BAŞLANGIÇ 2.BÖLÜM

11 2 1
                                    


   Her gecenin sonunda mutlaka uzaklardan bir yerden güneş doğar, benim karanlık hayatımda doğan güneş bana o kadar çok uzaktı ki hiç hayatıma ışık olmadı. 

      Cami avlusu her zaman bana huzur verirdi bugün o avlu benim kıyametim, hayal kırıklığım ve yetim kaldığımı beynime kazır gibiydi.  Köyde ki insanlar, annemin tabutunun önünde başları eğik duruyordu. Sanki orada ki herkes anneme mahcup gibiydi ve bir de yalandan ağlayan halam vardı. Belki de ona kaldığım için ağlıyordu, bilmiyorum...  Annemi sevmediğine yemin edebilirdim, seven insan öylece durur destekler miydi babamı? Bu düşünceler ruhumu tırmalarken elimi boynumdaki künyeye attım. Annemin cenazesini yıkayan teyze annemin mis gibi  kokan saçlarından vermişti bende künyeme sarmıştım. Annemin cenaze namazı biterken köydeki erkekler sıraya girdi, götürüyorlardı kara toprağa. Artık oraya aitmiş, babam tutuklarken öyle demişti. Ben sıranın arkasından kenarlardan yırtık olan terliklerimi sürüye sürüye anneme gidiyordum. "Ağlama Fatma, annen çok üzülür" sanki transa geçmiş gibi sayıkladığım kelimeler gözyaşlarıma kilit vuruyordu. Tek tek atıldı topraklar hocanın duaları eşliğinde. Cenaze sonrası ne mi oldu? Herkes evlerine dağıldı, bense toprağının başucunda oturup yalnız bırakmıyordum. Ta ki halam kollarımdan tutup zorla sürükleyerek ayırdı annemden beni. "hala ne olur bırak, annem tek kalmasın" dedim dolu gözlerle. Halam ela gözlerini bana dikti, gözlerinde acı gördüm. Bana mı acıyordu yoksa olanlara mı üzülüyordu bilmiyorum. Belki de sevmiştir annemi.  "Hadi gidelim artık, hasta olacaksın. ihtiyar halimle peşinde dolanamam" deyip tekrar çekiştirdi. Boyun eğmekten başka şansım yoktu ama fısıldadım " söz anne tekrar geleceğim."

           40 GÜN SONRA

Annemsiz 40 gün olmuştu... Hala alışamadım ama ağlamıyordum da, her gün annemin yanına gidiyordum. Ne kadar çok özlediğimi anlatıp geri dönüyordum, halam da gitmeme şu anlık karışmıyordu. Acımın dinmesini bekliyordu sanırım ya da benimle baş edemeyeceğini anlamış olmalıydı. "Fatma!" halamın sesiyle irkilip sesin olduğu yere döndüm. "Artık bir şeyler ye ölüp başıma kalacaksın, kaç yaşına geldin peşinden koşuyorum. kalk artık" adımlarını bana atarken elinde salçalı ekmek ve dumanı üstünde çay vardı. Halam yoksulluk içinde yaşayan, genç yaşta dul kalmış bir kadındı. Annemin anlattığına göre kocasından sonra bütün duygularını kapatmış sivri dilli bir kadın olmuş.  Derin bir nefes alıp akan burnumu koluma sildim. " Bana bak hele sen" halam elindekilerini eski sehpaya koydu ve eteğini hafif yukarı çekiştirip yanıma oturdu.     "sen genç kız oldun mu artık" dedi beni süzerek. Bu sözleri, annemin anlattığı hikayeyi düşürdü aklıma ve hemen korkuyla başımı hayır der gibi salladım. Halam anlamış olacak ki elini omzuma koyup "Anladım ben anlayacağımı " dedi ve kalktı, son kez kapıdan çıkmadan tabakta ki ekmeği işaret etti gözleriyle. "ya anladıysa, anne ben şimdi ne yapacağım" dedim korkuyla bir sağa bir sola mekik dokurken. Sahi küçücük yaşımda ne korkular yüklenmiş üzerimde. "her şey bitti, şimdi bu mu başladı?"                                                                                                                                                           Dışarıda ki rüzgarın uğultusu bile düşüncelerime engel  olamıyordu. Çıkmaz bir sokağa saptım sanki ve tekrar dönmem gereken yola duvarlar yıkılmışta dönemiyor gibiyim. Açlıktan sızlanan midem ise yemek yemem için yalvarıyordu. Halam haklıydı biraz daha bir şeyler yemezsem ölecektim, "keşke şuan ölsem " demeden yapamadım. Ekmeği alıp önce uzun uzun baktım, annemin yemeklerini çok özlediğimi daha çok anladım. Annemle sabah erkenden kalkıp evin işlerini yapardık önce, daha sonra annem inekleri sağarken bende koyunları otlatmak için dağa çıkardım. Yanımda gizlice getirdiğim defter kalemle yazılar yazmaya çalışırdım kendimce. ikindi  vakti ise tarlalarla uğraşırdık. Ben annemle anılarımı düşünürken fark etmeden damlayan gözyaşlarım eşliğinde ekmeği bitirmiştim. Gözlerimi silip gıcırdayan eski kanepeye uzandım, sobanın içinde yanan odunların sesi diğer yandan kınalı saçımın kokusu beni annemin kollarında hissettiriyordu. İstemsizce kolyemi sıkıca tutup gözlerimi kapattım. Yarın işlere dönme vaktiydi, yas bitmişti herkes için. Komşular bir araya geldiğinde sanki ben hiç orada yokmuşum gibi  "yazık oldu" deyip kapanıyordu konu. Daha güçlü olmam lazımdı, çok daha güçlü. Çocukluğuma yüklenen olgunluk beni daha güçlü yapmalıydı....


