9 doğaüstü varlık türü ve 9 ayrı bölge.
Bu bölgelerin en özeli şüphesiz içinde seçilmişlerin olduğu bölge 9'du.Her şey yeniden gerçekleşiyor kurallar sil baştan yazılıyordu.Seçilmişler adı verilen bu çocuklar ne için getirildiklerini dahi bilmedikle...
Uyanmak için ard arda kurduğum bıktırıcı alarmların sesiyle bitkin bir şekilde kalkıp elimi , yüzümü yıkadım. Kendime bir tost hazırlayıp yedikten ve okul üniformamı giydikten sonra kulaklığımı takıp playlistimden bir şarkı açarak Felix'in evine doğru yol aldım. Felix kapının önündeki koca ağaca sırtını yaslamış her zaman ki gibi beni bekliyordu.
- Günaydın - diyerek önüne atladım neşeyle.
- Sanada günaydın deli kız. Ödümü kopardın. Bir anda atlanır mı öyle ? -
- Evet bal gibide atlanır hıh. - dedim gülerek.
Felix bana gülümseyip saçlarımı karıştırdı.
- Ya saçlarımı bozdun ama. -
- Hala güzelsin merak etme. -
Biz böyle tatlı tatlı sohbete dalmışken Chris yanımıza gelmişti.
- Ooo muhabbettinize doyum olmuyor gençler ama okula geç kalacağız. -
- Kusura bakma dalmışız öyle. - dedim gülerek.
Chris'inde gelmesiyle yolumuza tekrardan devam ettik. Bir 15 dakika sonra okula varmıştık. Acele etmemize o kadar da gerek yokmuş aslında. Çünkü ilk dersin hocası gelmemişti benimde canım sıkılınca eskiz defterimi çıkarıp Felix'i çizmeye karar verdim. Kısa bir süre içinde çizimimi bitirip Felix'e gösterdim.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
- Wooah harika olmuş. Bayıldım. Yetenek abidesi olduğunu biliyorsun değil mi ? Her şeyde bu kadar iyi olmayı nasıl başarıyorsun ? -
- Resim harika ise sebebi onu güzelleştiren sensinde ondan civcivim ve iltifatların için teşekkür ederim. -
- Rica ederim prenses. - diyip yanaklarımı sıktı.
Chris bizi öyle görünce nedense kıskanmış gibi baktı sanki. Belkide bana öyle geldi diye düşünerek aklımdaki düşünceyi zihnimin bir köşesine savurdum.
İlk ders bitip teneffüs zili çaldığında beraber aşağıya indik. Gördüğümüz kişilerle şaşırmıştık. Hyunjin ve Seungmin'i burada görmeyi beklemiyorduk. Onlarda bizi görmeyi beklemiyor olacaktı ki kendileride şaşırmıştı.
- Şey biz çalıştığımız yere yakın diye buraya almıştık naklimizi. - diye açıklama yaptı Seungmin.
- Sizinde burada olduğunuzu bilmiyorduk. Kafeye yakın okullardan bir sürü öğrenci geliyor takılmaya. - diyede ekledi Hyunjin.
- Anladım. Sizi görmek güzel. Sevindim bir arada olmamıza. - dedim gülümseyerek.
- Bu arada size acayip bir haberim var. Ben bir araştırma yaptım. Neden bu özel güçlere sahip nadir kişilerdeniz ? diye - dedi Hyunjin.
- Kayda değer bir şey buldun mu bari ? - dedi Chris.
- Evet. Ortak bir nokta buldum. Azıcık geçmişinizi araştırdım ama kusura bakmayın. -
- Ne ? Nasıl ? Sen dost değil düşmansın be yoksa ? - diye kükredi Felix.
- Sakin ol dostum. Sadece ortak bir noktamız var mı ? Diye merak ettim. Ayrıca yanılmadığım doğruymuş. -
- Nasıl yani ? Bizlerin ortak noktası ne ? - dedim şaşkınlıkla.
