"Gözyaşlarım ondan ayrıldıktan sonra boşalmıştı. Durmak bilmiyordu. Kapıyı açtım. Hepsi merakla yanıma geldi. Yüzümü görünce ifadeleri değişti.
"Nasıl yani iyi gitmedi mi?" Jennie şaşkınlıkla sormuştu. Gözlerine baktım. Kafamı yavaşça iki yana salladım. Lisa koşarak bana geldi. Kollarının altına aldı beni. Lisa'nın omzunu ıslatıyordum. "Biz hiç başlamadan bitirdik Lisa." Saçlarımı okşadı. Kızlar da ardından yanımıza gelip arkamızdan sarıldı.
Chanyeol biz sarılırken konuştu. "Kesin Jimin bir şey dedi. Bugün de onca demiştim ona 'Rosé'nin seni çok sevdiğini ve ne dediyse haklı olduğunu' kafamı kaldırdım. Demek sınıfta ikisi bunu konuşuyordu.
Gözyaşımı sildim. "Artık çok geç Yeol. İlk başta bana inanmalıydı. Beni yalnız bıraktı." Hepsi dudak büzmüştü. Burnumu çektim. "Kusura bakmayın çocuklar. Odama çıkacağım. Dinlenmek istiyorum." Hepsi beni anlayışla onayladı.
Jimin, Rosé gittikten sonra dediklerini hala idrak edememişti. O bitti demişti. Jimin'den vazgeçmişti. Kafasını yana çevirdi. Rosé çoktan gözden kaybolmuştu bile.
Yürümeye başladı. Öylece yürüyordu. Ara sıra insanlara çarpıyor, onlar arkasından bağırsa bile o duymuyordu. Dalıp gitmişti.
Yola atladı. Arabalar ani frenle durdu ve korna basmaya başladı. Jimin öylece arabaların önünde durmuştu. Gözüne vuran farlar onu rahatsız etmiyordu.
"Çekilsene be yoldan."
"Manyak mısın?"
"İşimiz gücümüz var."
"Deli herhalde."Grup Rosé'nin halinden sonra keyifleri kaçmış ve erken dağılmıştı. Chanyeol ellerini paltosunun cebine sokmuş düşünceli düşünceli yürüyordu. Jimin ve Rosé'nin mutlu olacaklarına inanıyordu. Onların aşkına inanmıştı. Jimin'in Rosé'ye değer verdiğini ve çok sevdiğini gözleriyle görmüştü. Kız kardeşini ona emanet edebilirdi.
Işıklara gelmişti. Birazdan yayalar için yeşil ışık yanardı. Karşıya baktı. Gördüğü şeyle gözleri büyüdü. Jimin yolun ortasında durmuş, araçların geçmesini engelliyordu. Dalmıştı.
Koşarak Jimin'in yanına geldi. Kolundan tuttuğu gibi diğer kaldırıma çıkardı.
Birbirlerine baktılar. Jimin ifadesiz, Chanyeol ise endişeliydi. "Delirdin mi sen! Araçların önünde durmuşsun." Bir şey demiyordu. Sadece Chanyeol'a bakıyordu.
Chanyeol bıkkınca nefes verdi. "Pekala. Hadi gel benimle."
⏩⏩⏩
Jimin'i müzik olmayan bir bara getirmişti. Masanın önündeki yüksek sandalyelere oturdular. Chanyeol barmene işaret yaptı. "Bize iki viski."
Jimin Chanyeol'un yüzüne dahi bakmıyordu. Gözünü bir yere dikmişti. Berbat görünüyordu.
İçkileri gelmişti. Jimin eline aldığı bardağı tek dikişte bitirdi. Chanyeol onu durdurdu. "Hop, hop Jimin. Yavaş ol. Gecemiz uzun sonuçta." Jimin onu takmadı. Barmenden bir içki daha istedi.
Bir süredir sessizce içtiler. Chanyeol, Jimin'e göre daha iyi görünüyordu. Jimin biraz sarhoş olmuştu.
Chanyeol birkaç dakikadır konuşmasını beklediği Jimin, sonunda konuşmaya başladı. "Yeol, o benden vazgeçti. İstemedi beni. Ben onsuz napacağım? Ne ümitle kapısına gelmiştim. Ama o yine tekmeyi vurdu bana. Ben bunu hakedecek naptım Yeol?" Sarhoş olduğundan kelimelerin bazıları net çıkmamıştı.
Chanyeol Jimin'in yüzüne baktı. Üzgün ve sinirliydi. Önüne döndü. Elindeki bardakla oynamaya başladı. "Aslında birçok şey yaptın Jimin. Tabi tek seni suçlamıyorum. Rosé de bu zamana kadar bu olayı bizden saklamakla büyük hata yaptı. Ama niyeti iyiydi işte. Fakat Jimin sen... Rosé'ye inanmamakta büyük hata yaptın ve bu bir hayli Rosé'yi hayal kırıklığına uğrattı."