BÖLÜM 12

24.4K 1.4K 253
                                    


🌼🌼🌼


Zilin sesini duymamla kafamı yattığım sıradan kaldırdım. Ders matematikti ve hocanın işi çıkması için bildiğim tüm duaları okuyordum. Matematiği sevme ihtimalim zengin olma ihtimalimden daha düşüktü. Oflayarak defterimi çıkarırken yanımda hareketlilik hissedip soluma döndüm. Halil gelmişti.

"Günaydın."

Bende aynı şekilde karşılık verirken yüzümde bir tebessüm oluşmuştu. Halil bana kendiliğinden bir kelam etmişti. Onun da suratında ufak bir tebessüm görünce daha da mutlu oldum. Çantasını bırakıp kendisi de masaya yerleşti. Defterini ve kalemini çıkarırken, aynı zamanda bir tane de kek çıkarmıştı masanın üstüne. Sanırım kekleri bayağı seviyordu. Çantasında bir şeyler ararken gözüm kekine kaydı. Üstü kaplamalı bir kekti ve yumuşacık olduğuna emindim. Kanım kaynıyordu ve durabileceğimi düşünmüyordum. Nitekim duramadım da. Halil çantasında her ne arıyorsa buralı bile olmazken, havaya kaldırdığım yumruğumu tek hamlede kekin üstüne indirdim. Kekin paketi kenarlara doğru açılırken muhtemelen kek de yerle bir olmuştu. Halil'in çantasında gezinen elleri durdu, kafasını ağır çekimle bana döndürdü. Gözü bir dağılmış kekinde bir de benim üzerimde gezinirken, yüzü her geçen saniye daha da anlamsız bir ifadeye bürünüyordu.

Dudağımı ısırıp vereceği tepkiyi beklemeye başladım. Açıkçası yerinde olsam bana kızardım. Ama tutamıyordum kendimi işte, yumuşak bir şey görünce dayanamayıp onu ezesim geliyordu. Keki de öyle görünce dayanamamıştım.

"Sen... Sen... Sen ne yaptın ya öyle?"

"Halil kızma lan, canım çekmişti."

Halil'in suratı daha da değişik bir hal aldı. "Canın çektiyse yesene, ne diye yerle bir ettin kekimi?!"

"Öyle değil Halil ya, böyle yumuşak yumuşak görünce ezesim geldi. Keki canım çekmedi yani, patlatmak istedim sadece. Hem yenir ki zaten bak." diyerek keki elime alıp ona uzattım. Kekten birkaç parça sıraya düşünce mahcup bir ifade ile baktım yüzüne.

"Sen gerçekten manyaksın."

"Ayıp ediyorsun ama Halil'ciğim, bir kekin lafı mı olur aramızda. Hem ben alırım sana teneffüste."

"Onu da gelirken darmadağın etme de."

Söylediğini şeyle gülmeye başladım. Zaten çok bile tutmuştum kendimi. Gülerken omuzuna da yapıştırdım bir tane. İrkilerek kendini kenara çekti. Benim bu halime alışık değildi tabii.     

Sabır diler gibi önüne dönenerek çantasını kucağına aldı. Birkaç saniye sonra bir kek daha çıkarıp benim önüme doğru sürdü.

"Bunu da sana almıştım." dedi başını yerden kaldırmadan. Utanıyor muydu?

Gülümseyerek ona döndüm. Keki açıp ikiye böldükten sonra parçalardan birini ona uzattım.

"Ama ben onu sana almıştım." dedi dudağını büzerek.

"Ben de ikimize böldüm, paylaşmayı severim."

Kafasını tamamen bana döndürünce yüzündeki gülümsemeyi fark ettim.
Keki eline alıp bir ısırık alarak çiğnemeye başladı. Bir yanağını şişirerek yerken, dudakları öne doğru büzülüyordu. Gözü bana değince anlık bir duraksadı.

"Halil sen çok tatlısın ha." dedim dayanamayarak.

Suratı aniden kızarırken önüne dönüp keki hızlı hızlı çiğneyip yuttu. Suyundan da bir yudum aldıktan sonra hızla defterlerini çıkardı.  Sevimli çocuk çok utanmıştı ve bu onu daha da sevimli yapmıştı.

Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin