Evettt yazmış olduğum ilk kitabın ilk bölümüyle karşınızdayım. Umarım severek okuyup keyif alacağınız bir bölüm olur. Kitapla ilgili yorumlarınızı, düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayınnn <3
🌻
31 Aralık 2022
Rüzgarın verdiği o soğukluğu tenimde hissetmemle birlikte ayaklarımı vücudumla daha fazla bağdaştırıp kollarımla kendimi sıkı sıkı sardım. Tenimdeki soğukluk üşümeme olanak sağlayacak kadar yeterliydi ama uyursam üşümem de düşüncelerimle birlikte yok olabilecek kadar önemsizdi. Öyle ki üzerinde bulunduğum rahatsız zemine rağmen uykum tüm rahatlığımdan daha ağır basıyordu.
Omzumda hissettiğim bir el ile irkildim. Gözlerimi yavaşça araladığımda karşımda yaşlı bir teyzeyle karşılaştım. Korkmuş, uykulu ve bir o kadar da anlamsız gözlerle teyzenin suratına baktım. Ve daha sonra koluna taktığı sepetinde kalan son birkaç tane güle... Bir şeyler söylüyordu ve söylediği cümleler hiçbir anlam ifade etmeden kulaklarımdan süzülüp gidiyordu sadece.
Yavaşça yattığım yerden doğrulduğumda bir bankta olduğumu fark ettim. Denizin kenarında duran bir bankta uyuyakalmıştım sanırım. Ne zaman, nasıl ve neden burda uyumuştum en ufak bir fikrim yoktu. Sadece uykunun verdiği bir sarhoşluk vardı üzerimde. Yorgundum ve başım ağrıyordu, hem de fazlasıyla.
Bir şeyler söylemeye devam eden ve benden bir cevap bekleyen teyzeye tekrar baktım. Zayıf düşmüş bedeninden, göz altındaki torbalardan ve yüzünde her bir senenin getirdiği bitkinlik belirtilerini yansıtan çizgilerinden altmış küsürlü yaşlarda bir kadın olduğu anlaşılabiliyordu. Tedirgin olduğu belliydi ve anladığım kadarıyla tedirgin oluşunun sebebi bendim.
"Saat kaç acaba?" dilimden zorlukla dökülen birkaç kelime sayesinde sonunda bir şeyler söyleyebilmiştim.
"Sabahın 4'ü kızım." dedi cebinden çıkardığı eski model tuşlu telefona bakarken. "Polisi aramamı ister misin?"
"Hayır, gerek yok polise." dedim. Nerde olduğumu anlamaya çalışmak için etrafıma göz gezdirdim.
Çift şeritli bir cadde vardı hemen arkamda. Park edilmiş birkaç araba, arabaların hemen yanında lüks yapıdaki evler ve cadde üzerinde yer alan birkaç dükkan. Caddenin sonuna doğru baktığımda zihnimin derinliklerinde buralar bir yer ediniyordu sanki
Teyzeye tekrar dönüp "Beylikdüzü sahili mi acaba burası?" diye sorduğumda onaylarcasına kafasını salladı.
"Evinin yolunu biliyor musun?" diye sordu teyze.
Evimin yolunu biliyor muydum? diye sordum kendime. Etrafıma tekrar göz gezdirdim. Her yer fazlasıyla tanıdıktı ve evimin buralarda bir yerde olduğuna net olarak emindim. Ama net olarak emin olmadığım kısım evimi hatırlayamıyordum.
Yaşlı teyze hala benden bir cevap bekliyor olacak ki suratıma dikkatle bakıyordu. Gözüm tekrardan koluna astığı çiçek sepetine takıldığında bu saatte neden burada çiçek sattığını düşündüm. Bu saatte kim dışarıda olup eşine ya da sevgilisine gül alırdı ki?
"Tanıdığın biri var mı?" diye sordu teyze. "Arayalım istersen?"
"Yok teşekkür ederim." dedim, ekledim. "Evimin yolunu hatırlıyorum. Bu saatte endişelendirdiğim için kusura bakmayın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOLUN YARISI
Teen FictionAklıma Şeker Portakalından Zeze'ye ait bir söz geldi: "Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bı...