"Korkma bu kadar Sherlock."
Artık yaşama sevincimi yitirdiğimi hissediyorum. Marcus eğer bana şimdi gel dersen, gelirim. Gel anlatacağım dersen bir saniye bile beklemem.Olmuyor işte.Elinde olsa da anlatabilsen. Bunun cezası ölüm biliyorum.O zaman bende kendi çabamla çözeceğim.Ya öğrendiğim şeyler beni daha mutsuz edecekse?Beni mutsuzlukla korkutamazsınız
-
Günlerdir sadece pencere önünde durup ağlıyordum ve bu evdeki herkesi normal olarak rahatsız ediyordu fakat buradan da ayrılma zamanım git gide yaklaşıyordu.Lakin gidecek hiç bir yerim yoktu.Şu hayatta hiç tam anlamıyla güvenebileceğim bir insan olmamıştı işte. O sırada su içmek için mutfağa gelen Anıl'ı fark ettiğimde düşüncelerimden sıyrılıp normal bir insan gibi sadece manzarayı izliyorculuk oynamaya başladım.
"Gidecek yerin yok, biliyorum" dedikten sonra gözlerimi kırpıp yine çaresizlik içine girmeye başlamıştım.Karanlık bulutlar tekrar boy göstermeye başlamıştı aklımın derinliklerinde. Buradan çıktıktan sonra olasılıksız kendimi öldürecektim. Herkeste kendini buna hazırlıyordu.Herkes bunu bekliyordu.Ama o anda hala arkası dönük olan çocuk başını biraz daha dikleştirip, "Burada kal bir süre daha", dedi.Kalamazdım o da biliyordu. Teyzeleri bunu kabul etmezdi.O da içten içe içerliyordu galiba bu durumu. Gözlerimin içine bakarak, "Onlar bir ay kadar yoklar iki üç gün sonra.İstersen kalabilirsin sıkıntı yok.Sana zarar vermem.Fakat tek bir şartla", dedikten sonra tek kaşını kaldırıp devam etti. "Benim yatağımda yatamazsın." Bilmiyordu ki, yatak umurumda olan tek şeydi.Göz göze geldikten sonra ağzımdan çıkan tek şey," Sağ ol" , oldu. O da bu cevabı umursamayarak odasına doğru yürümeye başladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKSİYETİK-Düzenleniyor-
Mystery / ThrillerBAZI İNSANLAR DOĞMADAN BİRBİRLERİNE SÖZ VERİRLER.BAZILARININ İSE SÖZ VERDİĞİ İNSAN DEĞİLDİR!