¹²Beklenmedik Şeyler ve Genç Prenses

148 22 27
                                    

Büyük bir kafile La-Firya'nın merkezi olan Askan sarayına doğru yolculuk ediyordu. Kafilenin ortasında şatafatlı bir araba içinde önemli kişileri taşıdığını belli edercesine geçtiği yollarda takırdıyordu. Bembeyaz araba açık mavi renkte işlemelerle süslenmiş parıl parıl parlarken pencerenin perdesi kenara çekildi. Arabanın penceresinden genç bir kız başını dışarıya uzatıp parlayan gözlerle şehri izledi. Bir dağ yolundan giden kafile başkentin muhteşem manzarasına tanık oluyordu.

La-Firya gezegeninde adını tarihe altın harflerle kazıyan bir çok şehir olsa da Askan bir başka parlıyordu.

"Eliza, güzel kızım, başını pencereden çıkarma."

Genç kız babasının sözlerine kulak astı ve belli etmediği bıkkınlığıyla pencereyi geri kapadı. Sırtını koltuğa geri yasladı ve ellerini önünde birleştirerek asil bir şekilde uzun süredir yaptığı oturuşunu sürdürdü. Bembeyaz ipeksi saçları, buz mavisi gözleri ve pürüzsüz beyaz teni onun bir prenses olduğunu ilk görüşte belli ediyordu.

Doğu kıtasının en güçlü krallıklarından biri olan Dakya prensesi Eliza ve babası Kral Orfe, Askan'ın çağrısıyla ülkelerinden ayrılıp başkente gelmişlerdi. Askan uzun süredir belli aralıklarla önemli krallıklardan ya temsilcilerini ya da krallarını başkente çağırıyordu. Kral Orfe ise temsilcisini göndermek yerine bizzat kendisi gelmeyi seçmişti. Çünkü aklında kızı için gerçekleştirmeyi umduğu bir planı vardı. Gözünden sakındığı kızını onu kendisinden daha iyi koruyabileceği birisiyle evlendirmeye karar vermişti. Ve bunu gerçekleştirmek onun için çok mühim bir meseleydi.

Öte yandan Eliza babasının kendisi hakkındaki düşüncelerinden bir haber, başkente gelmiş olmanın verdiği heyecana yenik düşmeme çabaları içerisindeydi. Kendi ülkesinin sınırları içerisinden hiç çıkmamıştı. Bu yüzden başkenti gönlünce gezmek istiyordu.

Uzun süreli yolculuğun ardından kafile nihayet saray sınırları içerisine girmişti. Kendilerini karşılamak için bekleyen saray görevlileri onları ana yoldan alıp ikamet edecekleri saraya doğru hiç duraksamadan yönlendirdiler. Soğuk iklime sahip ülkelerine tezat daha sıcak bir saray onlar için hazırlanmıştı. Sarı açık renkte parlayan sarayın büyük bir kısmı son derece sağlam camlarla kaplıydı. Büyük bahçesi sarayın sağından geçen nehre ve nehrin büyük şelalesine ev sahipliği yapıyordu. Çeşitli çiçeklerle süslenmiş bahçede çardaklar ve kısa bir gezinti için uygun yürüyüş yolları bulunuyordu. Kış mevsiminin aksine burası ferah bir bahar havasıyla kaplıydı.

Kısa bir karşılama töreninin ardından saraylarına adım atan Dakya kralı, prensesi ve hizmetkârları dinlenmek üzere odalarına çekildiler.

Prenses geniş odasına girdiğinde kendi ülkesindeki odasından farklı olmayan odanın yatağına yatıp bir müddet gözlerini kapadı. Geniş yatak, odanın bir kısmı boydan boya camla kaplı pencereye dönüktü. Odanın sağında aynalı bir masa, pencerenin önünde iki sandalye ve ortasında yuvarlak bir masa, bir köşesinde paravan ve bir köşesinde başka bir kapı vardı. O kapının arkası banyoya ve kıyafet odasına açılıyordu.

Eliza yemek yemeden önce biraz kestirmek için yatakta iyice yayıldı. Bundan sonra uzun bir süre burada kalacağından gezmek için çok fırsatı olacaktı.

🌌🌌🌌🌌🌌🌌🌌🌌🌌🌌🌌

İki haftadır resmî işlerle uğraşmaktan bir türlü şehri gezememişti zavallı prenses. Bundan sebep bir plan yapmıştı. Sadece en güvenilir hizmetkârını da alıp saraydan gizlice ayrıldığında fark edilmediğine emindi. İki gündür Askan sokaklarında hizmetkârıyla babasından habersiz gezen Eliza, Aska'nın Erumiya bölgesinde bir dükkân gördü. Dükkânın adı 'Sihir Dükkân' idi. İlgisini çektiği için bir müddet uzaktan dükkânı seyretti. Küçük çocukların dükkana girdiğini ve ardından kahkahalarla çıktığını görünce kendisi de dükkâna girmeye karar verdi.

Ruh MimarıWhere stories live. Discover now