   "Fatma kalk artık bir sürü iş var, misafirlik bitti" duyduğum ses annemin değildi onun olmasını çok isterdim ama ne yazık ki halamın sesiydi. Biraz daha yatakta kıvranırken üstümden yorganın çekilmesi ve keskin soğuğun tenime işlemesi saniye sürmedi. O soğuk uykumu alıp yerine zangır zangır titreme verince gözlerimi açıp ilk pencereye baktım. "Hala hava aydınlanmamış bile" gözlerimi halama doğrulttuğumda halam ellerini yumruk yapıp beline koymuştu. Sahi ilk defa şuan bu kadar dikkatli baktım, çok güzel bir kadındı ve bu güzellikte ki bir kadın yalnızdı. "aydınlığı karanlığı mı var bu işin. Sende avrat olacaksın da bende göreceğim, kapıma geri getirirler seni. Kalk sen döşeğini kaldır ben sobayı yakacağım"  Halam cevap bile vermemi beklemeden söylenerek çıktı odadan. "Ben avrat falan olmayacağım!" bunu kendime defalarca söyledim ama kadere kim engel olabilirdi.                                                                                                                                                  Toplanan döşekler, yakılan soba sonrası halam elime kovaları verdi ve zorlaya zorlaya ahıra gönderdi. Annem olsaydı sütleri annem sağardı, korkardım süt sağmaktan. Ama işte artık kendi evimde değildim başımda annem yoktu, öğrenmem gerekiyordu. "Hem belki öğrenirsem halam beni hep yanında tutardı"                                                                                                                                               Karşımda duran inekle bakıştıktan sonra "Tatlı inek, ben bir işimi halledeyim sen de uslu uslu dur tamam mı?" dedim sanki beni çok anlıyor gibi ama çocukluk aklı işte. Ben adım adım bir elimde tabure diğerinde kova ineğe yaklaştım. Önce güzelce sevdim sonra başarabildiğim kadar sütü sağdım, ardından süzüp minik minik damlatarak kovayı halama verdim. O'da çoktan kahvaltı hazırlamış bir köşeye de tarlada giymem için kıyafetler koymuştu. Kaderimin yazıldığı an, belki beni bana düşman ettirecek kaderdi. Eğer tekrardan bir şansım olsaydı o tarlayı ateşe verirdim ama yine de gitmezdim.                                                                                                                                      Kahvaltımı azda olsa yapmış halamın ayırdığı kıyafetleri giymiştim. Naylon ayakkabımı sürüye sürüye taşlı yolları bir bir atlattık, ellerimizdeki poşetlerde ekmeklerimizle tarlaya yaklaştık.   Halam geçimini ahırda ki bir inekten ve köyde mal sahibi olanlara yardıma giderek karşılıyordu. Kışın pek iş olmazdı tarlada ya taş ayıklanırdı ya da  zeytin ağaçlarının kırılan dalları toplanırdı.   Köyde ki en zengin ağanın tarlasına yardıma gidiyorduk, tarlaya ulaşınca ellerimize birer çuval verildi. Ben kırılan dalları buz tutan ellerimle toplarken, dikkatim beni gözlerini ayırmadan izleyen kadına kaydı gözüm. Bu ağanın karısıydı, sanırım ilk defa geldiğim için ve yaşımdan dolayı baktığını düşünerek işime döndüm. Fakat çok geçmeden "Fatma" halamın beni çağırmasıyla dikkatimi tekrardan oraya verdim. Elimde ki çuvalı bırakıp, halamın yanına ilerledim. Halam elimden tutup iş daha bitmeden tarladan çıkardı beni. "Hala daha iş bitmedi, nereye gidiyoruz" dudaklarımdan dökülen kelimeler halamı durdurdu, halam başını bana eğip önce biraz beni süzdü daha sonra " misafir gelecek akşam, hazırlık yapacağız" bu cevap beni tatmin etmemişti çünkü tarladan sonrada yine  bir şeyler hazırlanırdı. İnanmadığımı belli edercesine bakıp gözlerimi kıstım. halam tekrar konuştu ve "Hayırlı bir iş için" dedi, işte korktuğum kelime. kafamda yankılanan ses sadece kelimeden ibaret değildi, çizilen kaderim, korkularım ve çalınan çocukluğumdu....


You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 10, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Gelincik  (FATMA)Where stories live. Discover now