1.9

9 1 31
                                    

İyi okumalar...

---

Stresten tırnaklarımı yiyordum, çünkü birazdan kardeşim burada olacaktı ve ben nasıl davranacağımı bilmiyordum. O geceden yaklaşık bir hafta sonra evimize dönmüştük, benim dikişlerim alınmıştı ve evimiz tamamen yenilenmişti. 

Odamız harika ötesi olmuştu, genel olarak mavi renkleri seçmiştik, mesela yatağımızın çarşafları lacivert satendi, tabii o değiştirilirdi. Pusat tavandan sarkan bir salıncak asmıştı odamıza oda beyaz renkteydi, duvarlarda bir sürü ışıklar vardı ve bir küçük koltuk takımı vardı, oda lacivert renginde dokusu ve görünüşü ise tamamen kadifeydi. Orta sehpamız beyaz ve ahşap rengi karışımıydı, hatta yerde bile oturulacak minderler ve bir sürü yastıklar vardı. 

Halılarımız tüylüydü ve onlarında çok güzel dokuları vardı, o tavanı cam olan kısımlarda da ışıklar vardı ve oraya bir panjur takılmıştı, cam kalın olsa dahi soğuk alabilirmişiz. Çalışma odamı Pusat ile beraber dizayn etmiştik, bir sürü kitap daha gelmişti ve ben bir hafta sonra okula başlıyordum. 

Salonumuzdaki koltuklar ve halılarda değişmişti, koltuklarımızın hepsi l koltuk olmuştu ve halı da yine yumuşacık olmuştu. Omega babam ise mutfağa girişmişti ve yeni bir sürü takım almıştık.

Misafir odalarındaki yataklar hiç dayanıklı değildi (!) o yüzden onlarda yenilenmişti ve bunlar bir hafta içinde bitmişti, Pusat gece gündüz fark etmeksizin çalıştıklarını söylemişti. 

"Yeme tırnaklarını Gökay!" Helin tarafından suç üstü yakalandığımda elimi arkama sakladım, parmaklarımın kenarları acıyordu ve evde Helin ile tek başımızaydık çünkü Erdem abi ve Pusat, Ozan'ı almaya gitmişlerdi. 

"Sen Ozan'ı gördün mü hiç?" Helin telefondan kafasını kaldırdığında gözleri yine ellerime kilitlenmişti, ne ara yine dişlemeye başlamıştım bilmiyordum elimi ağzımdan çekip siyah yırtık kotuma sildim. 

"Yani elbette gördüm." 

"Nasıldı tarif edebilir misin?" heyecanla yerimden doğrulduğumda bu halime güldü, "yani böyle çok güzel hafif kumral saçları vardı ve bir omegaya göre sert bakıyordu hatta güçlü de diyebilirim." 

"Benim için başka ne dedi?" aradığım soru bu kesinlikle değildi ama o geldiğinde sormak istiyordum kendisine ki kapının çevirilme sesi geldiğinde bacaklarımı koltuktan indirip salonun çıkışına yürüdüm ama tam çıktığım an eşime çarptığımda alnımı tuttum o ise hemen belime sarınmıştı. 

"Hayırdır ne bu acele?" Pusat'ı takmayarak parmak uçlarımda durdum ve gelen giden var mı diye baktım. "Neredeler?" Pusat'ı umursamamam onu sinirlendirmiş olacak ki beni salona yürüttü. 

"Seninle tanışacağı için heyecanlıydı, kusura bakma ama salak kardeşin hayvan bokuna bastı, Erdem de ona yardım ediyor." gözlerini devirerek anlatırken montunu çıkartıyordu. "Bahçemizde hayvan pisliği mi varmış?" ben hiç denk gelmemiştim halbuki.

"Aslında yok ama, buna güzel bir cümle varda neyse..." Pusat bir şeylere sinirliydi ve gözlerini sürekli benden kaçırıyordu, hatta normal vakitte gelir gelmez dudaklarıma yapışan bir adamdı ama şimdi öpüşmeyi bırak öpücük de bırakmamıştı. 

"Pusat n-" daha cümlemin başındayken bölmüştü beni ve salonun çıkışına yürümüştü, "çalışma odasındayım." koluna sarılı parmaklarım bir bir çekildiğinde salondan çıkan öfkeli deltayı izledim. 

"O neydi az önce?"Helin bile oldukça şaşırmıştı bu duruma ki sesine de yansımıştı, "onu ilk kez böyle görüyorum." mırıldandım. 

"Hepsi senin yüzünden aptalsın aptal!" evimin içine bağırarak giren sesi tanımıyordum ama tahmin etmek de zor değildi, "bak ruh eşi falan demem döverim seni!" salona girdiği an büyümüz kardeşimin sesi yarıda kesilmişti. "Bok döve-" olduğu yerde durduğunda Erdem abi ona çarptı. 

Kar Tanesi - BXBWhere stories live. Discover now