BÖLÜM 12

114 11 29
                                    

Taht Odası
Saray ahırından ayrılan imparator ve general Yuchi Jiong, taht odasına varmıştı. Yuchi Jiong, imparatora gördüklerini anlatınca imparator:
-Sessizliğinden belliydi zaten bir planı olduğu, dedi endişeli ve öfkeli bir sesle.
Derin bir nefes aldı ve sözlerine devam etti:
-Nasıl öğreneceğiz bu planı? derken öfkesi oldukça baskındı.
Yuchi Jiong, imparatorun öfkesini kontrol edememesinden ve bu yüzden bir hata yapmasından çekinmekteydi. Düşünceli bir halde cevap verdi:
-İmparatoriçe hazretleri haklıydı, majesteleri.
Yong, anlam veremeyerek baktı bir an için. Sonra yüzünü yine bir öfke kapladı:
-Sırf sabahki elçiler, prensesleri üzülürse aramızdaki anlaşmanın bozulacağını ima ettiler diye; sırf senin tavsiyen yüzünden Türkleri de kendime düşman etmemek için ona dostane bir şekilde yaklaşmaya çalışıyorum. İnan bana, bunun benim için ne kadar sinir bozucu olduğunu bilmek istemezsin.
Öyle ya Türklerin ulu kağanı Mukan Kağan, kızının yaşadıklarını duyunca öfkelenmiş ve kızı için Çin'e elçi gönderme gereği duymuştu. Bu sabah gelen elçiler, imparatora imparatoriçenin üzülmesi durumunda iki devlet arasındaki ittifakın bozulabileceğini bildirmişlerdi. İşte imparatorun değişen tavırlarının sebebi buydu.
General, imparatorun sözleri üzerine belirsiz bir tebessüm etti. Çünkü ahırda gördüğü imparator, imparatoriçeyle zoraki vakit geçiriyor gibi görünmüyordu. Ama bu konuda bir şey söylemek istemedi. Zaten onun haddine de değildi. Bunun yerine konuyu tekrar saltanat naibine getirdi:
-Öfkenizin esiri olmayın majesteleri. Saltanat naibinin ne planladığı eninde sonunda ortaya çıkacaktır. Maalesef tedbirli davranmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok, demekle yetindi.
Yuwen Yong, sıkıntıyla derin bir nefes aldı. Bir imparator olarak gücün ve tahtın mutlak hakimi olması gerekirken Yuwen Hu'ya hesap sormaktan bile acizdi. Ama kararlıydı. Abisine verdiği sözü tutacak, günü geldiğinde gerçek bir imparator olacaktı. O, bunun için her şeyi yapabilirdi. Her şeyi...

İmparatoriçe Ashina'nın Köşkü
Ashina, ahırdan yüzünde can yoldaşını görmenin verdiği bir gülümseme ile dönmüştü. Prenses Xianyang'ın yanına gitmeye hazırlanırken Türk diyarından yeni gelen hizmetlilerden Aça'ya:
-Yurdumuzda her şey yolunda mı? diye sordu, sesinde belirgin bir özlem vardı.
Aça tebessümle cevap verdi:
-Evet, majesteleri. Batıdaki kıtlık bile nihayet son buldu. Kağanımız bunu kutlamak için görkemli bir toy da düzenledi.

"Yüce Tengri'nin lütfuyla bu evlilik uğursuzluğu dağıtacaktır. Uğursuzluğu dağıtanın yazgısı güzelliklerle doludur."

Aça'nın sözleri, kamların sözlerini hatırlatmıştı Türk Bikesi'ne. Belli belirsiz ama kederli bir tebessüm etti.
Akay'ın da bu sözler aklına gelmiş olacak ki:
-Kamlar, kehanette uğursuzluğu evliliğinizin dağıtacağını söylemişlerdi. Nihayet kıtlık bitti, uğursuzluk son buldu... Tengri, sizin yazgınızı da güzelliklerle doldurmuş olmalı majesteleri, dedi heyecanlı bir sesle.
Ashina, bakışlarını ona çevirdi:
-Buraya geldiğimizden beri neler yaşadığımı bilmez gibi konuşursun.
Derin bir nefes aldı:
-Zhou Sarayı'nın istenmeyen imparatoriçesi oldum. Bu tamağdaki (cehennemdeki) herkes bana nefretle bakmakta, yalnız imparatorluk ailesi değil saraydaki hizmetliler bile.
Zao:
-Majesteleri imparator ile bugün aranız gayet iyi görünüyordu. İmparatorumuz size gülümseyerek bakıyordu, dedi hatırlatmak ve imparatoriçeyi içine düştüğü umutsuzluktan çıkarmak isteyerek.
Zao'nun sözleri, Ashina'ya ahırdan beri aklında gezinen soruyu tekrar düşündürtmüştü. Sahi neden imparator birdenbire değişmişti? Türk olduğu için bile ondan nefret eden bu adama ne olmuştu da düşmanca sözleri bir kenara bırakıp dostane bir tutum sergilemişti?.. Bir sebebi olmalıydı elbet. Yuwen Yong'un düşünceleri birdenbire değişmiş olamazdı. Üstelik tanıdığı kadarıyla imparator, düşüncelerini pek değiştirebilen biri değildi:
-Evet, bir sebebi olmalı, dedi yalnızca kendisinin duyabileceği kadar belirsiz bir sesle.
O sırada Aça:
-Kamların söylediği gibi sizin yazgınız da güzelleşecek majesteleri.
Ashina, etrafındaki hizmetlilere ifadesiz bir yüzle baktı. Hepsi bu sözlere inanmış görünüyordu, yüzleri de gülüyordu. Bu durumdan rahatsız olan imparatoriçe, konuyu değiştirmek istedi:
-Prenses Xianyang için istettiğim okları ve yayı hazırladınız mı? dedi tebessüm etmeye çabalayarak.
Akay:
-Evet, majesteleri. Yurdumuzun en mahir ustalarının elinden çıkma bir takım göndermişler.

İmparatoriçe AshinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin