33. Bölüm

319 35 38
                                    

Medya bölümde geçen şarkı 🎶

Sözsüz anlaşma sona erdikten sonra, ikisi de tekrar konuşmadı.

Gu Fei, Jiang Cheng'ın kuşkusunu ne onaylamış ne de inkar etmişti ve Jiang Cheng bir "sonuca" vardıktan sonra bile, ne onayladı ne de inkar etti.

Tutumu biraz muğlaktı ancak Jiang Cheng bunun yeterli olduğunu hissetmişti. Aslında sorusu kendi sırrını korumak için bir saldırı gibi görünen cüretkar bir sorgulamaydı.

Bu dünyada kendilerini gizli tutmak isteyen birçok insan ve onların gizli tutması gereken birçok şey vardı.

Gu Fei pencereyi sadece hafifçe araladı, bir sigara yaktı ve görüntüleri düzenlemeye devam etmeye hazırlandı.

İki nefes çektikten sonra Jiang Cheng elini uzatmıştı: "Bana da ver."

"Normalde sigara içiyorsun, değil mi?" Gu Fei sigara paketini Jiang Cheng'ın eline koydu. "Nasıl oluyor da her seferinde benden istiyorsun? Yanında olmadığımda ne olacak?"

Jiang Cheng "Benimki bitti," dedi ve bir tane yaktı. "Yanımda olmadığında, içmeyeceğim."

Gu Fei pencereyi biraz daha açtı.

"Soğuk." Jiang Cheng geri kanepeye çekildi.

"O zaman git ve havalandırmayı açıp mutfakta iç." Gu Fei fareye tıkladı ve Jiang Cheng'ın yüzünü ekranda genişletti.

Aslında kıyafet fotoğraflarında genellikle modelin yüzüyle ilgilenmeye isteksiz olur ya da en sonunda sadece öylesine biraz uğraşırdı – gerçi fotoğrafların çoğunda, güzel çekildiğini düşünmezse yüzü doğrudan keserdi.

Ancak Jiang Cheng'ın yüzü, gerçekten çok iyiydi – o kadar iyiydi ki kıyafetin detaylarını bir kenara bırakmış ve ilk önce yüzü üzerinde çalışmaya başlamıştı.

Masanın yanındaki uzanma koltuğu sayesinde, Jiang Cheng olduğu yerde Gu Fei'le esasen yüz yüzeydi ve ekranı görmesi mümkün değildi, bilakis Jiang Cheng kıyafetleri çektiği fotoğraflarda şevkli bir şekilde ilk önce modelin yüzüyle ilgilendiğini görürse yaşayacağı utanç için endişelenmesine gerek yoktu.

"Gu Fei." Jiang Cheng külü masanın üzerindeki kül tablasına hafifçe vurmak için uzandı.

"Hm." Gu Fei kül tablasını onun eline doğru itti. "Yeniden tam adımı mı kullanıyorsun?"

"Anlarsın ya, önceki bir ricaydı. Seninle yakınmışız gibi davranmaya çalışmalıydım." Jiang Cheng sigarayı ağzında tuttu ve gülümsedi. "Sana soracak bir sorum var."

"Sor bakalım." Gu Fei gözlerini ekrana dikmişti, doğrusu düzeltilmesi gereken fazla şey de yoktu Jiang Cheng'ın yüzünde – fizyognomik güzelliğine ek olarak olağandışı hoşlukta da bir cildi vardı.

Jiang Cheng kitaplığa hızla göz gezdirdi, "Geçen sefer gördüğüm notaları sen yazmıştın, değil mi?"

"Hm?" Gu Fei donakalmıştı ve ardından o da bakışlarını kitaplığa çevirdi.

Jiang Cheng "Besteleme ve her türlü kuram üzerine büyük bir kitap yığınıyla, hala yazmadığını söylemeye ısrar edersen," dedi. "Bu sadece ikiyüzlü davranmak olur."

Gu Fei güldü ve kısa bir süre sonra sandalyeye geri yaslandı. "Evet, ben yazdım."

"Ne kadar beklenmedik." Jiang Cheng elindeki kupayı döndürdü, "Kulağa oldukça hoş geliyordu. Hem şarkı yazabilen hem de besteleyebilen bir cahil..."

"Ben cahil değilim." Gu Fei onu düzeltti.

"Aynı zamanda şarkı da yazabilen büyük ölçüde isteksiz bir xuezha..." Jiang Cheng ona baktı. "Hiç bitirdiğin eserin var mı?"

SAYEWhere stories live. Discover now