Gök Saray'ın önünde atını durduran Çolpan'ın ardından gelen birkaç alpte oldukları yerde durdu. ''Uzun zaman oldu Gök Saray'' diye içinden geçirdi Çolpan. Nice vakittir bacısı Tılsım ve yeğeni Batuganın evi olan bu saraya gelmemişti. Onları çok özlediği için Han babası Toygar Han'dan izin alıp saraya doğru yola koyulmuştu. Özlediği biri daha vardı ki, onu Han babasına belirtmesine pek gerek yoktu. Sarayın kapısında biraz etrafa bakındıktan sonra içeriye girmeye karar verdi. Alpler bütün atları ahıra götürürken, Çolpan candaşı Tilbeyi de alıp içeri girdi. İkili sarayın uzun koridorlarını karışlarken Tilbe birden Çolpan bikesinin koluna dokundu. Gülmemeye çalışarak söze girdi. ''Yok galiba Bikem.'' dedi. Çolpan ne dediğini anlamamış gibi yaparak cevap verdi. ''Daha bakmadık Tilbe. Tılsım bacım odasındadır belki?'' Bikesinin lafı böyle çevirmesinin karşısında yenik düşen Tilbe başını peki sen bilirsin dercesine salladı. Çolpan istediği kişiyi bulmamanın verdiği sıkkınlığını gizlemeye çalışırken Tılsım bacısının odasına doğru yol aldı.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Gök Saray'ın genç Yasavulu Saltuk, Alpagu Han'ının verdiği görevden gece döndüğü sırada, Sarayın önünde duran Dağ Alplerini farketti. Günün üzerine geçirdiği bütün yorgunluğun birden çekildiğini hisseden Saltuk, alplerine bir şey demeden atından indiği gibi sarayın içine koştu. Saatin epeyce geç olduğunu bilen Saltuk yine de bir umutla, bir yandan da çok açık vermemeye çalışarak koridordaki künelerden birine sordu. ''Çolpan Bike mi geldi?'' ''Geldiler, şu an dinlenmeye çekildiler efendim.'' diyerek cevap verdi Küne. Aldığı cevaptan pek memnun olmayan Saltuk küneye eliyle gitmesini işaret etti. Saltuk haftalardır yüzünü göremediği, dağın huysuz bikesi, biricik aşkının hasretini çekiyordu. Günlerdir bunun verdiği sıkıntı ile yatıp kalkıyordu. Kapıdaki Dağ alplerini görünce bir umut hasret kaldığı yüzü görür, içi ferahlar diye düşünmüştü fakat umduğu gibi olmamıştı. Belki sabah yakalarım onu, diye düşündü. En azından giderken görüşme şansım olur. İçine bu ufak umut tohumlarını eken Saltuk odasına vardı. Kapıyı açtığında ise karşısında hiç aklına gelmeyecek bir şeyler karşılaştı. Saltuğun odasının köşesinde bulunan, banyo yaptığı tahtadan küvetin içerisinde Çolpan Bike oturmuş bir elinde biraz afyon karıştırdığı kımızı ile gülerek, ona bakan adama bakıyordu. Odasında bulduğu manzaranın şokunu üzerinden atamayan Saltuk sadece sağ elini kaldırıp karşısındaki kadını gösterebildi ''Ne ararsın burada?'' dercesine. Karşısında dili tutulmuş Gök Alpine karşı, içtiği kımızın etkisiyle de gevşek bir kahkaha attı genç bike. ''Ne şaşırırsın Saltuk Alp? Özlemedin mi sevgilini?'' Saraydan biri Çolpan Bikeyi Saltuğun odasında hele bu halde görse kötü şeyler olabilirdi. İkilinin ilişkisinden neredeyse kimsenin haberi yoktu. Ne de olsa karşısındaki kadın bir bike, Saltuksa Göğün askerlerinden biriydi. Saltuk kapıyı iyice kitlediğinden emin olduktan sonra hafif çakırkeyif kadının yanına yaklaştı. ''Senin bu saatte ne işin vardır burada Çolpan?'' Çolpan hofladı. ''Sanki hiç başbaşa kalmadık Saltuk beg.'' Saltuk hala küvet suyunun içinde duran kadını çıkarmaya çalışırken söylendi. ''O anlamda mı söylerim ben? Biri seni bu halde burada yakalarsa halimiz nolur bilir misin? Toygar Han biricik kızının bir Gökben odasında böyle durduğunu bilse?'' Özlemden tutuşan Çolpanın elindeki kımızın etkisi ile kafası iyice bulanmıştı, karşısındaki adamın söyledikleri gürültü gibi geliyordu. O an tek isteği özlem duyduğu adamla bütünleşmekti. Çolpan'a bu halde bile nazik davranmaya çalışan Saltuk, kadını hala yavaşça küvetten çıkarmaya çalışıyordu. Daha fazla dayanamayan Çolpan, kolunu çekmeye çalışan adamı kıvrak bir hamle kendisine, küvete doğru çekti. Saltuk ne olduğunu anlamadan dağ bikesinin dudaklarında buldu kendini. Bir elini Çolpan sımsıkı tutuyordu. Saltukta diğer eli ile küvetin kenarına tutunmuş dengede kalmaya çalışıyordu. Kas kuvveti olarak Saltuk Çolpandan üstündü fakat kendisini kurtaramıyordu. Buluştuğu dudaklar içerisinde yanan özlem ateşine atılan soğuk sular gibiydi. Rahatlamıştı. Fakat bu seferde başka ateşlere düşmüştü.