- Aşı. Hepimiz küçükken kanseri atlatmışız. Tabi bazılarınız bilmiyor çok küçük yaşlarda olup atlattığı için. Psikolojik bir etki sanırım. Beynimiz kötü anıları silmeye veya sürekli hatırlatmaya meyillidir. Her neyse konumuza tekrar dönecek olursak olay şöyle bizler hastalanıyoruz bunu fırsat bilen bir ilaç firması piyasada olmayan bir ilacı , aşıyı , bizim kurtuluşumuz olabilir diye çaresiz ailelerimizi kullanarak ve sertifikalı devlet onaylıymış gibi gösterip bizi denek olarak kullanıyor resmen. Bizim gibi birkaç çocuğa daha yapılıyor bu tabi. İlaçlar yan etki göstermeye başlayıp bu tarz güçlerimiz olmasına neden oluyor. Bu firmada ortalıklardan kaybolup finansal gücünü kullanarak yan etkiye neden olan veya ölümüne sebep verdikleri çocuklar hakkındaki olayların üstünü kapatmış. Olay bu. -
- Sen bu kadar bilgiyi nasıl edindin ? -
- Ben hacker gibi bir şeyim. Önce sizin isimlerinizden bilgilerinize filan ulaştım sonra dediğim gibi biraz geçmişinizi araştırdım. Ortak nokta olarak hastalık ve aşıyı fark ettim. Firmayı araştırdım ama son birkaç yıldır neredeler ? Neler yaptılar ? Aktif olmadıkları için bulamadım. -
Felix , Chris ve ben şok bir şekilde Hyunjin'i dinliyorduk.
- Cidden azıcık tırsmadım değil gizlice bizi araştırmandan ama bir şeyler bulmana sevindim. Bu bilgiler çok önemli ve faydalı. Bizimle paylaştığın için teşekkürler. - dedim.
- İyi hoş tüm bunlarda ne yapacağız bu firma başkanına ? - diye sordu Felix.
- Aklından ne geçiyor Felix ? Ona zarar vermeyi düşünmüyorsundur umarım. -
- Ne ? Saçmalama Helen. Beni tanımıyor musun cidden ? Nasıl böyle konuşursun ? - dedi sinirle.
- Felix ben bir anlık sadece sen öyle diyince -
- Tamam Helen sus. - demişti net , kararlı birazda kızgınlık ve kırgınlık içeren bir ses tonuyla.
İstemeden de olsa gözlerim dolmuştu. Felix'i kırmak istememiştim. Gücü yüzünden zaten agresif bir yapısı vardı. Bu öfkeyle yanlış kararlar verebilir diye düşünmüştüm kısa bir anlığına işte hepsi bu.
- Hey sakin olsun herkes lütfen. Bunlar hepimiz için şaşırtıcı ve yeni şeyler. - dedi ortamı yumuşatmaya çalışan Seungmin.
Seungmin'e - Haklısın. - diyip gözleri gözlerimle buluşan Felix sulu gözlülüğümü fark etmiş iyice yaklaşmıştı. Bana sanki biraz daha zorlasa incinip kırılacak bir dalmışım gibi naif bir şekilde sarılarak az öncekine tezat şefkat dolu bir ses ile
- Üzgünüm prenses. Seni ürkütmek istememiştim - dedi saçlarımı kokusunu içine çeke çeke okşayarak. Onun kendine has erkeksi kokusu ve parfümü , bedenimdeki narin dokunuşları sakinleşmemi sağlamıştı.
Bu konuşmalarımız ve ufak tartışmamız zilin çalıp nöbetçi hocaların " Herkes sınıfına " uyarıları ile son bulmuştu. Yavaş yavaş batmaya yüz tutmuş güneş ile derslerde bitmiş ve bir önceki teneffüs kararlaştırdığımız gibi bize benzer şahıslar olup olmadığını Hyunjin'in bahsettiği ilaçları başka kimlerin teyit ettiğini öğrenmek amaçlı küçük bir araştırma yapmaya kafeye doğru gidiyorduk hep beraber.
Hayat normal seyrinde ilerlerken çok tuhaf bir şey olmuştu. Genç , bizim yaşlarımızda bir çocuğa araba çarpacakken aniden ortaya keskin yüz hatları ile adeta Da Vinci tarafından resmedilmiş bir esere benzeyen başka bir çocuk diğerinin önüne geçip arabaya iki eliyle durdurdu. Bu kısacık anı fırsat bilen ve kanıtlamak adına çevredeki bazıları telefonlarını çıkarıp kayıt altına alacakken az kalsın araba çarpacak olan çocuk diğer çocuğun kolundan tutup şimşek hızıyla gözden kaybolmuştu. Benzetme olarak değil bildiğiniz göz açıp kapayıncaya kadar bir hızla insanların görüş alanından çıkmıştılar.
