"Bana bak..." Üzerime doğru birkaç adım daha attığında gözlerimi kaçırdım. "Narin yüzüme bak."
"Ne var ya? Sabahtan beri gözlerin üzerimde zaten, tip tip bakıyorsun."
"Seni bir daha Oğuz'un yakınında görürsem yapacaklarımı tahmin dahi edemezsin." Geriye doğru birkaç adım daha attığımda duruşumu dikleştirdim. "Ne yapabilirsin acaba?"
"Önce seni Cihan'a söylerim sonra bir bakmışsın ikinizi birden bütün medyaya söylemişim." derken yüzünü korkunç derecede gerçek bir ciddiyet bürüdü.
"Cihan kim? Neyden bahsediyorsun sen?" dediğimde yüzümü sabit tutma çabamın yerle bir olmasına az kalmıştı.
Sahte ve kısık bir kahkaha atarken dişlerini gıcırdattı. Böyle çirkef ve pick me bir kızdan beklemediğim bu hareket beni şaşırtırken gözlerimi kırpıştırdım. Biri beni buradan kurtarmazsa başım büyük belaya girecekti.
"Ben oradan salağa mı benziyorum acaba?"
İçimdeki ses bu soruya kocaman bir 'Evet' ile karşılık verse de başıma iki yana sallamakla yetindim.
Aleyna parmağını yüzüme doğru uzatıp tam ağzını açacaktı ki diğer elinde tuttuğu telefonuna bildirim geldi. Bana göz devirip telefonu yüzüne doğru kaldırdığında bir süre mesajı okuyup etrafına bakındı.
Daha sonra bana bakmadan merdivenin altından çıktığında kısa sürede ortadan kayboldu. Ben daha ne olduğunu anlayamadan bileğime dokunan ellerle geriye doğru itildiğimde gözlerim korkuyla açıldı.
Dudaklarımın arasından kaçacak olan çığlık uzun zamandır görmeyi beklediğim yüzü karşımda görünce geri kaçtı. Ben daha olayın şaşkınlığını atamamışken burnunu saçlarımın arasına sokup derin bir nefes aldı. "Çok bekledim."
"Ne? Ne işin var senin burada? Aleyna gör-"
"Görmez, hallettim ben onu." diyerek lafımı yarıda kesti. Bileğimdeki ellerini üzerimden çektiğinde birkaç adım geriye gitti. Yüzünü anca o zaman görmeye başlamıştım.
"Nefes almaya ihtiyacım vardı, sormadan dokunduğum için üzgünüm." derken mahcupça gülümsedi.
Başımı hızla iki yana salladım. "Sorun değil."
"Gitmem gerekiyor."
"Ama daha yen-"
"Buraya geldiğim fark edilmeden kaybolmam lazım. Tuvalet molası diye çıktım." dedi gözlerini kaçırarak.
"Tuvalette uzun süre geçirdiğini biliyorlar sanırım." Bana cevap vermeyip dudaklarını birbirine bastırdı. "Benim nefes almama sen izin verecek misin peki?" diye aniden sorduğumda kaşlarını çatarak yüzüme baktı. Ne söylediğimi anlamlandırmaya çalışıyormuş gibş uzun bir süre yüzümü incelediğinde bir anda kaşları hayretle aralandı.
"Nasıl yani?"
"Sana sarılabilir miyim?" Dudakları bir kıvrılıp bir düzeliyorken başını salladı. İstediğim cevabı aldığımda ise bir adım atıp hızla kollarımı boynuna sardım.
Elleri belimi yavaşça sararken acele etmemeye çalışıyor gibiydi. Sessizce onun belimi tamamen kavramasını beklediğimde istediği kısa sürede elde etmiştim. Burnumu boynuna doğru yaklaştırdığımda gözlerimi kapattım. "Bana çok iyi geliyorsun Cihangir."
"Hı?"
"Sen değil de ben nefes alıyormuş gibi hissediyorum asıl." Onun vereceği cevapları merak etmeden konuşuyordum bunları. "Rutinim dışında hayatıma bir bomba gibi düştün ve ben bundan hiç ama hiç pişman olamıyorum. O güzel kalbinde var olmak o kadar güzel bir his ki..." Nefes alış verişleri kesikleşirken sessiz kalmaya devam etti. "Başlarda korkunç gelen her hareketin şimdi başımı döndürüyor."
"Narin,"
Kollarımı gevşetip yüzümü boynundan çıkarttım. Yüzlerimizi karşı karşıya getirip gülümsedim. Onun yüzündeki ifade o kadar tuhaftı ki bir isim dahi koyamıyordum. "Bunca zamandır yanımda olup gözümü açtığın için teşekkür ederim." dedim burunlarımızı birbirine sürterek.
Gözleri yüzümün her noktasını ezberlemek ister gibi bakıyorken şaşı bir hal aldı. Bu sevimli görüntü beni gülümsettiğinde geriye doğru adımladım. Ellerimi ondan ayırmadığım için o da benimle beraber geriye sürüklendiğinde onu çevirdiğim gibi duvara yasladım.
Bu hareketime gözleri büyürken dudakları aralandı. "Sen ne yap-" da demeye kalmadan günlerdir aklımda dolanan o dudaklara kavuştum.
....
Lan benim erkek karakterler niye hep böyle salak da kızlar ilk adım atan oluyor anlamadım.
Nnnnneeeysseee fnkdmfldöd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz 'Texting'
Short StorySiz: Saçların neden her gördüğümde bir önceki halinden kısa? Neden onlara dokunuyorsun? Siz: Sürekli bu 'neden' sorularını kendime sormaktan bıktım artık. Siz: Senden banane! Siz: Neden gülmüyorsun, neden seni aşağılamalarından zevk alıyor gibi davr...