7. BÖLÜM

8K 534 194
                                    

Merdivenden yükselen gıcırtılar yavaş yavaş bulunduğumuz odaya yaklaşmaya başladığında gözlerim Ares'e kaydı. Bakışları bana yönelirken yavaşça elini ağzımdan çekip beline atarak gümüş silahını çıkarmıştı. Ben bir kapıya bir de ona bakarken yavaşça geriye adım atarken beni de kolumdan tutup odanın diğer köşesine çekmeye başladığında peşinden gitmekten başka çarem yoktu.

Beni pencereye çekip bir yandan da çabuk gitmemiz için pencereyi yavaşça sessiz olmaya çalışarak açarken aklıma gelen şeyler kaşlarım çatılıp başımı aşağı çevirdim. Üzerimde havludan başka bir şey yoktu ve biz şu an kaçmak üzereydik. Havluyla hiçbir şekilde hiçbir yere kaçamazdım o yüzden de o pencereyle uğraşırken ona arkamı döndüğüm gibi hızlı dolaba ilerleyip içinden elime geçen şeyleri sessizce aldım. O hızla elime bir baksır ve eşofman altı geçerken daha ne olduğunu bile anlamadan belimden tutulup havaya kaldırılarak geriye çekilmem bir olmuştu.

" Öldürüleceğiz biraz sonra ve senin düşündüğün şey pantolon mu cidden! " Bir yandan belimden havaya kaldırarak benimle birlikte geri geri yürüyüp pencereye yaklaşırken diğer yandan da sinirle söyleniyordu.

Onun dediklerine kaşlarımı çatarken elimdeki kıyafetleri sıkıca tutuyordum. Beni yere bırakıp açık pencereden bacaklarını dışarıya sarkıttığında kolumdan tutup beni de yanına çekiştirdi. Kıyafet bulunan ellerimle havluyu sıkıcı tutmuşken diğer elimi de pencerenin kenarına koyup onun yanında durdum. Bana bakmadan elindeki silahı tekrar beline yerleştirip bedenini aşağı sarkıttığında, ayaklarımızın altında bulunan yere elini koyarak atlayıp uzun bedeni ile kolayca aşağıya ulaşmıştı.

Alttan bana bakarken eliyle gel işareti yaptığında Bir ona bir de evin içinde dolanan ayak seslerine baktım.
" Hadi! " diyen sabırsız ve sinirli sesi ile bedenimi aşağı eğip atlamak için pencerenin pervazlığını oturdum. Ama üzerimde sadece havlu varken aşağı atlamak çok tehlikeliydi. Atlasam rezil olma şansım yüksekti ama atlamasam da aşağıdaki adamın beni öldürme ihtimali çok daha yüksekti. O yüzden de el mecbur aşağıdan beni izleyen adamın üzerine hiç düşünmeden bedenimi bıraktığımda, yere düşmeyi beklerken havada tutulmamla biraz da olsa rahatlamıştım. Bir elim havluda olduğu için açılmadığına içten içe sevinirken beni yere bıraktığında bu sefer de çıplak ayaklarıma gözüm takıldı.

Tam o sırada Ares ayaklarımın önüne içeride olması gereken spor ayakkabılarımı bıraktığında şaşkınlıkla ona baktım. Her şeyi önceden planlamış olması beni bir nebze olsun korkuturken bana bakan çatık kaşlarıyla onu sinirlendirmemek için anında ayaklarımı siyah spor ayakkabılara geçirip merdivenlerden inen bedenin peşine takıldım. Karanlık gecede üzerindeki siyah kıyafetle ve elindeki gümüş silahla çatık kaşlarını sağa sola çevirerek etrafına dikkatli bakıp hızlı ve sessiz bir şekilde yürürken ses çıkarmadan ben de peşinden ilerledim. Ona yakın bir mesafeden yürürken sürekli etrafıma bakınıp duruyordum. Evin içinde kaç adam vardı bilmiyordum ama muhtemelen çok kişiydi. Çünkü Ares peşine birkaç kişi takılacak tipte biri değildi.

Ağaçların arasından sessiz ve hızlı bir şekilde ilerlerken Ares sürekli arkasına dönüp beni kontrol ediyordu. Ve bu da içimde bir yerlerde garip bir his oluşmasına neden oluyordu. Ondan çok hoşlanıyordum ve en ufak hareketi bile kalbimin deli gibi atmasına neden oluyordu.

Bir süre yürüdükten sonra karanlıkta etrafıma bakarak ilerlerken bir anda belimde hissettiğim elle Ares'e doğru baktım. Bir eli çıplak karnıma derken silahla elini kaldırıp ağzına doğru tutarak sus işareti yaptığında başımı sallayıp onu onayladım. Bir ağacın gövdesine saklanırken beni de kendine çektiğinde ağacın arkasından baktığı yöne baktığımda uzakta gördüğüm iki siyah takım elbiseli adamla, görünmemek için onun arkasına saklandım.

