bazen bir yol konulur önümüze, karar verdirirler bize... öyle yada böyle bir yol seçersin... ya o yol seni senden çalıyorsa uzaklara?....
Efkar mantıksız düşünüyordu. hayatını mahvetmek üzereydi. bizi bir daha göremezdi bunu kabul ederse. beni ve bebeğimi...
aradan bir gün geçti Melih de kendi evine gitti. Efkar'ı benim kararlarıma bağımlı bırakmamak adına bulunduğu ortamlardan kaçıyordum. yemeğimi odama getiriyordu Burak. gerekmedikçe dışarı çıkmıyordum. Ama sıkça tuvalete gitmem gerekiyordu. lanetler girsin! şimdi ne yapacaktı. bebeğim ve ben olmadan yaşamalı. hayatını mahvetmemeliyiz. babasının izinden gider o da bir eşkiya olurdu. Ama ona serserilik bile yakışıyordu okulda, peki ya karanlık işler.
bana anlattığı kadarıyla bunu ona babasının düşmanları yapmıştı. ben ise günlerce huzur içinde yaşamıştım. o iyidir diye düşünmüştüm. Ama o, o!!!
hıçkırıklarım yine öğürmelere, böğürmelere dönmüştü. Efkar da odasında oturuyordu herhalde. yanıma geldi, aslında gelemedi. kapı kilitliydi. kapıya sertçe vuruyordu.
''git burdan Efkar. seni buraya bağlayan bir şey yok. sende gidip babanın emrindeki itlerden al da adamları patakla azcık...''
''bak kararımı verdim aç kapıyı konuşalım. her şeyi anlatıcam... bilmediklerini de...'' lanet girsin!!. merakım beni ele geçirmişti. kalktım ve kapıyı açtım. ''artık ağlamıyordum. ağlamak istemiyordum zaten. o zaman balici gibi oluyordum. istiyeceğim son şey balici kılığında hamile bir kız olmak.
''Efkar seni zorlamıyorum. karın değilim, sevgilin miyim? o bile belli değil. ben sana karışamam Efkar...''
''bak biliyorum. sana eksik anlattım. Aslında Amerika'da babamın şu efsanelerle dolu olan boktan hayatını, ben ele almayacağım.'' şaşkınlık ve ben... bam bam bam bammmm çok şaşırmıştım. bu yüzden mi bir gündür lanet olası şekilde üzülüyordum.
''biliyorsun, beni babamın düşmanları kaçırdı, bu yüzden sana verdiğim sözü de tutamadım affet. Ama cidden babam ona yardım etmemi istiyo. abiğğm biraz şey, zor kabullenen biri. babam daha önce defalarca ona bunu isteyip istemediğini sordu, babamın tek umuduyum. babam işlerini burda sürdürmemi istiyo. son zamanlarda iyice elden ayaktan düştü. çiçek Abbas'ın yani namı diğer fikret soylu'nun tek umuduyum. ama sırf sen istemiyorsun diye bunu yapmayacağım. anladın mı beni. seni üzecek hiçbir şey yapmam.'' kafamdan tuttu beni ve sevgi dolu göğsüne yatırdı. kokusu cezbediciydi.
''ne istiyorsan osun. kim olmak istiyorsan osun. junior çiçek Abbas olmak istiyorsan da karışmam...-bana inanmıyormuş gibi bakıyordu. o kadar mı belli ediyordum?- gerçekteeğğn.'' aslında bu biraz da komikti. Türkiye'nin hatrı sayılır mafyalarından birinin adı çiçek Abbas. puğağağağa.
''biliyorum ama istemiyorum.'' el ele tutuşup aşağıya indik. bu günü de öyle böyle bitirmiştik. üç aylık hamileydim. bu şahaneydi. karnımda kimden olduğunu bilmediğim amaaa bir de benimdi o ya... neyse!!!
''efkar, kalk ve televizyonu aç koca oğlan.'' bana yan yan baktı. ayaklarım onun bacaklarının üzerindeydi. bana tek kaşını kaldırıp baktı. dil çıkarttım.güldü ve televizyonun kumandalarıyla birkaç tuşa bastı ve televizyon açıldı.
''bu benim resmim ama...''
bundan kısa bir süre önce 17 yaşındaki kızı Asmin Kara'yı intahar sonucu kaybeden Makbule Kara dini nikahlı kocasından şiddetli geçimsizlik dolayısıyla ayrılmak istedi. ama dini nikahlı kocası Remzi Ş. gittiği evi buldu ve Makbule Kara'yı boynunu keserek öldürdü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Issız
Teen Fiction''sen sadece kendini düşünen, her şeyi kendinin yarattığını sanan, kendini dünyanın, benim, bebeğimin sahibi sanan, belki de sevgi yoksunluğundan böyle davranan, acı çektirmekten hoşlanan, sapık ve arsız, ruhunu şeytana satmış, kötü kalpli olmaya ça...