4

908 118 69
                                    

bu bolum duz yazi, biraz yorum yapsaniza 🥺🥺 iyi okumalar 💜
---

"Randevunuz var mıydı?"

"Evet." dedim kafamı sallayarak. "Park Chaeyoung'un odası nerde acaba?"

Elimdeki siyah poşeti dikkatli bir şekilde tutmaya çalışıyordum. Çünkü içinde kahve vardı ve dökülmesini istemezdim.

"Bu koridorun sonuna kadar gidin, hemen sağda göreceksiniz."

"Teşekkür ederim."

İşaret ettiği koridordan girerek ilerlemeye başladım. Biraz heyecanlı biraz da tedirgindim. Mesajlarda ne kadar arsızsam yüz yüzeyken o kadar utangaçtım. İçeri girdiğimde ne demem gerektiğini bile bilmiyordum. Umarım aşırı ters bir tepkiyle karşılaşmazdım.

Sağa döndüğümde odasının önünde bekleyen insanlarla karşılaşmıştım. Gerçekten sebepsiz yere gelmiştim ve benden sonraki kişilerin haklarını yiyordum. Birazcık vicdanım sızlamıştı. Ama çok durmamaya dikkat edecektim. 5 dakika da olsun görmek için gelmiştim.

İçerdeki kişiden hemen sonra benim ismim yanacağı için herhangi bir yere oturma gereği duymamıştım. Dakikalar geçtikçe daha da stresleniyordum. Acaba geri dönse miydim? Ben iç münakaşa yaşarken içerdeki hasta çoktan çıkmış ve benim ismim yanmıştı. Yutkunarak kapıya ilerledim. Derin bir nefes alarak kapı kulbunu aşağı indirdim ve içeri girdim.

Sandalyesine yaslanmış bana bakan beyaz önlüklü Park Chaeyoung ile karşılaşmıştım. Beyaz önlük ona fazla yakışıyordu.

"İyi günler Bayan Park."

İnanamaz gibi gülümsedi.

"Gerçekten gelmişsin, şaka gibi."

"Boşuna mı randevu aldım? Tabii geleceğim."

Masasının önündeki karşılıklı duran tekli deri koltuklardan birisine geçtim ve elimdeki poşeti küçük sehpaya koydum.

"Nasılsınız Bayan Park?"

"İyiyim, sen?"

"Çok daha iyiyim."

Yanında kekelememek için üstün çaba sarf ediyordum. Aklıma konuşacak herhangi bir konu gelmediği için poşetteki kahveyi ve çikolatayı çıkardım.

"Benim yüzümden kahve içememiştiniz, telafi edeyim." dedim uzatarak. Elimdeki kahve ve çikolatayı alırken parmaklarının parmaklarımla olan teması bile içimi kıpır kıpır yapmaya yetmişti.

"Teşekkür ederim." dedi bir yudum aldıktan sonra. "Mesajlardaki arsız Lisa gitmiş bakıyorum da."

Kızaran yanaklarımı saklamak için kafamı eğdim.

"Geçen evinize geldiğimde de bu kadar utangaç değildin."

Onun için hazırlanıp sonunda geldiğinde 'çok ateşli değil miyim' dediğim günden bahsediyordu. Bilmiyordu ki onları diyebilmek için ne kadar prova yapmıştım.

"Klavye delikanlılığı benimki."

"Hmm, niye geldin bakalım?"

"Sizi özledim dedim ya Bayan Park, daha kaç defa söylemem gerekiyor? Duymak hoşunuza gidiyor bence."

Tek kaşını kaldırarak bana bakıyordu. Dediğim şeyin farkına vararak toparlamaya çalıştım.

"Öhö öhö yani boğazlarım çok kötü. Bir de sırtımı dinleseniz iyi olacak. Soyunayım mı sırtımı dinlemeniz için? Soyunmuşken hem bana bir çakarsınız."

family doctor | chaelisa Where stories live. Discover now