story-3

14 3 0
                                    


Bölüm 3: hüzün çiçeği

  Ellerin de yine o iğrenç kızıllık vardı. Gözleri, gidip gelirken saatlerdir beklediği bankta kıvrıldı. Çocuk gelmiyordu. Jungkook üşüyordu.

  "Bayım ben geldim."

  Çocuğun daima neşeli çıkan sesini duyduğunda artık üşümüyordu. Tenine değen sıcaklıkla irkilmiş ve kendini toparlamıştı.

  "Gelmeyeceksin sandım. "

  "Geleceğim demiştim. "

  Gülümsedi. İlk kez anne diyen bebeğine bakar gibi gülümsedi. Sesinde , sonbahar olan adam gözlerinde güneşli baharlar taşımaya başlamıştı bir kaç gündür. Şehrine uğramayan yaz , yağmurdan sonra açan hava gibi güneşlenmemişti bir anda. Ihtiyacı olan birini bulmaktı kendi gibi yalnız, kendi gibi kimsesiz.

  " Devamını dinlemek için sabırsızlanıyorum bayım. "

  "Teşekkür ederim ."

  Bir kaç kelimeyi bir biri ardına koymaya çalıştı. Bir kaç nefese dolar mıydı çaresizlik?
Dolardı.

  " o gece o evde kaldım. Evin babası şehre gitmiş ihtiyaçları karşılamak için bir kaç haftadır çalışıyormuş. Ayda bir anca gelirmiş.
O yüzden evde yalnızca üçümüz vardık.
Genç çocuk çok kibardı. Yüzünde ufak tefek yaralar vardı. Senin gibi ufak bir vücuda sahipti . Yüzünde yaraları gizleyen güzel bir gülümseme vardı. Gülümsemeyi ben o çocuktan öğrendim.

'Neden asker olmak istediniz bayım?'

Diye sorduğunda şaşırmıştım. Ben bir erkektim ve her erkek savaşmak isterdi . İç güdüsel bir eğlemdi değil mi sonuçta? Yanılmışım . Geç kaldım biraz anlamaya.

' burası senin evin değil mi?"

Diye sorduğumda suratıma boş bir ifade ile baktı.

' ailemin evi ama sorumla ne alakası var ki bayım?'

Gülümsemiştim.

' evini korumak istemez misin?'

' Evimi mi? Hayır bayım. İnsanları bu ev için öldürmem. Bu ev yıkılır gider , yeni bir ev bulurum kendime. Ne gerek var ki o kadar insanın ölmesine. Bu küçücük eve ister Kore desinler , ister Amerika . Ne farkeder ki ? Ben evim diyorsam benim evimdir .'

  Çocuk konuşurken dikkatlice onu dinliyordum. Ergen diye düşündüm. Vatanına karşı bu kadar umursamaz olmasından belliydi.

' daha küçüksün anlamazsın.'

' İnanın beyfendi , sizden daha çok anlarım. Ne siz anlarsınız beni ne de ben anlarım sizin gibisini.'

   Sinirlenmeye başlıyordum. Kendini altından bir tahta oturtmuştu hayal dünyasında.

' Gerçek dünya bu çocuk. Bazılarının yaşayabilmesi için bazıların da ölmesi gerekir .'

'Kimin öleceğine neden siz karar veriyorsunuz ki? Ne zaman tanrının görevini üstlenmeye başladınız?'

' Çok konuşma çocuk. Bir gün aynı pencereden bakıyor olacağız ikimizde .'

' Yatağın hazır oğlum. Gidip dinlenebilirsin.'

'Teşekkür ederim teyzecim. '

Kapıdan girip anında geri çıkan kadının ardından bir kaç saniye baktıktan sonra tekrar çocuğa baktım. Kaşındaki yara bandı ve dudaklarında ki ufak yaralar , uzun süre geçtiğini belli edercesine kabuk tutmuştu. Buna rağmen çok güzeldi. "

  " Erkeklerden mi hoşlanıyorsunuz bayım?".

Araya giren çocukla önce derin bir soluk aldı. Bu hikâye anlatılması zor bir anıydı onun için.
Umursamazca cevap verdi .

  " Evet . Bir sorun mu var?"

"Hayır bayım. Diğer insanlar ayıplar günah deyip ama ben tanrı değilim. Aşk ise günah değil. Bir kadını sevince daha çok mu aşık olmuş oluyorsun ? Bir erkek için neden geçerli olmasın ki bu? Neyse devam edin lütfen. "

  Bir kez daha hayran kalmıştı karşısındaki saf çocuğa. Dudağının üstündeki yara kurumaya yüz tutmuştu ama gözünün altındaki morluklar tazeydi . Parmağını çocuğun dudağında gezdirdi. Sonra da hikayesine devam etti.

" o gece bir daha konuşmadık onunla . Sabahı ise o evden çıkıp gitmiştim. Yarın yine gel çocuk. Çok yorgunum . Uyumam gerek."

"Peki bayım. Yarın yine burada olacağım. "

 "

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kill Me and Kiss Me | VkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin