28| Hesap Mı Soruyorsun?
Hayvanları sevmezdim. Hem de hiçbirini. Özel bir ilgim yoktu, istedikleri kadar tatlı olsunlar sevmem için bir sebep göremiyordum. Ama şu an her zamanki Pamir'e tezat şekilde evimin kapısının önünde oturmuş ilk defa gördüğüm bu oldukça iri kedinin başını okşuyordum.
Kafasını elime sürtüp gözlerini kıstığında gülümsedim. Çınar gibiydi aynı, ya da daha doğrusu Çınar aynı kedi gibiydi.
Çınar demişken... Saat henüz 12.00 civarıydı. Uyanmama ihtimali de vardı, uyanma ihtimali de. Daha fazla oyalanmadan eve girmek için ayağa kalktığım sırada tekir kedi benden önce merdivenleri çıkıp kapının önüne geçti ve mavi gözlerini gözlerime dikti. "Benimle içeri mi gelmek istiyorsun?"
Sanki dediğimi anlamış gibi uzunca miyavladığında dudaklarımı yalayıp güldüm. Aklıma Çınar'ın her dışarı çıktığında bahsettiği, sürekli kapının önünde dolanan kedi geldi. Tekir ve iri olduğunu söylemişti. Masmavi gözlerinin çok güzel olduğundan falan bahsetmişti. Bilmiyordu ki en güzel maviler ona aitti.
Nefesimi bırakıp kapıyı açtım. Kedi içeri girdikten sonra kapatıp merdivenleri çıkmaya başladım. Kedi de yavaş da olsa peşimden yukarı çıkıyordu. Birinci kattaki dairemin önüne gelip ayakkabılarımı çıkartırken o da bana yetişmişti. Ayakkabılarımı elime alıp anahtarla kapıyı açtım. Kedi önden girince bende peşinden ilerleyip kapıyı kapattım. Ayakkabılarımı ayakkabılığa bırakırken içeriden Çınar'ın endişeli olduğu her halinden anlaşılan sesini duydum. "Pamir? Geldin mi?"
"Evet." derken koşarak yanıma gelmişti bile. Göz göze geldiğimiz an hiç düşünmeden kollarını boynuma doladı. Aynı şekilde bende belini sararken "Geldim.." diye mırıldandım.
Burnunu boynuma sürtüp "Geldin." dedi fısıldayarak.
Geri çekildiğinde umurumda değilmiş gibi görünmesini sağlamaya çalışarak "Merak mı ettin?" dedim.
"Tabi ki!" dedi sesini yükselterek "Uyandığımda yanımda yoktun Pamir, merak etmemem mümkün mü? Hem bırak onu da ne bu şık giyinmeler falan? Nereye gittin sen sabahın köründe?"
"Hesap mı soruyorsun?" dedim kapının önünde ayakta dikilerek konuşmamızı umursamadan, tek kaşımı kaldırarak.
"Evet..." dedi hiç düşünmeden "...soruyorum ve cevap vermek zorundasın."
"Kim demiş?"
"Ben. Uzatma da anlat."
Ceketimi ve oldukça gevşettiğim kravatımı çıkartıp "Şirketteydim." dedim.
"Ha..." dedi gözlerini kırpıştırıp "...neden? Gitmezdin hiç."
"Büyük patron çağırdı yavrum, paşa paşa gittim yani." dedim. Ve dedikten iki saniye sonra cümlem kulaklarımda tekrar yankılandı. Çınar'ın yüzüne bakmamaya çalışarak odamıza ilerledim. Elimdekileri kapağı açık dolabın rafına bırakıp yatağa attım bedenimi.
Kızaran yanaklarıyla göz teması kurmadan içeri girdi Çınar'da. Boğazını temizleyip "Bir şey mi oldu?" dedi.
"Bilmiyorum. Bir süre düşünmem gerek." dedim.
Gözlerimi beyaz tavanda gezdirirken Çınar'da yanıma uzandı. Az önce eve giren kedinin de yatağa atlamasıyla yerinden sıçradı. Küçük bir sevinç çığlığından sonra patisini yalayan kediyi kucağına alıp bana döndü. Gözleri parıl parıl parlıyordu. "Pamir bu neee!"
"Kedi."
"Bizim mi artık?" dedi bağırarak.
Gözlerimi kapatıp "Sen ne istersen o." dedim.
Birkaç dakika Çınar'ın kediyle konuşmalarını dinledikten sonra yanağımda dudaklarının baskısını hissettim. "Teşekkür ederim." diye fısıldadı.
Karşılık olarak sadece gülümsedim.
"Şimdi Bitter'e alışveriş de yapmamız lazım dimi?"
.
pamirin çınarı bu kadar seviyo olması hüngür hüngür ağlatıyo beni
nolur bana da yavrum de pamir nolur
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Panacea | bxb | mpreg
Romance[TAMAMLANDI] Çalan kapıyı açtığımda üvey kardeşim olduğunu iddia eden çift cinsiyetli bir çocuğu görmeyi elbette beklemiyordum. . "Kimsin sen?" dedim en sert ifademle. Başını sağ omzuna yatırıp "Dedim ya Çınar ismim. Yoksa dinlemedin mi beni?" diye...