- Sizce onların peşine düşüp kim olduklarını bulmalı ve konuşmalı mıyız ? - diye sordu Seungmin.
- Yeni üyeler eklenebilir grubumuza. Neden olmasın ? - dedi Chris.
- ilk defa Chris'e katılıyorum - diye ekledi Felix.
- Fakat çoktan gözden kayboldular bile. Şimdi bulamayız. Biraz zamanımızı alacak. Benim yine muhteşem yeteneklerimi konuşturmam gerek sanırım. - diyip gülerek eliyle saçını savuruyormuş gibi yaptı.
Hepimiz onun bu yaptığıyla kahkalara boğulmuştuk. Cidden alem çocuktu şu Hyunjin. Yaklaşık bir 10 gündür tanımama rağmen çok sevmiş ve ısınmıştım. Seungmin'de öyle ama o daha çok erkeksi , beyefendi bir tarza sahip , sakin sevimli biriydi. Hyunjin ise şu playboy olup arsız , tam bir şebek olan tiplerden gibiydi. Tabi kötü manada playboy dememiştim Hyunjin'e. Demek istediğim yakışıklı olduğu için kızları peşinden koşturuyordu ama pek yüz vermiyordu kızlara.
Hatta bir keresinde her zamanki gibi kafeye gittiğim ve ders çalışmakla meşgul olduğum bir günde odaklanmamı zorlaştıran konuşma sesleri duymamla başımı dersten kaldırmış sesin geldiği yere bakmaya gitmiştim.
Birde ne görsem iyiydi ? Kızın biri Hyunjin'e arkadan yanaşmış pantolununun arka cebine büyük ihtimal ruju ile yazdığı telefon numarasının olduğu kağıdı koyup kendince Hyunjin'i tahrik etmeye çalışan ama aksine iğrenç çıkan sesiyle ona bir şeyler fısıldıyordu. Hyunjin engellemeye çalışsada daha da yaklaşıp zorla öptü Hyunjin'i.
Beni fark etmesi ile normal bir hale bürünüp sorun yokmuşçasına önümden çekip gidecekken kıza çelme takmıştım. Kız düşmenin acısı ve safsaklığı ile ciyaklarken saçından tutup
- Bir daha değil arkadaşımın yanına onun olduğu bu kafeye bile adım atmayacaksın anlaşıldı mı ? - dedim kendimden beklenmeyecek şekilde soğuk ve sert çıkan sesimle.
Kız korkuyla başını sallayıp gitmek için ayaklandığında
- Aferin , güzel. Şimdi o protez tırnakların , iğrenç ötesi platin ve konser sahnesi yüksekliğindeki o stilettoların ile totona vura vura defolup git naş naş. - dememle kız koşarak kaçtı. Birde kaçarken topuğu kırılmıştı oh.
Hyunjin şok içinde bir süre bana bakıp kahkaha attıktan sonra
- O neydi kız ? Az önce içinden ne çıktı senin ? - dedi.
Bende gülerek - İnan bilmiyorum. Sadece resmen sana yaptığı tacizdi. Her insana saygım var ama dediğim gibi insanlara. Böyle insandan aşağılık mahluklara değil. - dedim.
- Vay be bizim Helen'e bak sen. Şaka maka çok teşekkür ederim resmen hayatımı kurtardın. -
- Ne demek gamzeli prens. Her zaman. - dedim gülümseyerek.
Aklıma gelen bu traji komik anı ile kıkırdamıştım. Diğerleri bana deliymişim gibi bakarken aklıma komik bir şeyin geldiğini söyleyip geçiştirdim.
Neredeyse ikinci evimize dönüşmüş kafeye doğru yürüdük birlikte. Araştıracak birçok şey ve bulmamız gereken grubumuza dahil olabilecek iki yeni üye vardı. Yolumuz uzun ve yorucuydu. Gerçeklere adım adım ulaşacağımız bu yolda bakalım daha ne kadar ilerleyeceğiz ve nelerle karşışalacağız ?
Yüzyıldır bekletiyorum sizi ama olsun. Sonunda büyük gün geldi.😂
Eee beğendiniz mi bölümü ?
Söz veremem ama bundan sonra düzenli bölüm atmaya çalışacağım. <3