Şuan ki olduğumuz pozisyonu fark edince hızla geri çekildim.
"Ne yapıyorsun ya ne hakla bana sarılırsın"
"Sarılmadım sadece kokunun bana ait olduğunu göstermek istemiştim. Şimdi inandın mı dometes yüz?" sessiz kalıp cevap vermeyi tekrardan Melis'in koluna girdim.
Bu kız niye bu kadar sessiz duruyordu. Hiç hayra alamet değildi. "Gençler kavganız bittiyse okula gitsek mi artık." Eymen'in sesiyle birlikte Melis'in sessizliğinin nedenini anlamış oldum.
Eymen de buradaydı başından beri cidden rezil olmuştum. "Melis sen benle gel istersen Anka sende Uzayla birlikte ol istersen tam tersi de olabilir size kalmış" başta Melis demesiyle birlikte Melis'in heyecanla kolumu sıkması bir olmuştu.
Ve ben bu kızı üzmek istemiyordum. Kadere boyun eğip "Sen Melisle git" dedim.
Yanağımı öpüp "Çok teşekkür ederimm" diyen şapşala sırıttım.
Melisler gidince Uzay'a sinir ve utanç karışımı ile döndüm.
"Beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum kuşçuk" kaşlarımı çatıp "Kuşçuk ne ya" Uzay'ın gülmesiyle birlikte yanında hızla geçtim.
"Nereye uçuyorsun kuşçuk motorum diğer tarafta" dişlerimi sıkıp ellerimi yumruk yaparak sabır diledim.
Diğer tarafa ilerlemek istersen ayaklarım birbirine dolandı haliyle yeri de bir güzel boylamış oldum.
Kesin Uzayın kollarına düşmemi bekliyordunuz değil mi? Burası gerçek hayat güzellikler Uzay jet hızıyla yanıma yetişmeyecek herhalde.
Bacaklarımın sızıyla gözlerim hafif doldu. Küçükken bu halime alışmaya çalışırken hep düşüyordum. Şimdi alıştım ve halen düşüyorum..
Yere eğilen Uzayla gözyaşlarımı geriye doğru ittim.
Ağlamak yoktu..
"İyi misin canın yanıyor mu?" İlk defa düzgün sorusuyla birlikte şaşırıp kafamı ona doğru
kaldırdım.Kaldırmaz olaydım.. burunlarımız tam birbirine değince öylece kalakaldım.
Şuan tepkisini göremiyordum ama benim gibi şaşkın olduğu sessizliğinden belliydi.
Kendimi geri çekip boğazımı temizledim. Ayağa kalkıp bacaklarımdaki tozları temizledim.
Yanaklarımın yanmasını umursamayıp "Artık gidelim mi?" Uzay mırıltılı bir şekilde tamam deyip ilerlemeye başladı bende beyaz bastonla arkasından ilerlemeye çalışıyordum fakat aşırı zor oluyordu.
Aniden koluma giren kişiyle birlikte bir kez daha yanaklarım yanmaya başladı.
Motora önüne gelince oturmaya çalıştım.
Belimden tutup bana yardım eden kişiye karşı dudaklarımı ısırdım.
"Teşekkür ederim" dedikten sonra kafamı eğdim. Şuan ki duruma anlam veremiyordum neden bu kadar utanıyordum ve neden bu kadar hızlı atıyordu kalbim?
Motorun çalışmasıyla kollarımı yavaşça uzayın beline sardım.
Birbirimizden bir o kadar uzakken bir o kadar da yakın hissediyordum..
.
.
.
Ayy neler oluyorrr neler ayol djjdjdjsjdjOkunma 4 Bin olmuş cidden teşekkür ederimmmm daha güzel bölümlerle karşınızda olacağımm sınavlar başlıyor onları da atlattım mı her gün bölüm atacağım. Şimdilik böyle idare edelim olur mu hepinizi seviyorumm💞
Bölüm hakkında düşünceleriniz?
Uzay Ve Anka hakkında düşünceleriniz?
✨Soru köşesi= Hangi mesleği yapmak istiyorsunuz?
O zamannnn MUTLU KALIN, HUZURLA KALIN VE EN ÖNEMLİSİ SAĞLICAKLA KALIN 💜
-LİNDA🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA
Teen FictionHAYAT ENGEL TANIMAZ SERİSİ -1- "Efsanelere göre Anka kuşu öleceğini hissettiği zaman kendisine ağacın kuru dallarından bir yuva yapar ve hiçbir zaman ne olduğu anlaşılmayan bir yapışkanla yuvayı sıvar, yuvanın içinde ölümü beklermiş. Ta ki güneş büt...