Selaamm bu benim ilk hikayem olucak, yazım yanlışı varsa kusura bakmayın Türkçem kötü zaten. Bu hikayeyi arkadaşlarımdan özenerek yazdım umarım beğenirsiniz :)
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar'ın anlatımıyla
Sabah saat 08:30
Saatin 08:30 u göstermesi ile evdeki alarmlar çalmaya başlamıştı bile. Kuşlar ötüyor ve dışarıdaki bahar havası açık kalan pencereden içeri giriyordu. Alarmların yaklaşık 10 dakikadır çalmasına rağmen evde bir kıpırtı dahi olmamıştı. Odasında yeniden alarmı çalan, yatağının içine bile girmeden yatağın üstünde birkaç kağıt ve laptopu ile uyuya kalmış Liz'di. Belliydi ki yine akşama kadar yazı yazmıştı, bundan keyif aldığı her halinden belliydi. Onun alarmı çalarken yeniden odaların birinden bir alarm sesi yükseldi.Bu sefer de alarmı çalan bilgisayarının önünde uyuya kalmış Tina'ydı. Her zamanki gibi o da ev arkadaşı gibi farklı şekillerde uyumuştu. Alarmların hala çalmasına rağmen ikisi de kolunu kıpırdatmıyordu. Sonunda Liz ayağı kalkmayı başarabilmişti. Tekte telefonunu eline aldı ve telefona vurarak alarmı kapattı. İçinden yine küfür ettiği belliydi ki şimdi de dışından etmeye başlamıştı, hem de bağırarak. Çünkü saate bakınca geç kaldıklarını fark etmişti.
Koşarak Tina'nın odasına gitti ve onu sarsarak uyandırdı. "Çabuk kalkman lazım tina yine geç kaldık!?" Üf püf derken ikiside üstünü giyinmeye başladılar. İkiside evde ordan oraya koşuşturuyordu, birbirlerine çarpmaları an meselesiydi.
Çantalarını alıp ağızlarına bir kaç lokma bişeyler attılar ve koşuşturarak evden çıktılar. Hava mükemmeldi ne soğuk ne de sıcaktı fakat ikiside bu havanın keyfini çıkartamadılar, koşmaktan başka şansları yoktu. Otobüs durağına koşuyorlardı ki onlar koşarken yanlarından binecekleri otobüs geçti. İkiside daha hızlı koşmaya başladılar fakat ikiside hem yorulmuş hemde terlemişti. Normalde ikiside okulu bu kadar takmamasına rağmen bu gün önemli bir not düzeni olucağı söylenmişti ve bu onların sınavı için önemli bir şeydi. İkiside nefes nefese kalmışlardı fakat koşmaktan başka çareleri yoktu.
Otobüs gidecekleri durakta durmuştu mutlu olmuşlardı fakat bu uzun sürmedi. Durakta inen yoktu ve binen sadece bir kişi vardı. Koşmuşlardı, ellerinden geldiğince koşmuşlardı. Otobüs tam hareket edecekken onlar otobüse doğru bağırmaya başladılar. Aynı anda "DUR BİZİ BEKLE!" diye bağırmışlardı.
Otobüs tam hareket edecekken onları bekledi ve ikiside içeri kendilerini resmen attılar. Nefes nefese kalmışlardı ve içerisi neredeyse hamam kadar sıcaktı nefes almaları orda daha zordu zaten terlemişlerdi ve artık daha da artıyordu. İçeride herkesin sadece nefes sesleri duyuluyordu. Ölüm sessizliği vardı sanki konuşmamaya yeminli gibilerdi.
Sonunda otobüsten inip okulun önündelerdi, ki otobüs ile okula gelmek zaten onlar için çok uzun sürüyordu. Okulun bahçesi bomboştu çünkü herkes sınıftaydı, birkaç geç gelen kişiyi görmeyi umut etselerde onlar gereğinden geç kalmıştı. Ayrı zamanda önceki günden ilk derste önemli bişey söyleneceği söylenmişti.
Okulun kapısından içeri girdikleri anda zil çalmıştı. İkisinin de yüzündeki ifade görülmeye değerdi. İkiside evrene hayattan bezmiş bir ifade atıp içeri girdiler. Tabi arkadan Liz küçük bir küfür savurmasa olmazdı. İçeri girdikleri an onları Jessica ve Marry karşıladı.