          

Gözleri adamlardan ayrılmazken beni iterek ağacın arkasından çıkmadan önce son kez fısıldadı.
" Ben diyene kadar yerinden çıkma sakın! "
Bana bakmadan karanlığın içinde adamlara doğru yavaşça ilerlerken onu fark etmeyen iki adam yolun üzerinde etrafa gergin bakışlar atıyordu. Uzaktan elimi ağacın gövdesine koyup onları izlerken Ares onlara arkadan yaklaşıp bir adamın boynuna elini sardığı gibi yana doğru hızla çevirdiğinde ortaya çıkan sesi ben bile duymuştum. Çıkan sesle yüzüm buluşurken adam anında yere yığıldığında onu fark eden arkadaşı hızlı elinin beline atarken Ares ondan önce davranarak silahının kabzasını adamın yüzüne vurduğu gibi geriye sendeleyen adama tekme atarak yere düşmesini sağladığında üzerine çıkıp elindeki silahla ona vurmaya başladı.

Adama hiç acımadan defalarca silahla vururken ben yüzümü buruşturup izlemeye devam ediyordum. Birkaç saniye sonra adamın üzerinden kalkıp silahını beline yerleştirerek benim olduğum tarafa baktığında gelmemi istediğini anlayıp hızla saklandığım ağacın arkasından çıkarak son kez arkama bakıp ona doğru koşarak gittim. Yanına vardığımda ayaklarının dibindeki kanlı adamı görmemle yüzümü buruşturarak başımı kaldırıp onunla göz göze geldiğimde başıyla arabayı işaret etti. Ön koltuğa binerken o da arkadan dolanıp sürücü koltuğuna geçerek zaten üzerinde bulunan anahtarı hızla çevirip arabayı çalıştırarak bizi oradan uzaklaştırmıştı.

Bir süre gittikten sonra oradan uzaklaştığımızda en sonunda rahat bir nefes alarak ifadesiz bir şekilde arabayı süren adama çevirdim bakışlarımı.
" O adamlar kimdi? " diye sordum merakıma engel olamayarak. Ki zaten merak etmek hakkımdı çünkü gecenin köründe hayatımı iki kez tehlikeye atmıştı ve bana açıklama yapmaya mecburdu.

Ondan bir cevap beklerken gözlerim yüzünden ayrılmıyordu. Gümüş gözleri karanlıkta arabaya sızan ay ışığının altında beyaz bir renk alırken gözlerini yoldan ayırmadan tek bir kelime çıktı dudaklarının arasından.
" Mafya. "
Duyduğum kelimeyle bir yanım sinirlenirken göz devirmeden edemedim. Adam tetikçiydi zaten ne bekliyordum ki, legal işler yapmasını mı?

Ona bakmayı kesip ayın aydınlattığı yola gözlerimi dikerek sinirle homurdandım.
" En azından beni bulaştırmamayı deneyebilirdin! " Ben ona bakmazken onun sinirli bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Bir yanım fazlasıyla tedirgin olurken diğer yanım da haklı olduğum için kendimi avutarak bakışlarına karşılık vermedim. Zaten fazlasıyla gergin bir gece geçirmişken bir de onun öfkeli bakışlarının altında tedirgin olmak istemiyordum. Bir insan hem nasıl bu kadar güzel hem de korkutucu olabiliyordu anlamış değildim.

" Ormanda karşıma çıktılar, elimde olan bir şey değildi. " Dişlerini gıcırdatarak sert bir şekilde açıklama yaptığında, birazdan üzerime saldırıp beni öldürecekmiş gibi bir şekilde konuşmuştu.

Ona bakmadan ben de onun gibi sert bir ses tonu kullanarak içimden geçenleri söylediğimde her saniye daha da sinirlendiğini hissedebiliyordum.
" Belki adamların senin peşine düşmesi elinde olan bir şey değildi ama şirketteki kadını öldürüp ardından beni kullanarak kaçman, seni ormana bıraktıktan sonra mafyaların peşine takılıp onları benim evime getirtmem ve beni bir sürü suça bulaştırıp yalan söylemeye itmen tamamen senin suçundu! " dediğimde, direksiyondaki ellerini ses çıkartacak derecede sıkıp sinirle gözlerini birkaç saniye kapatmıştı. Arabayı hızlı hızlı sürerken gözlerini açıp yola bakarken dişlerinin arasından sinirli bir şekilde konuştu.
" Kes sesini! "

" Niye, haklı olduğum için mi? " dediğimde, daha ne olduğunu anlamadan frene basması ile öne doğru savrulup başım arabaya çarpacakken son anda tutunabilmiştim. Ani gelişen olayla kollarım sert çarptığı için acırken, Ares sertçe iki kolumdan tutarak beni kendine doğru hızla çektiğinde, öfkeli grileriyle göz göze gelmiştim. Gözlerinden ateş saçarken sinirli solukları dudaklarımı acıtacak kadar sertçe tenime çarpıyordu.

BASKIN-GayWhere stories live. Discover now