Evdekilere olanları anlattığımda büyük bir kavga kopmuştu. Kavga kıyamet almış başını gidiyordu. Umutlarım ise suyun dibini iyice boylamışken, çabalayacak gücü aradım kendimde. Her şey neden bu kadar ters olmak zorundaydı ki? Şu an tek yapmak istediğim dağın en tepesine çıkıp en gür sesimle çığlık atmak ardından da bağıra çağıra ağlamak istiyordum. Tek umudum bizimkilerdi ama onların da bu tavrı iyice enerjimi tüketmişti. Yorulmuş ruhum ve bedenimle konuşmaya çabaladım.
"Neden baba? Neden bu kadar karşı çıkıyorsun? Neyini gördün Ali'nin Allah aşkına? Daha tanışmadınız bile. Bir gelse elini öpse, bak gör sende çok seversin. Niye bunu çok görüyorsun bize?"
Ağlamamak için direniyordum ama sesimin titremesine engel olamıyordum. Çenem titriyordu. Daha öncesinde çıtlatmıştım kulaklarına. Biraz da olsa bahsetmiştim Ali'den. Babam seslenmemişti o zamanlar. Şaşırdığını biliyordum çünkü ona bahsettiğime göre ciddi düşündüğümüzü anladığını biliyordum. Sesini çıkarmadan odadan çıkıp gitmişti. Ne onay vermiş ne de reddetmişti. Bu babamın bakarız deme şekliydi. O an garipsememiştim sonuçta hangi baba kızını güle oynaya veriyordu. Babalar için kızlarını bir başka adamla görmek zordu. Alışmaları zaman alıyordu. Babamın o an ki tavrını buna yormuştum ki öyleydi de. Ama şimdi anlamadığım bir biçimde hırçın ve öfkeliydi. Tek sebebi ise yarın Ali'nin bize gelip ailemle tanışmak istediğini söylememdi. O an ters ters bana bakıp sabır çekti. Cevap vermedi. Tekrar gelsin mi diye sorduğumda hayır cevabını almamla dumura uğramıştım. Durduk yere ne olmuştu da böyle davranıyordu şimdi? Ben neden diye sordukça o daha çok sinirlenmiş ilişkimize onay vermediğini haykırmıştı. Ali ile evlenmemi istemediğini defalarca kez beynime kazımıştı. Ben de sinirleniyordum onun bu hareketlerine ama saygısızlık olmaması için bağırmak istemiyordum. Sakin kalıp anlamaya çalışıyordum derdini. Ben nedenini sordukça 'ben babayım hayır diyorsam bir bildiğim vardır' diye geçiştiriyordu beni.
"Kızım babanın üstüne çok gitme istersen. İkinizde sakinleşince konuşursunuz."
Babamdan cevap beklerken annem konuşmuştu. Hayır ya hayır, niye böyle oluyordu? Hayatın benimle zoru neydi? Kafayı yiyecektim. Saçlarımı yolup ağlayasım vardı.
"Hayır anne. Allah aşkına sen söyle. Ne oldu da babam böyle davranıyor? Bir şeyini mi gördünüz Ali'nin? Söyleyin bende bileyim ya."
Annem omuzlarımdan tutup sıvazladı kollarımı. Ben ayakta dururken babam oturduğu koltuktan burnundan solur bir şekilde pencereden dışarıya bakıyordu.
Öfke dolu bakışlarını bana çevirip en sert sesiyle konuştu.
"Asiye sözümün hiç mi önemi yok kızım? Ne zamandır sizin kötülüğünüzü düşünür oldum? Hayır diyorsam uzatma. İstemiyorum Ali'yi de, ailesini de. Sen de ayrılacaksın o çocuktan."
Derin bir nefes aldım. Gözlerime dolan yaşları bir umut geri göndermek için tavana baktım. Bir elimle belimi tutarken bir elimle titreyen çenemi tuttum. Sakin kalmaya çalışıyordum.
" Baba bak bu sen değilsin. Sen böyle bir insan değilsin. Sinirle hareket ediyorsun. Ne olur bir oturup konuşalım. İllaki bir sebebin vardır biliyorum. Benim de bilmeye hakkım yok mu?"
Kafasını pencereye çevirip yine sustu. O sustukça ben iyice kafayı yiyordum. Daha fazla tutamadığım göz yaşları bir bir akarken gözümden, tükenmişlik hissi tüm bedenimi kasıp kavuruyordu.
"Baba..."
Gözlerimi kaparken sicim gibi akıyordu göz yaşlarım.
"Asiye kızım lütfen yapma böyle. Göz yaşlarına yazık yavrum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIRIMIZ GÖKYÜZÜ
Teen FictionBirbirine delice aşık bir çift... Akabinde aşklarını taçlanıracak bir evlilik... Kısa sürede başlayıp, sonu gelmeyen tatsızlıklar.. Kapanış, boşanma. Peki nerede kalmıştı o delice aşkları? Bitmiş miydi yoksa hâlâ ilk gün ki gibi kördüğüm müydü? Onda...