Herkese hep yeni bir bölümden merhabaaaaa🎈
Umarım bölümümüzü beğenirsiniz. Hepinizi kocamaaan öpüyoruum🤍
Keyifli okumalaaaaar diliyorum🎈
Dakikalardır bağırıyorum. Ne sesimi duyan ne de beni gören biri var.
Kafam o kadar dolu ki ne yapsam ne etsem bilmiyorum.
Deponun küçük camlarına baktığımda sanırım akşam saatlerine yaklaşıyoruz.Bana her ne enjekte ettilerse oldukça ağır. Çünkü bu kadar uzun süredir uyumam mümkün değil. Uyku hapını yada beni uyutacak hiç bir ilacı daha önce kullanmadım. Nasıl bir şey olduğunu bilmediğim için tek umudum uyku ilacı olması.
Sanki etrafı daha önce hiç incelememişim gibi incelemeye başladım. Büyük bir depoya benziyordu burası. Dağınık boyutça büyük ve oldukça fazla olan sağlam paketlenmiş kutulardan ve orta bölümünde her on beş adımda bir kolonların olduğu bir depoydu. Deponun camları tavana oldukça yakın ve küçüklerdi.
Bana ne yapmışlardı, Demir denilen şerefsizin benimle işi neydi pek algılayamıyordum.
Dünden beri birisinin beni kurtarmasını bekliyorum. Tabii Dicle ablaya ne olduğunu da merak etmiyor değilim.
Eğer ki beni bulmak isteselerdi bulurlardı. Ben o kadar yok Avşar torunuyum yok efendim Cihanbeyli geliniyim yok efendim adalet sarayında, hukukta bir ismim bir namım var diyorum ama hiç bir şey öyle değil. Çünkü beni bulmak isteyen gelip bulurdu. Demekki hiç bir yerde hiç bir şeyde kıymetim yokmuş.
Hadi ben kendimi geçtim Dicle ablayı neden kimse kurtarmadı? Ömer'e her ne olursa olsun inandım. Herkes beni bırakır ama Ömer bırakmaz dedim. Her ne zaman yardıma ihtiyacım, yardıma ihtiyacı olsa koşarım, koşar dedim. Ama herkesi çok yanlış tanıdım.
Ne demişler karanlıkta gölgen bile seni yanlız bırakır. Aynen o şekilde başımın çaresine bakacağım. Önce kendimi sonra Dicle ablayı kurtaracağım.
Etrafı biraz daha incelemek istiyordum fakat hiç bir şeyi yoktu buranın. Birden ıslık sesi geldiğinde başımı o yöne çevirdim. Ses tam karşımdan geliyordu. Islık çalan kişiye baktığımda Demir'i gördüm.
Benimle işi ne olabilirdi? Ben ona ne gibi bir yarar ya da ne sağlayacaktım bilmiyorum.
Kafamda bir milyon şey vardı. Git gide yanıma yaklaştığında bana aptal bir şekilde bakıp sırıttı.
"Benden ne istiyorsun?" dedim sinirle ama sakin kalmaya çalışıyordum.
"Günaydın uyanmışsın" dedi gülerek. Bu adamın gerçekten kafasında bir sorun vardı. Akşam oluyor ve bana günaydın diyor.
"Buradan kurtulduğumda 'Ne olur beni affet' diye bana yalvaracaksın bay şerefsiz" dedim gülmeye çalışarak.
O kadar arsız bir tipe benziyordu ki ne utanacak yüz nede yaptıklarından pişman olacak biri gibi duruyordu..
Normalde bu tarz adamlar bana tatlı, sıcak kanlı gelir ama Demir denilen şerefsiz dediklerimin tam tersi.
Yüzündeki modsuzluğunu düşürdüğüm için sırıtmaya çalıştı.
Derin bir nefes almaya çalıştım ve tekrardan konuşmaya başladım. "Kimsin sen? Benden ne istiyorsun?" deyip bir daha konuşmaya başladım. "Beni neden kaçırdın?" dediğimde bu sefer aptal sırıtmalarından biriyle konuşmaya başladı.
"Bunları konuşuruz güzelim" dediği anda bacaklarıma baktı. Bu adam namussuzun tekiydi. Yaptığı şey tacize giriyordu. Sinirlenip bir anda ona bağırarak konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE (Mihriban &Ömer)
Teen FictionMihriban, aslen Mardinli İstanbul'da doğup büyümüş genç bir kızdır. Doğu gelenek ve göreneklerine hakim olan Mihriban, berdel yapılarak evlenir. İntikam almak isteyen Mihriban nokta atışı yaparak abisinin katiliyle evlenmek zorunda kalır. İntikam y...