"ben hem kalp,
hem bedenim."🪐
Naz'dan
Bakışlarımı bir elimde ki kartların üzerinde bir de sevimsiz üç arkadaşımın gözlerinin üzerinde gezdirdim. Hepsinin bıkkın bakışlarını görmezden gelip havalı olduğunu düşündüğüm bakışlarımı kartlarıma geri çevirdim.
"Naz neyin şovundasın Allah aşkına, alt tarafı pişti oynuyoruz." diyen Cansu ile tüm havalı duruşumu bozdum ve sinirle koluna vurdum.
"Ne bozuyorsun beni kızım!" dediğim de Cansu sinirlenmek yerine küçük bir kahkaha attı.
"Cansu'ya niye kızıyorsun, kız haklı. Hadi, kırk saattir bir kart seçemedin." dedi Polat.
"Pişti, benim için bir şeref meselesi oğlum. Sinirlerimi bozmayın, kaybedemem." dedim sinirle ve onlara inat herhangi bir kart seçtim ve attım. Polat zevkle gülümsediğinde sinirle elimde ki kartları ortaya attım ve hepsini karıştırdım. "Baştan başlıyoruz!"
"Naz delirme ne baştan başlaması? Bara geri dönmem gerek, bu eli bitirelim gideceğim diye konuştuk ya!" dedi Polat sinirle.
"Sen neyi dert ediyorsun anlamıyorum, Egemen bakıyor senin yerine zaten." dedim ve Cansu, Polat ve Bulut'un elinde ki kartları sinirle alıp, karıştırmaya başladım.
"Egemen mi?" diye sordu Bulut.
"Evet."
"Kim konuştu peki benim yerime bakması için?" diye sorguya devam etti Polat.
"Ben." dedim umursamazca ve kartları en baştan dağıtmaya başladım.
"Kızım sen vicdansız mısın?" diye soran Bulut'a sevimli olduğunu düşündüğüm bir gülümseme ile baktım. "Çocuğun sana olan duygularını su istimal ediyorsun resmen."
"Ne alakası var, ben sadece arkadaşça yaklaşıyorum. Kendisi yanlış anlıyorsa suçlusu ben miyim? Mesela bakın Ömer'e, her seferinde nasıl da beni sevmediğini söyleyip ağzıma sıçtı."
"Ne alaka?" dedi Cansu merakla.
"Bilmiyorum, Ömer'i özledim ben galiba ya... Hafta sonlarından nefret ediyorum! Müstakbel kocamın yüzünü göremiyorum."
"Görünce de çocuğa ya laf sokuyorsun ya da kendinden soğutuyorsun." dedi Bulut keyifle gülerken.
"Farkımız tarzımız," dedim ve şımarık bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. "Neyse boş yapmayın da oynayın."
"Öyle olmaz, kafesimize fıstık atmadan oynamayız. Bu ne ya, resmen bizi kendine pişti kölesi yaptın!" diye sitem eden Polat'ın kafasına vurduğum da o da yavaşça koluma vurdu.
"Hayvan öyle vurulur mu can bizimki de?! Kol katilisin!"
"Abart Naz abart!" diyerek duygu sömürgeme inanmayı red eden Polat'a göz devirdim ve oyuna odaklanmak üzere duruşumu düzeltip kartlarıma göz gezdirdim. Tam da ayarladığım gibi en güzel kartlar bana denk gelmişti!
"Naz," diyerek yanımıza gelen Egemen'e çevirdik hepimiz bakışlarımızı. "Bir çocuk geldi seni soruyor, ne diyeyim?"
"Aradığınız Naz'a ulaşılamıyor, şu an da üç tane sevimsizi oturdukları sandalyeye gömmek üzere, de." dedim havalı olduğunu düşündüğüm bir ses tonu ve bakışlarla.
"Efendim?"
"Yok bir şey," dedim az önceki havalı ruh halimden çıkıp. "Kimmiş gelen?"
"Ömer diye bir çocuk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müzik Kutusu | Texting
Teen Fiction*TAMAMLANDI* 0598***: Anlamam nedenini üzmüşler bebeğimi... Ömer: Efendim? 0598***: Yok bir şey. 0598***: Ömer bugünü not al, yaşamaya ve müzik dinlemeye bugünden sonra başlayacaksın. 0598***: Çünkü seni öyle bir sevicem ki, bana değilse bile san...