Tanrı dağında bir efsane vardı. Meşhur bir keşiş, Tanrı dağının eteklerinde bulunan şelalenin önünde otururdu. Bilge adamın öğretileri meşhurdu. Nadiren konuşurdu. Onu bulmak da zordu. Bir gelir sonra kaybolurdu.
Bilge adamın yanına ulaştı kaşif. Aylarca onu bekledi. Nihayet adam görünür oldu. Kaşif tüm sorularını sıraladı. Öyle ya bilgeydi bu adam sonuçta, aydınlanacaktı nihayet. Bilge adam suratını ekşitti, sorulardan rahatsız olmuş gibiydi.
"Zaman..." dedi, elini kaşifin sırtına koyarak. "Zaman hepsini öğretecek."
Bunu dedikten sonra kayboldu. Kaşif ise sabretmesi gerektiğini anladı. Keşişin gitmesinin ardından saatlerce orada kaldı. Akşam güneşini, kararan gökyüzünü ve yıldızların belirişini izledi. Sonra kararını vererek ayrıldı. Dertlerinin ne kadar önemsiz olduğunu anlatmıştı ona bilge adam. O kadar süre beklemesi bir işe yaramıştı.
O gittikten aylar sonra bilge adamın yanına bir başka genç geldi. Bilge adam ona da "Zaman..." dedi.
Bilge adam dedikleri aslında alzheimerlı bir yaşlı amcaydı. Zamanla konuşmayı bile karıştırır olmuştu. Unutmadığı tek cümle de bu kalmıştı: "Zaman hepsini öğretecek!" Evin yolunu şaşırınca oraya gider bildiği tek cümleyle farkında olmadan başkalarını aydınlatır sonra torunu onu bulana kadar dağ tepe dolaşır, en son evine torunu sayesinde dönerdi. Amca alzheimerlıydı ama aydınlanan gençler de bi' tuhaftı. Aynı cümleyle hepsi birden aydınlana aydınlana fener alayı olmuş gidiyorlardı. Hepsi bu tek cümleyi sadece kendine özel sanıp kendine saklayınca da efsane almış başını yürümüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Kısa Öyküler
Short StoryMutlaka bölümlerin başlığını okuyun önce; yoksa anlamsız olabiliyor bazı bölümler. "Başlamadan bitenlerin öyküsü! Kimseyi gücendirme niyetim yok Namık Amcadan başka."