Dağ bikesi karşısında onsuz kalmış adamın, çorak dudaklarının her bir zerresini tek tek dolaşıyordu. Diliyle tek tek ıslatmıştı. Sadece bir anlığına, nefes almak için ayrılan dudaklarından inlemeleri dışında sadece birbirlerini adları çıkıyordu. O an zaman durmuştu. Saltuk bu kavuşma ile sarayı umursamaz olmuştu. Ayrıca Çolpan'ın dil darbeleri onun vücudunda kontrol altına alamayacağı yangınları başlatmıştı bile. Saltuk zorda olsa kurtardı dudaklarını. İyice suyun içine gömülmüş olan kadının belini iki eli ile tutarak, onu oradan çıkardı. Çolpanda ona yardımcı olmak istercesine bacaklarını karşısındaki adamın beline sardı. Çolpan adamın onu yatağa götüreceğini düşünürken, Saltuk küvetin hemen sağında bulunan bir masanın üzerine yatırdı bikeyi. ''Yatağa kadar bile dayanamam Çolpan artık'' Duyduğu sözler karşısında Çolpan bike sadece gülüyordu. Saltuk, Çolpan'ın su yüzünden üzerine yapışan elbisesinin kolunu çekti. Kadının omuzlarını öpmeye başladı. ''Aklımı yitirtecek kadar güzelsin, Çolpan bike.'' Kaçıracağı bir yerin olmamasına dikkat ediyordu. Onun ısınmış dudakları Çolpan'ın tenine değdikçe, Çolpan titremekle cevap verebiliyordu sadece. Omzunu indirdiği elbiseyi iyice aşağıya çekiştirdi Saltuk. Çekiştirdikçe öpüşlerini aşağıya indirdi. Kadının göğüslerinde dilini bir süre gezdirdi. Göğüs uçlarına dili değdikçe Çolpan ''Saltuk'' diye inliyordu. Bunu daha fazla duymak istediğini belirtmek istediğini belirtmek istercesine daha sert darbeler ile dokunuyordu Saltuk. Vücudu kasılan Çolpan ''Saltuk'' diye inlemeye devam ediyordu, Saltuk başını kaldırdı. ''İstemez misin, yapmayayım o zaman?'' dedi. Saltuk adamın kafasını aşağıya indirdi. ''Devam et'' diyebildi sadece. Saltuk, elbisesini yırtarcasına üzerinden çıkardığı karşısındaki kadının vücudunun her bir zerresini tek tek dolaştı. Zaten çakırkeyif olan Çolpan, vücuduna değen her bir öpücük ile başka yerlere yol almış gibiydi. Bikeyi iyice memnun ettiğini gören Saltuk, üzerini hızlıca soyundu. Zaman kaybetmeden Çolpan'ın vücuduna döndü. Önce ıslak parmakları ile karşısındaki kadının vajinasını rahatlatmaya çalıştı. Hazır olduğunu düşündüğünde ise, uzun süredir tuttuğu için artık patlamak üzere şişmiş olan penisini içine yerleştirdi. Girdiği ilk anda ufak bir çığlık kopardı Çolpan. Saltuk hemen eliyle kadının ağzını kapattı. ''Kimsenin bizi duymasını istemeyiz değil mi sevgilim? '' Yavaşça git- gel yapmaya başladı. Çolpan Saltuğun elinin içine inliyordu. O an iki sevgili, saklanmak zorunda oldukları o Gök Sarayda değildi. Onlardan, onların aşkından başka kimsecikler yoktu. O odada birbirlerine karşı duydukları bütün arzuları birleşmiş, alev topuna dönen özlemlerini dindirmişti. Birbirlerine değen nemli dudakları yetmiyor gibiydi. O gece daha sayamayacakları çok kez özlemlerini dindirdiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
imaginary scenes with #destan | #salpan (!18 özel)
FanfictionDestan dizisinin çifti olan Salpan çiftine altyapısı hazırlanmış ama yazılmamış sahnelerin yazıldığı bir kitap.