▪︎ Onun Hayatı ▪︎

4K 128 29
                                    


Kolay değildi bilgisayarımın başında milyonuncu kez taradığım kodların hatasız bir şekilde çalışması için verdiğim mücadele. Sabır, hız ve zeka işiydi. Ama yine beğenilmiyor ve üzerimdeki baskı daha çok arttırılıyordu. En azından buralara kadar gelmemin bir taktiri hak ettiğini düşünüyordum. Sorunlardan önce başardıklarımı görmelerini isterdim doğrusu. Ayrıca uzun zamandır çalıştığım emeğimin de bu kadar baside indirgenmesini hazmedemiyordum. Gecemi gündüzümü bir buçuk metre karelik bir masanın başında geçirdikten sonra aldığım tek şey 'Bir daha önüme hatalı program getirirseniz kendinizi kapı dışarı bulursunuz.'gibi söylenen gaddarca sözlerdi.

Rosetec Bilişim ve Teknoji Şirket ine bir yıl önce üniversiten derece ile mezun olduktan hemen sonra çalışmaya başlamıştım. Derece ile okulu bitirmenin artılarından biri de zaman kaybetmeden işe alınmaktı. Kendileri beni şirketlerine davet etmiş çalışma ortamlarını görmemi ona göre karar vermemi istemişlerdi tıpkı diğer bir kaç şirketin yaptığı gibi. Şimdi ise beni küçük görüp kolayca kapının önüne koyulacak kadar değersiz görmeleri öfkelendiriyordu.

Hayallerime ulaşmak için basamak olarak kullanacağım şirketi seçerken şirketin başarılarının yanında bakış açılarını ve imkanlarını da göz önünde bulundurarak dikkatli bir seçim yaptığımı zannediyordum. Evet belli bir süre böyleydi sabahları elimde kahvemle büyük bir hevesle bilgisayarımın karşısına geçer durmaksızın mesai saatine kadar çalışır gerekirse geceyi bile burada geçirirdim. Ama hevesim kursağımda kalmış şirketin üç ay önce el değiştirmesi ile severek çalıştığım biraz olsun huzur bulduğum yer giderek kabusum olmaya başlamıştı.

Yeni patronu ilk gördüğüm günü hatırlıyorum da ne çok nefret etmiştim adamdan. Kibirli egosunu daha o kapıdan girdiğinde buram buram hissetmiş ve burun kıvırmıştım gülmekten aciz suratına. Tamam bende otuz iki diş sırıtan biri değildim ama yine yanımda olan insanlara gösterdiğim bir nezaket gülüşü vardı. Onda dudakları sadece konuşmak için kıpırdıyordu. Sert çehresinde barındırdığı huysuzluğu ile kısa disiplin içerikli bir konuşma gerçekleştirmiş ardında kimseyi kaale almayan bir bakış attıktan sonra arkasını dönüp gitmişti. Gidişi olaylı olduğu gibi insanlar arasında da oldukça olay olmuştu. Özellikle kadınlar arasında. Hepsi birer fahişeye dönüşmüş gibi durmadan yöneticilerin olduğu üst kata çıkmanın yollarını arıyor patron bozuntusunu bir yerde görüp giydikleri yanlış giyemedikleri kıyafetlerle etkilemeye çalışıyorlardı. Ama ne yazık ki bu suratsız ve hiçbir işimi beğenmeyen adam nişanlıydı ve yakında evli bir adam olacaktı. Peki bir yüzük onları tutar mıydı?!

Masamda yanlışlıkla! üstüne kahve döktüğüm düğün davetiyesine baktım. Kör değildim adam ciddi ciddi boylu poslu yakışıklı bir adamdı ama içi boştu. Onunla evlenecek kadını ise aklım almıyordu. O da şans eseri çok güzel ve zengin bir aileye mensup eğitimli bir kadındı. Ama o kadın iyi biriydi bunu görebiliyordum. Masum ve insanları kendi gibi gören çabuk aldanan bir melek gibiydi. Bu adamı seçerken ne düşünüyordu acaba? Para mı? Hayır vardı. Şöhret mi? Hayır vardı hemde en siyasisinden. Aşk mı? Buna da cevabım bence hayırdı. O duygusuz patron bozuntusu olacak adamı sevecek tek bir kadın bile yoktu. Ama fahişeler severdi. Kan kokusunu sevdikleri gibi.

Düğüne gitmek gibi bir niyetim yoktu. Aslında düğüne alt kademedeki çalışanlarını davet etmesine de çok şaşırmıştım. Kesinlikle nişanlısı böyle bir teklifi kendisine sunmuştu. Kibirli ego yu alt kademeyi düğünün de görmekten iğreniyor oluşunu gidip kendi gözlerimle görecek kadar sabrım yoktu. O gün beni evimde dondurulmuş pizza ve bir kutu gazoz bekliyor olacaktı.

Akşam saati herkesin birer birer paydos ettiği vakitte benim işim yeni başlıyordu. Gözlerim kaç haftanın yorgunluğunu belirtircesine zonkladı ve başıma ağrının saplamasına neden oldu. Klasik bir çok çalışmanın ürünü olan baş ağrımı biraz olsun dindirmek için yüzümü yıkamaya gittim. Temizlik görevlilerin de mesai saatleri başladığı için sevindim. Yalnızlığı büyük yerlerde sevmiyordum.

NEFRET VE İNTİKAM Where stories live. Discover now