Liz'in anlatımıyla
Okula geldiğimizde zaten terlemiştim ve açıkçası bayılmak üzereydim çok yorgundum doğru uyku bile alamamıştım ve şimdi okuldakileri mi çekmem gerekiyordu? İçeri girdiğimiz anda zil çaldı. Ciddi olamazsın o kadar koştuk yorulduk ve hiçbir şey için miydi YANİ. Direk yanımıza koşan ilk isimler şaşırılmadığı gibi Marry ve Jess oldu.Jess geldiği anda direk konuşmaya girdi. Ondan beklenilen gibi. Tina da ondan eksik kalmadı ve konuşmaya başladılar bile. Ben farketmeden ve ne kadar uykum olduğunu ölçüp tartmaya çalışırken Tina bütün olayı Marry ve Jess'e anlatmış bile. Şaşırmadım yine ayakta uyusam daha iyiydi sürekli dersler hakkında konuştular. Ben hala yazıma ne ile devam edeceğimi düşünüyordum. Zilin çalması uzun sürmedi neyseki bugün az ders vardı yani bu çile uzun sürmeyecekti.
Derste kafamı sıraya koydum çünkü bu sınıfta biraz daha uyanık kalırsam birisini öldürüp çıkacaktım. Telefonuma bir anda gelen bildirim sesi ile kafamı kaldırdım çünkü bildirimin kimden geldiğini gayet iyi biliyordum! "Sonunda! Minho bir şey paylaşmıştı!! Ne yalan söyliyeyim ona hayranım özellikle oyunculuğuna. Ayrıca bir aralar onu bir yazıma eklemeyi bile düşündüm!? İnana biliyor musunuz belli bir hikayedeki, belli bir konudaki yazıma!? Neyseki vazgeçtim. İhtimaller beni ürkütmüyor değildi tek geri çekilme nedenim buydu işte."
Marry yanımıza arada gelmişti fakat Jess hiçbir yerde yoktu Tina onu aramaya gitti ama bulamadı. "Nerde bu kız ya yine sevgilisiyle mi beraber ?" derken arkadan Jess'i görmem uzun sürmedi. Tabii arkasından sevgili Evan da geldi. "Yine geliyorlar işte" demeden yapamadım içimden. Bu benim suçum değildi ben ilişkilerden haz etmiyorum sadece. Ve Evan çok korumacıydı. Ondan nefret ettiğimden değil asla, hatta onları ara sıra tatlı bile buluyordum. Sadece. Bana göre birşey değildi.
İkiside yanımıza gelince direk konuşmalar tabi arttı. Bende aralarına katıldım tabiki. Jess sürekli Evan'a sırnaşmaya çalışıyordu fakat havalı, popüler oluşunu bozmadan bunu yapmaya çalışması onu daha komik gösteriyordu. Jess Evan'ın beline sarılınca Evan ona doğru bakıp gülümsedi ve ona doğru eğilip, sarı saçlarını kaldırıp, kafasına küçük bir öpücük kondurdu. Ben aniden tabiki başımı çevirdim. O sırada Tina bana ağlıyordu ilk dediği "ya neden benim bundan yok Liz. Bende istiyorumm" deyip ağlamaya başlamıştı bile.
Evan etrafında yaşananlara bakarken pekde şaşırmamıştı ama her zaman yaptığı şaşırma ve gülme karışımı bir yüz ifadesini takındı. Jess bunun ona yakıştığını ve tatlı durduğunu söylemişti zaten onun tatlı bulmadığı bir şeyi yoktu. Bütün günümüz Evan'in iltifatları ve ikisinin "seni seviyorum" ları ile geçti.
Okuldan sonra otobüs durağına doğru yürürken Marry'i de okulun önündeki kahveciye bıraktık, çünkü orda onun beğendiği biri çalışıyor bu yüzden hergün onu görmeye oraya gidiyor. "İtiraf et" diyoruz "daha o kadar iyi tanışmıyoruz" diyor. O çocuk başka bir okuldan bu yüzden para için orda çalışıyor diye biliyorum.
Eve sonunda döndük ve ben masamın üzerine oturup yazmaya başladım. Tina'da aynı şekilde yayın yapmaya başladı ki çok sesliydi çünkü oyun oynarken bağırıyordu bende şarkı açıp yazıyordum o yüzden pekte sorun değildi. Minho'nun videosunu izlerken canlı yayına girmişti. Bende onun yer aldığı bir hikaye ile başladım ki iyi gittiği için bir deneme olarak paylaşma kararı aldım.
Sanırım..
~~~~~~~~~~~~~~~~
Bu bölümün sonuuuu baya uzun oldu aslında ve biraz da fazla ayrıntıya girdim ama bu ilk denemem yani kötü olduysan hoşgörün lütfen :))
Sırf canım için bu bölümü onun anlatımında yaptım
Teşekkürlerrr<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where do we go?
ChickLitTina ve Liz ortaokulda tanışan arkadaşlar üniversitede aynı eve çıkmaya karar verirler. Biri yazar ve biri yayıncı olan bu ikilinin günlerine ortak olmaya ne dersiniz?