BÖLÜM 45: MUTLULUK

21.1K 901 34
                                    


İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin

Twitter: aysegulkalay_

***

Yeni bölümden herkese selamlar...

Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.

Keyifli okumalar!

***

"MUTLULUK"

Aradan geçen iki hafta kadar sonra büyük gün geldi ve Ayşegül bebeğini kucağına almak için sabırsızca beklemeye koyuldu. Odada onun heyecanına eşlik eden Arslan, bir oturup bir ayaklanıyordu. Heyecandan yerinde duramayacak hâldeyken, odanın kapısı açıldı ve ikisi de donup beklemeye başladı. Ancak gelen Burak'tı. Çiftin yüzünde oluşan hayal kırıklığı, Burak'ın sırıtmasına neden oldu.

"Tüh, minik bir bebek beklerken payınıza ben düştüm!"

"Ay defolur musun, Burak? Bugün seni hiç çekemem!" diyen Ayşegül, heyecanla bekleyeme devam etti. Burak ise onu takmadan elindeki paketten çocuklar için olan Beşiktaş taraftar atkısını çıkardı ve gülümsedi. "Yeğenimi doğuştan Beşiktaşlı yapacağım!"

Ayşegül, onun bu tavrı üzerine yanındaki yastığı alıp Burak'ın suratına doğru fırlattı. Çünkü sevgili kayınının taraftar muhabbetine daha fazla katlanacak hâli kalmamıştı.

"Başlarım sana da Beşiktaş'ına da!" dediğinde, Burak hızla araya girdi. "Bana istediğin gibi başlayabilirsin yengecim ama Beşiktaş'a asla!"

Ayşegül, ona gözlerini devirdi ve derin nefesler alıp sakin kalmaya çabaladı. O sırada Burak durur mu, asla! Paketten bir de minik bir taraftar forması çıkarıp abisine gösterdi.

"Nasıl?" Arslan, minik formaya hayranlıkla baktı. "Efsane!"

Ayşegül, Burak'la birlik olan Arslan'a öfkeyle döndü ve kesişen bakışlarıyla, ikili arasında sözsüz bir çatışma başladı. Bunun üzerine, Arslan çekinerek söylendi.

"Yani... Çokta şey değil..."

"Çokta şey değil mi?" diyerek hayretler içinde kalan Burak, abisine şaşkınca bakıp devam etti. "Abi, sen iyice kılıbık oldun ha! Biraz dik dur, ezdirme kendini bu kadar!"

"Çok konuşma Burak yoksa..." dediğinde, Burak elini kaldırıp onu susturdu ve elini cebine atıp arabasının anahtarını çıkardı. Anahtarı çıkardığı gibi abisinin avcuna tavırlı bir ifadeyle bıraktı. Yüzüne yerleştirdiği bıkkınlık ifadesiyle de alıngan bir şekilde söylendi. "Al sana arabanın anahtarı, ben toplu taşıma araçlarını kullanırım! Kredi kartlarını da vereyim, okulun yemekhanesinden yerim. Sonra elbise falan da ihtiyacım yok. Başka bir tehdit unsuru kaldı mı?"

"Daha artık tehditlerde işe yaramıyorsa..." diyen Arslan, elindeki anahtarı kardeşine verdi ve yaklaşıp karısının yanına oturdu. İkisinin heyecanlı bekleyişi sürerken, odanın kapısı yeniden açıldı ve odaya Buğra ile Bahar girdi. Ayşegül, onları görünce suratını astı.

"Geldiğimize pek sevinmediniz anlaşılan!" diyen Buğra, elini tuttuğu sevgilisine kısa bir bakış atıp onun telaşını ölçtü. İkisinin başka bir heyecanı ve bambaşka bir haberi vardı. Ancak şu an önemli olan, Ayşegül ve bebeğiydi!

"Bebeğimiz gelmedi daha! Bu gidişle de getirmeyecekler sanki! Arslan, bir şey yap! Nerede kaldılar?"

Ayşegül, dudaklarını büktüğü anda odanın kapısı açıldı ve en sonunda kucağında bebekle hemşire odaya girdi. Ayşegül'ün ela gözleri büyürken, Arslan'ın telaşlı hâli görülmeye değerdi.

EMANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin