palto

223 34 367
                                    

"Fotoğrafçıyı, Bay Tomioka'yı ve Bayan Kobayashi'yi evlerine götürebilir misin? "

"Elbette, efendim" dedi uzun boylu amber gözlü adam yüzünde boğuk bir ifade vardı,

kaşlarımı çattım.

Ve soğukkanlı ifadesizliğini koruyan Akemi'ye kısa bir bakış attım.

"Buna hiç gerek yok Akemi beni eve kadar bırakacaktır, yine de teşekkür ederim."

Urokodaki gözlerini devirdi, yüzünde boş ama şaşırmış bir ifade belirdi. "Ah, tanıştığınızı bilmiyordum."

"Liseden arkadaşız, ben de bu çekimlerde olduğunu yeni öğrendim. Tesadüf oldu"

"Anlıyorum, madem öyle bay Akira en azından sizi çıkışa kadar götürsün."

Kendimden emin bir tavırla cevabımı verdim. "Gerek yok..." uzun boylu adam dışarı çıkabilmemiz için süitin kapısını açtı. Üzerimde garip bir baskı hissediyordum Akemi'nin yüzündeki gergin ifade huzursuz hissetmeme sebep oluyordu. Yüzümden geçen belli belirsiz gülümsemeyle Akemi'nin kolundan tutup. "Kahve?" Diye sordum, söylediğim şeyle birlikte Akemi'nin yüzündeki gerginliğin yerini hoş ve sakin bir gülümseme aldı. "Çok sevinirim..."
.........................

"Görüşmeyeli nasılsın?"

"Pek bi değişiklik yok aslında, sen nasılsın?"

Akemi ile liseden beri bağımızı hiç koparmamıştık. Buna rağmen üniversitenin son senesinde derslerden dolayı aramız biraz açıldı. Onunla bu şekilde karşılaşmak beni biraz üzüyordu.

"Aynı... sanırım yani"

"Bu gün fotoğraflarını çektiğim adamla aranda bir ilişki mi var?"

"Ne!" Akemi'nin sorduğu bu soru anlık olarak afallamama sebep olmuştu.

"Ne alaka be!"

"Giyuu. Sana nasıl baktığını görmedin mi?"

Gözlerimi devirdim, ondan uzak durmaya çalışıyordum ama sanki ondan uzaklaşmaya her çalıştığımda bana daha çok yakınlaşıyordu. Kahvemden bir yudum aldım ve bozuntuya vermeden devam ettim.

"Kız arkadaşın nasıl?"

"İyi, bu haftasonu iş için Amerika'ya gidecek. Onu çok özliycem."

"Ah anladım, sıkma canını."

"Oh!"

"Ne oldu?"

"Bu hafta sonu barda bir parti vericez. Sen de gelsene."

"Ah... şey, bilirsin aslında içmek bana pek yaramıyor."

"Aman be Giyuu. Ne olcak sanki, kırk yılın başı şurda birbirimizi görmüşüz."

"Yani evet ama..."

"Giyuu, lütfen..."

"Peki madem ısrar ediyorsun."

"Yes! O zaman bana numaranı ver ben sana konumu atarım."

"Peki." Yüzümde aptal bir gülümsemeyle oturuyordum.

"Bu arada, istediğin kişileri de çağır. Yani tek gelme." Heycanla Akemi'yle ellerimizi birbirine kilitleyip sağa sola sallamaya başladık. Etraftakilerin sorgular bakışlarını hissediyordum, ama pek de umrumda olduğunu söyleyemezdim. Şu an eğleniyordum ve önemli olan tek sey bendim.

"Emin misin?"

"Nasıl yani?"

"Nerde çokluk orda bokluk demişler."

Mavi kuğu/SabigiyuuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin