̶ A̶ca̶̶ba̶

24 1 0
                                    

Acaba diğer insanlarda bu kadar ihanete uğruyor mudur?
Acaba diğer insanların hayatları bu kadar zor mudur?
Bu belirsizlikler kafamda dolanırken merdivenleri ikişer ikişer inmiştim.
Çiçeğin olduğu yere gittiğimde Çiçek ortadan kayboluvermişti. Gözlerim onu aradı ama göremiyordum. Acaba insanlar da bu kadar yaklaşmışken vazgeçiyor muydu? Ben yapmayacaktım çünkü insanı insan yapan şeyler duygulardır. Bende uzun zaman önce öldü. İnsanlığımı kardeşimle gömdüm.
Bahçede öylece kalakalmıştım. Ne ilerleyebiliyordum ne de başka bir şey yapabiliyordum. Aradan çok geçmeden Yiğit de yanıma geldi.
- Kızım az yavaş ol!
- Elimden kaçırdım onu. Bunu nasıl yaptım? Her şey benim suçum!
Her şeyin suçlusu gerçekten ben miydim?
- Mahru saçmalama! Kendine gel. Seninle alakası yok. Ayrıca oda numarasını öğrendim. Hemşireler konuşurken Çiçek Aksoy'un odasına 14 numaraya ilaç götürülmesi gerektiğini söyledi.
Bir şekilde fırsat bulabiliriz. Hatta bulduk.
Elimi hemen kavrayıp merdivenleri çıkmaya başladı. 14 numaranın kapısına doğru giden hemşireyi gördük.
- Yiğit baksana hemşire gidiyor.
- Biz de doktoruz hayatımm.
Aptal herif "M" harfini niye bu kadar uzattıysa.
Yiğit hemşireye dönerek.
- Sen onları bize ver biz hallederiz.
- Benim yapmam söylendi.
- Biz doktoruz. Biz halletsek daha iyi. Hem kontrol zamanı gelmişti.
- Peki o zaman.
Odanın kapısını açtık ve içeri girdik. Çiçek beni görür görmez tanıdı.
- M-Mahru?
- Çiçek. Acilen konuşmalıyız. Yiğit sen kapıya bak.
- Ne konuşacağız ki?
Bir yandan da mırıldanıyordu.
- Ayşin ile ilgili.
Birden ayağa kalkıp dönmeye başladı. Sanırım Ayşin onun hassas noktasıydı. Buraya gelmesinin genel sebebiydi..
- Ayşin son zamanlarda nasıldı? Bir tuhaflık sezdin mi hiç?
- O-o bana öleceğim dedi. Ama ben onu dikkate almadım. İntihar edeceğini bilmiyordum. Ben bir şey yapmadım. Ben bir şey yapmadım.
Odanın içerisinde sadece bunları söylüyordu.
Kollarından tutup silktim.
- Çiçek, Ayşin bunları sana ne zaman dedi? Bana tam tarih ver lütfen.
- 15 Ağustosta söyledi.
- 17 sinde öldü zaten... Teşekkürler başka bir şey var mı?
- Bide bana bir şey verdi. Sana vermem için. Ama asla vaktim olmadı. Bir dakika bekle.
Yastığının kılıfından bir paket çıkardı.
- Al Mahru.
Paketi aldım ve Yiğitle çıktık.
Elimde belki de bütün sorularımın cevabı vardı. Sabırsızlıkla Yiğit'i çekiştirerek hastaneden çıktık.
Yiğit artık hareket etmeyi bırakmıştı.
Beni kendine çekti.
- Takip ediliyoruz. Sessiz ol. Sadece yürü.
- Kim takip ediyor?
- Bilmiyorum fakat şimdi anlarız.
Kolundaki saatten bir bildirim gönderdi. Sanırım asistanı Barış' aydı.
Bir kaç dakika sonra kolumdan tutup beni bir apartmana soktu.
- Takip ediliyoruz.
- Bunu nereden çıkardın hayatımm?
- Barış' a bir mesaj yolladım. Komser bizi takip etmeleri için adam yollamış. Yani bizde şüpheleniyor. Önümüzde iki seçenek var. Ya her şeyi anlatmak ya da onlara kendimizi bir oyunla inandırmak. Çabuk karar vermelisin.
- 1 yıl sonra ölecek olan bir insana böyle bir yardımda bulunmaz . Yani oyun oynayarak inandırmaktan başka seçeneğimiz yok.
- O zaman başlayalım bakalım.
El ele tutuşup söz verdik...

El ele tutuşup söz verdik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
̶̶Gö̶̶l̶g̶e̶n̶i̶n ̶Ka̶̶ra̶̶la̶̶n̶l̶ığ̶ı̶n̶da̶Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin