Bugünün ne kadar da sıkıcı olduğunu düşünüyordum, genelde günüm haraketli geçerdi. Sabah kalkar, birkaç bişeyler atıştırıp evimizin hemen yan sokağında olan kahveciden en sevdiğim içeceğimi alır ve küçük kardeşim Rose'u okuluna bırakırdım ve babamın iş yerine gider ona yardım ederdim o bir marangozdu ama bildiğimiz marangozlardan değil son marangoz bükücüydü işinde eşsizdi, New York babamın masalarından geçiniyordu. Annem ise evimizin son yemek bükücüsüydü yemekleri bizi kendimizden geçirirdi hatta dışarıdan hiç yemek söylediğimiz zaman olmuyordu iki kız kardeşim vardı Rose ve Teresa ve ben Jack. Babamın yanından ayrıldıktan sonra okula giderdim. Lise son sınıftaydım ve bu yıl bir karar vermem gerekiyordu ama benim ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Her neyse, öğlen olunca okulu kırar ve kaykay sürmeye giderdim nereye mi New York un en muazzam parkına Battery Parka burası benim kendimi en özgür hissettiğim yer. Gri, üzerinde gezegen resimleri olan bence bir uçakla yarışabilecek(!)kabiliyete sahip kaykayım, beni var olduğuma hissettiren tek şeydi ta ki az önceki dehşet derecedeki sarsılmadan önce...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son İzler
Teen Fiction4 insan, 4 umut, 4 varoluş, 4 hayat demek. 18 yaşındaki Jack'in hayatının bir sarsıntıyla değişmesi ile hayatı, dünyası yok olur. Bir insana dair hiçbir iz yoktur taki bulacağı 3 kişiye kadar.