Bu hikayenin yazarı anka-bird olup hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir. Ben sadece TaeKook'a uyarlıyorum ve yazardan izin alınmıştır. Kendisine de izin verdiği için çok teşekkür ederim. 💜
Keyifli okumalar...
*
"Kayıp"
Okuldan çıkmış ağır adımlarla yol kenarında yürüyordu. Hava da sonbahar esintisi vardı, solmuş yapraklar ağaçların dallarında hışırdayarak sallanıyor kimileri ise rüzgârdan sebep havada süzülüp yere düşüyordu.
Cebindeki telefonun titreşimini hissedip gelen mesajı okumak için telefonu eline aldı ve hiçbir heyecan ya da merak hissetmedi, mesajın kimden geldiği çok belliydi. Tek bir kişi olabilirdi, o da Namjoon.
Mesajı okuduğunda yanılmadığını gördü. Okuldan onu beklemeden çıkıp tek başına yürümeye başladığı için sitem dolu bir mesaj göndermişti yine. İlgisiz bir şekilde telefonu cebine geri koydu. Cevap yazmayı düşünmüyordu bile.
Namjoon çocukluk arkadaşıydı ve onu severdi. Oldukça uzun boyluydu, gözleri ve saçları simsiyahtı. Hafif çekik gözlere, orantılı bir buruna ve ağza sahipti, yani aslında bir kız gözüyle bakacak olsanız oldukça yakışıklı biri diyebilirdiniz.
Kendisinin ilgisiz ve soğuk yapısına çoktan alışmıştı ama yine de tek taraflı ilgi göstermekten hiç sıkılmazdı. Sık sık evine gelirdi veya dışarı eğlenmeye çıkmak için zorlardı. Taehyung ise, onu bir kez bile bir yere davet ettiğini hatırlamıyordu.
İnsanlar bu soğuk ve ilgisiz tavırlarını hoş karşılamaz ve genelde ilk tanışmanın verdiği kötü izlenim ile bir daha onunla konuşmazlardı. Dolayısıyla Namjoon'dan başka hiç arkadaşı yoktu. Yalnız takılmayı ve sessiz ortamları sevdiği için bunu pek önemsemiyordu da zaten.
Annesinin bunu yapmasına her zaman kızmasına rağmen çantasından kulaklıklarını çıkarıp müzik açtı ve yolun nasıl bittiğini anlamadan kendisini evin önünde buldu.
Taehee ona güler yüzle kapıyı açtığında, üstünde boya içinde kalmış önlüğü vardı. Bu şu anda yeni bir resim üzerinde çalıştığı anlamına geliyordu.
Annesi bir ressamdı ve geçimlerini sattığı tablolardan sağlıyordu. Sık sık sergileri olurdu ve bu konuda gerçekten yetenekliydi. Ailesi sadece ikisinden ibaretti. Tek çocuktu ve Taehee, babasının o daha çocukken trafik kazasında öldüğünü söylemişti.
Babasını hiçbir şekilde hatırlamıyordu ve elinde tek bir fotoğrafı bile yoktu. Annesine babasıyla ilgili hiçbir şey soramıyordu çünkü ilk birkaç denemede onun babası söz konusu olduğunda ne kadar üzüldüğünü görmüştü.
Onu üzmek istemiyordu sadece. Babasının fotoğraflarını da görmekten üzüldüğü için attığını düşünüyordu. Birbirlerini gerçekten sevdiklerini ve genç yaşta evlendiklerini söylemişti ve Taehyung daha bebekken o korkunç kazanın olduğunu... Bundan daha fazla bir şey bilmiyordu işte. Öğrenmekten de vazgeçmişti sessiz bir şekilde.
Annesiyle birbirlerine gerçekten çok benziyorlardı. İkisinin de saçları bal sarısı ve gözleri kehribar rengindeydi. Taehyung'un gözlerinde hazel rengi harelerde vardı. Boyu da üniversitedeki oğlanlara oranla daha kısaydı. Bu yüzden basketbol bile oynuyordu. Boyunun uzaması için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdı da.
Yine de aynaya baktığı zaman kendisini yakışıklı görüyordu ve bundan memnundu. Kızlar arasında her zaman popüler olmuştu. Taehee'nin sesiyle düşünceleri dağıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝓝𝓞𝓑𝓛𝓔𝓢𝓢𝓔
FanfictionKim Taehyung, normal bir üniversite öğrencisidir. Sıradan bir günün akşamında tanımadığı insanlar tarafından kaçırıldıktan sonra aslında hiçte bilmediği bir dünyada yaşadığını fark eder. Vampirlerin ve kurtların savaşının ortasında kalan genç adam...