4)Düşüş

83 6 46
                                    

Doktor Karel Marquez.

Mösyö Marquez.

Karel Bey.

Gri saçlı, çakır gözlü adam.

Her ne demem gerekiyorsa, her kimse... Geldiği yere geri dönebilir mi?

Her yeni terapist, kendisine bir şans vermem gerektiğini söylüyordu ama bu durum artık sınırı aşmıştı. Bir psikiyatristle çalışmak benim durumumdaki biri için bir psikologla çalışmaktan daha zor olacaktı.

Klinikten kaçma fikri şu an her zamankinden daha cazip geliyordu.

Zira başka seçeneğim yok gibi görünüyordu. Amcamın beni gelip alma olasılığı sıfırlandığına göre elimde başka çare kalmıyordu. Sahiden, hayatta sürünmeye devam etmeye çalışma çabamın sebebi amcamın beni gelip alacak olması mıydı? Eğer öyle olmasaydı, yalnızca son iki ayda yaptığım intihar girişimlerimi bu iki yıllık süreç içinde de yapardım. Fakat sorun da buydu zaten. İki yıl boyunca intihar girişiminde bulunmamam dışında kendim için yaptığım en ufak bir şey bile yoktu. 

Benden sonra kaydolan hastalar bile bir bir ayrılıyordu, doktorlar hakikaten başarılıydı ama önemli olan hastaların yaşam isteğiydi. Bir insanın dik durmak için duvara ihtiyacı olmamasını sağlıyorlardı. Ya da; yaslandıkları tek duvarın kendi sırtları olduğu hatırlatılıyordu.

Birkaç hastaya elektrokonvülsif terapi gerçekleştirildiğini duymuştum. Anestezi uzmanlarıyla beraber hastanın terapisti ile gerçekleştiriliyordu. Beyine uygulanan küçük dozlarda elektrik akımları hastanın epilepsi nöbeti geçirmesini sağlıyordu. Gördüğüm en korkunç psikiyatri tedavi yöntemiydi ama sonrasında hastalar çok mutlu oluyordu.

Bu dünyadaki her şeyin hallolabileceğini düşünen insanlarla, hiçbir haltın düzelmeyeceğini düşünen insanlar ölümüne kapışırdı. Zira iki tarafta kendince haklıydı. Ancak bu münazarada ben ilk gruptaydım. Kendi isteğimle iki tarafı da ölümüne savunabilir ve haklı çıkardım ama hocamız beni ilk gruba eklemişti. 

Şubat 2018 / Isparta

"Saygıdeğer hocalarım, kıymetli öğrenci arkadaşlarım ve sevgili emekçilerimiz... Dönemin ilk münazarasına hepiniz hoş geldiniz." 

Okulda ne zaman bir sunum olsa ses tonunun güzelliği ve diksiyonunun akıcılığı sebebiyle kürsüde yerini alan Azra'nın verdiği selamla konferans salonunda büyük bir alkış tufanı oluştu. Bu alkışı bu hale getiren elbette ki henüz çok genç ve heyecanlı olan öğrencilerden kaynaklıydı. Münazara gruplarından birinde olan kıvırcık saçlı kız yüksek sesin geleceğini tahmin ettiği için sıranın altında yumruğunu sıkıp tırnaklarını avuç içine geçirerek bilincini buna açık tuttu. Yüksek sesten irkilse de belli etmenin anlamsız olduğunu biliyordu. 

Ruh Güruh, duygularını kontrol etmiyordu, yok ediyordu. 

Kendisini zayıf düşürecek her şeyi hayatından son yıllarda çıkarıyordu. Zayıf değildi, asla olmayacaktı. Şimdilik böyle düşünüyor ve bu doğrultuda hareket ediyordu. 

"Lafı çok uzatmadan münazara gruplarımızı tanıtmak istiyorum," Azra iki masanın da önünde duran isimlere bakarken yüzünü buruşturmamak için ciddi bir mücadele verdi. "12/A sınıfından Alperen, Volkan ve Ruh'un içinde bulunduğu grup ismi Serden Vaşak Geçti olarak belirlenmiş ve arkadaşlarımız bize, hayata olan mücadele azminin neden kaybedilmemesi gerektiğini anlatarak fikirlerini paylaşacaklar." 

PSİKOZΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα