19

2.8K 155 23
                                    

        Sığınağa ulaştığımda şifreyi girdim ve kapıyı açtım. Sığınağın yeri hem gizli hem de şifreliydi. Hayalet burası için yüksek güvenlik kullanmıştı. Evlerden buraya gelen geçitler olmakla beraber dışarıdan da bir giriş bulunuyordu. Deprem ve diğer doğal afetlerde de kullanılması için yapılmış. Her daim çalışan yapay bir sera ve bakliyat türü uzun süre saklanabilecek yiyecekler de bulunuyordu. Geniş ve bir kaç katlıydı. Birbirine neredeyse bitişik yataklar da bulunuyordu. Hayalet burası için fazlasıyla para dökmüş olmalıydı.

***

        Eve geldiğimde zile basmak için bile kolumu zorlukla kaldırdım. Kapıyı açan Leman hanımla kafamı kaldırıp ona bakmadan son gücümle eve girdim ve salondaki kapıya en yakın koltuğa bir çuval misali vücudumu bıraktım.

"Kızım iyi misin sen? Biri bir şey mi yaptı?"

"Çok yorgunum sonra konuşsak. Nefes alacak dermanım yok. "

"Tamam annem uzan burada."

       Sonra geldi ve ayaklarımı kaldırıp koltuğa koydu. Beni de hafifçe aşağı çekip başımın altına yastık koydu. Sonra kenardaki battaniyeyi üstüme örttü. Kısaca saçlarımı okşayıp kırık bir tebessümle salondan çıktı.

        Benim için değişik bir tecrübe olduğunu itiraf etmeliydim. Ama yine de aile olmak çok zordu yaşanmışlık gerektirirdi. Ben bunca zaman yanlarında yoktum. Bizden nasıl aile olurdu bu kaybolan zaman, anılar telafi edilir miydi? Bilmiyordum. Ama şuan bunu düşünecek enerjim de yoktu. Gözlerim, bana ihanet edip kapanırken benim tek yapabildiğim onlara ayak uydurmaktı.

***

      Kızım içeride uyuyordu. Bu sıradan bir şey olmalıydı benim için ama değildi işte. Aramızdaki duvarlar fizandan bile görünürken nasıl normal olacaktı ki? O zordu ama olacaktı. Ben bir kızın daha annesi olacaktım. Eftelya gelmeden bu olaylar başlamadan önce Zeynep ,üvey olmak isteyen kızım, hoş eğer bizi istese biz yine yanında olurduk ama bizi istemedi neden biliyor musunuz sırf para için. Dinçerler daha zengin diye. Evet zengin değildik ama bize yetiyordu. Çocuklarımızdan hiç bir şeyi esirgememiştik.

       Neyse dediğim gibi bu olaylar başlamadan önce Zeynep bize çok yakın olmasa da arada bir yanımıza gelirdi. Onu  dışında ergenliğe girdikten sonra arkadaşlarıyla veya telefonlaydı sürekli. Sanırım yanlış bir arkadaş çevresi vardı. Aslında mahalleye biraz da bu yüzden gitmiştim. Eftelya'yı da kimse manipule etmesin diye.

        Sık olmayan bir şey başımıza gelmişti ve ben ikinci şansımı da kaybetmek istemiyordum.

"Böö."

        Ben bunları düşünürken arkamdan gelen sesle adeta zıpladım. Ah tabi ki Meriçti.

"Na yapıyorsun oğlum aklımı aldın."

"Bu kadar korkacağını tahmin edemedim anne. Neye daldın bu kadar?"

"Hiç hadi sofrayı kurmaya yardım et."

"Tamam anne."

         Meriç'le sofrayı kurarken bir yandan da bana okulda olan bir olayı anlatıyordu. Sofrayı kurduktan sonra biz salona geçip oturduk. Bir süre sonra Demir ve çocuklar da bir araya gelince hepimiz salonda oturduk ve biraz sohbet etmeye başladık. Eftelya'nın biraz daha uyuyup dinlenmesi için bekliyorduk.

Ebediyet Sokağı'nın Kraliçesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin